billur şafaklarını kırbaçlarken umutlar
şehir,ehlileşmeyen doru bir aygır sanki
belki binsek sırtına ezecek demir nallar
müzmin talihimizin üstündeki kilidi
biz neyi yapmadık da olmadı emelimiz
fırtına kırbaçları şakladı efendinin
toplandı oldu evren dağıldı oldu yıldız
nasıl ki bir zerreydi hasıl oldu bir cenin
önünde uçtu yelin koca dağ oldu deniz
maskeli bir balonun bin bir yüzlü konuğu
Semayı yırtarken selanın sesi
Sıyrıldı üstümden uykunun sisi
Bir el tuttu çekti dedi ki haydi
Usulca çatlatıp çıktım kozamdan
Yastığım yorganım baktı arkamdan
techizatı alınmış ürkek bir savaşçıdır
loş sokak lambaları bir de cansızsa eğer
sahibinin yanında yürüyen yalancıdır
kah uzayıp kısalan kah sürünen gölgeler
sanki nabzıdır atan titrek çizgilerinde
dinle ayak sesleri kükrer dalgalarında
Fatih'in denizine sürdüğü beyaz atın
ne mutlu ki yaşadık seni her iki çağda
biziz bir çocuk gibi dizinde salladığın
ne sahipsin ne köle sevdik seni aşk ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!