Akdeniz güneşinden çalarak Afrodit’in gölgesini
Durgun sularına gömdüm senin/iz/MİRİM..!
Şeffaflığına surat asıp yosmaların
Mil çekip kör ettim gözlerimi mecburi istikametinde…
Gözbebeklerinin içinden ağladım çaresizliğimize.
Kirpiklerine baktıkça utansın diye Artemis
Oklarının küçüklüğünden.
Dünyanın yedi değil on yedi harikası vardı
Ve yirmi yedisi birden ismini haykırırdı okuttuğum bütün kitaplarda.
Üstelik öyle müfredat filan da umurumda değildi
Adını çakardım, illegal
Anlattığım konu başlıklarına…
İsmini yazmışlardı girdiğim tüm kentlerin levhalarına
Ki bu yüzden olsa gerek bütün yollarım sana çıkardı.
Kısa metrajlı hayatımda seyrettiğim
“En güzel yüzlü simit yiyici”ydin sen
“En güzel çay karıştırıcı”
“Dudağına ayran bulaştırıcı” hatta…
Ve de “en pörtlek gözlü şair taşıyıcıydın”
Keşke durmasaydı nabzımızın saatleri.
Ve dursaydı
Geniş ve şimdiki zamanlara ait bütün zaman kipleri.
Akrep ile yelkovan barışıp
Hep üst üste alt alta kalsaydı keşke
Sevişken talebeler gibi.
Şimdi
Tüm saatleri söküp atıyorum zamanlardan hoyratça
Sekiz…
Dokuz…
Konak’a selam salsınlar tezden
Elbet bir gün
kuleyi de vururuz..!
(hanginiz ateşledi lan bu saatin zembereğini..!
Söz veriyorum bakın kızmayacağım, söylerseniz
Keserken parmaklarınızı..!)
Oysa şimdi
Her güzergâhta başka bir ölüm bekliyor ağzımla beslediğim kuşum’u.
Mavi telde mavi
Beyaz telde beyaz bir sükuta bürünüyor hayat..!
Ve ben
İlk defa ölmüyorum
Küçük karakterle yazılan bir mesaja inat,
Yalnız bir yolculuğa ilk defa soyunmuyorum
Bedenim,
Çırılçıplak..!
Bütün kirli hayallerimi bir belediye kamyonuna devredip
“Araçta öpüşmek yasaktır” levhalı yollara
İlk defa sürmüyorum tövbe/kar hüzünlerimi..!
Sen istersen gel/me
Kal içimdeki hücrelerde..!
Ama
Unutma!
Sen yoksan güneş doğmaz bu kente
Sokak lambalarının altında gece bakışlı karanlıklar kol gezer
Cinayetler işlenir tüm karakollarında bu şehrin.
Ve sen yoksan
Bil ki
Asayiş çoktan tıraşlatılmıştır (ber) berkemale.
Anasının memelerini ağzında tutan çocuklar bile
Öksüz kaldıklarını anlamazlar
Dudaklarındayken ak sütün tadı.
Hani sen yoksun ya Gülüm
Hani sen yoksun ya şimdi
Sana söz,
Öldüğünü duymadan, ateşe vermeyeceğim bu kenti..!
04/09/2010
Urla
Kayıt Tarihi : 13.9.2010 22:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Biliyorum biz/e yakışmadı bu son veda.Ama adam gibi gitmeleri bile beceremeyecek kadar çocuktuk ikimiz de. Şimdi elimize yüzümüze bulaştırdığımız, tarifsiz bir aşkın talihsiz satırlarıdır omuzlarına yüklediğim bu son satırlar.Bilirim zayıf ve çelimsizdir aslında Aslanlara diş bileyen bedenin.Ve bu yüzden ağır gelecektir serçe yüreğine, sık dokunmuş cümlelerim.Sen teslim olmayı bilemedin ya da ben teslim almayı adam gibi, bu saatten sonra ne fark eder ki…Sevişirken düştük soluksuz bir savaşın içine..Neyse, zaten tüm bunların da bir önemi yok bunca savaştan sonra..Hem oturup hangi kurşunun çetelesini tutabiliriz ki gözyaşlarımıza sıktığımız.Hangi yaranın bilançosunu tutabiliriz sanki upuzun tırnaklarımızla kazıdığımız..Şimdi ben, aklıma çakılmış ve çakılacak olan tüm soru işaretlerini avuçlarına gömüp, tutmaksızın bu aşkın muhasebesini ve bakmaksızın ardımda kalan karanlık gölgelere ve gütmeksizin yoluma sürülen develeri, sehven gidiyorum bu diyardan… Sakın sorma bana neden niçin..? Çok basit be Gülüm, SENİN BİR ÖMÜR BOYU GÜLEBİLMEN İÇİN..!
Ölüm dedi sustu,
Gülüm dedi kaçtı.
Yüreğinin beklediği vardı.
Yorgundu.
O, kendi gibi, maviye vurgundu...
Ben sonradan geldim.
Ne bileyim işte,
Zamanından önce miydi gölgesine basmışlığım,
Yoksa geç kalınmış bir nefes miydi.?
Çarçabuk almışlığımdan seçemedim.
Deniz,
Daha önce hiç şahit olmadığım kadar beyazdı.
Yıldızlar mütebessim.
Çamburnu,
Ak duvaklı bir gelin heyecanıyla tedirgin,
Ömür tüneline girdim,
Ben önde O geride.
Sonra farkına vardım.
Ben karşıda kalmışım O beride.
Ölüm dedi sustu,
Gülüm dedi kaçtı.
Gecenin en masum saatleri,
Bulutlar yar oldu, toprak sevgili.
Yakamozlar demir attı sahilimize.
Semanın gözünde üç damla keder,
Düşüverdi ansızın talihimize.
Ve gün batımlarını hasrete saran,
Aynı türküyü söyledi durdu, mehtaba karşı.
Ah Baran, ah Baran, diyerek uzaklaştı.
Baran, Efe'nin kızı,
Bak ne hale soktun bizi.
Baran, her şeyiyle sırdı,
Onunla aramdaki surdu.
Şairi ilk gün gibi,
Bir daha, bir daha, bir daha vurdu.
01,07,2010
Of.
Cevat Varlı
SEN EN İYİSİNİ BİLİRSİN HAYATIN İÇİN...AMA GERÇEKTEN ÜZGÜNÜM ...TANIDIĞIM ENDER KİŞİLERDENSİN...
KEŞKE..SENİN İÇİN KEŞKE..DEDİM BİLE...
AMA SENİN İÇİN....
HAYAT Bİ DOLU SORU İŞARETİ...HUZUR BİZİ BULURMU BİR GÜN DERSİN...
SENİ ÖZLİYCEM...SAĞLIKLA SEVGİYLE UMUTLA KAL...
TÜM YORUMLAR (3)