“Şair anadan doğma çıplak dolaşan mıdır?
Ki, satırları gerçeklik adına çırılçıplak olsun?
Her insan kendi onuru içinde elbiseler giyinir
Ve diğer yaratılanlardan insan olarak kendini ayırır'
Gerçek saygının, saygınlığın kuralında
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
şiir namına karalanan sıralı cümleler topluluğu...mehmet çoban bey özür dilerim ama sormak mecburiyetindeyim, bu yazdığınız şey sizce şiir mi...bence daha çok düz yazı ama mantıktan yoksun, şiirsellikten uzak, etkileyici tek bir mısra yok, ne alınacak bi nasihat var ne de başka birşey...önce şiirim dediğiniz bu yazı hakkında görüşümü belirtmek istedim, bu şekilde...iyi şiir yapışır okurun yakasına hakkını söke söke alır zaten ama sizin bu şiiriniz yerlerde sürünüyor kalkıpta yakama yapışacak kadar güçlü değil paçalarımdan bile tutamadı...yaren bahar arkadaşımın ebesi çok sevdiğim bi ninedir şu aralar, hatırlarım ben çocukken ki o daha gençti o zamanlar bizi etrafına toplar bir filozof edasıyla vazu nasihatlerde bulunurdu söylediği her cümle kazınırdı zihnimize, şimdi ise iyice kocamış bir büyükanne...bu notu düşmemin sebebi şiirinize küçük bir kıyaslama yapma gereği duyduğum içindi...ama sizin şiiriniz o kocakarının tek bir cümlesine tekabül etmiyor...yarenin ebesi bu yazdığınız şeyi gece uykusunda yazardı bence...bu cümlelerimle herhangi bir saygısızlık yaptığımı sanmıyorum lütfen siz de düşünerek okuyun...
şimdi gelelim şiirde cinsellik mevzusuna...şiir insan içindir, şiiri yazan doğa üstü varlıklar değil gene insanlardır elbette ki şiirde aşk, sevda, özlem, nefret, ve daha nice duygu olabileceği gibi cinsellikte olmalıdır...edep olmadan edebiyat olmaz felsefesini -afedersiniz- kıçından anlayan, benimsediklerini sanan şair geçinen bazı insanlar şiirde bir çift sıcak dudağa bile tahammül edemezler...onlara göre şiir tesettürlü olmalıdır...ben şimdiye kadar cinselliği fazla kaçmış abartılmış tek bir şiire rastlamadım....altta birkaç şiir öreneği vereceğim...ezberimde olmayı hak eden nadir şiirlerdendir.......................
San
Kırmızı bir kuştur soluğum
Kumral göklerinde saçlarının
Seni kucağıma alıyorum
Tarifsiz uzuyor bacakların
Kırmızı bir at oluyor soluğum
Yüzümün yanmasından anlıyorum
Yoksuluz gecelerimiz çok kısa
Dört nala sevişmek lazım
Cemal Süreyya
AŞK VE ŞİİR
Elin elimdeyken okuduğum şiir
Yüzünü ışığıyla yıkayıp
Kayınca ürpertilerle
Boynunun saydam ipeğinden
Beyaz, hülyalı göğsüne
Usulca uyanır memelerin
Şiir mi aşkın çocuğu
Sevgilim, aşk mı şiirin?
İsmail UYAROĞLU
orhan veli ve daha nice ustadan alıntı yapmadım zaten iki şiir yeterli olacaktır....
şimdi siz ve sizin gibi düşünen şair ve şaire dostlarınız bu şiirleri edepsiz şiir olarak tanımlarsınız ama bence bunlar son derece şiirsel kusursuz denebilecek şiirler...
burda kessem iyi olacak sanırım...gerek duyulursa yeni bi ekleme yaparız, zahmet olmaz bize....
Sevgili hocam duyarlı yüreğine emeğine sağlık gönülden kutlarım şair ve şiir gerçek aynadır kullanmasını bilene ne mutlu her şeyin gönlünüzce olması dileğimle selam ve saygılarımı gönderiyorum
Not.bir süre il dışındaydım geç kaldım özür dilerim'
Dil terbiyesi en çok elinde kalem tutanlar için gerekli sanırım. tam puanımla kutluyorum.
Evet Herkes kendi düşüncelerine kelemelerle elbiseler biçer ve giydirir aksi halde sadece kök kelime ile bir sonbuca ulaşılmaz. mesajınız güzel
Halk içinde dolaşan insandır halk şairi
Halkına sevgili, saygılı, onurludur kişiliği
ŞİİR YÜREK SESİDİR. HAKLININ HAKKINI İFADE EDEMEDİĞİ GÜÇTÜR MISRALAR.
ÖNEMLİ BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ
KENDİ OLMAYI KENDİSİ İÇİN YAŞAMAYI AMAÇ SAYANLARA ÇOK GÜZEL CEVAPLARLA MANİDAR BİR ESER OKUDUM KALEMİNİZDEN
KUTLARIM YANKI UYANDIRAN PAYLAŞIMI
SELAMLARIMLA
'şiir duygu düşüncelerin dillenmesidir bana göre ..ve birazda yasaklara karşıçıkıştır...toplumsal bazı olaylara karşı duruşumuzdur...cinselliği yok sayamayız ama şiirde nereye kadar kullanılır estetiği nedir asıl sorgulanması gereken bence odur..'
KENDİ İFADESİ İLE MEHMET ÇOBAN BENCE ASIL MEHMET ÇOBAN BU DÜŞÜNCELERİN İNSANI VE BÖYLE OLMASI ÇOK İYİ VE TAKDİR EDİLESİ, BU ŞİİRİMSİDE MEHMET ÇOBAN KENDİNİ ANLATMAMIŞ KENDİNİ HAYATI KISMINDA DAHA ÖZGÜN VE DÜZGÜN ANLATMIŞ İŞTE O ANLATIM
'Kimlik ve kişiliğim,
Çocukluğumdaki üç olay benim gelişimimde etkendir. Ailenin özgür bırakması, okullardaki aile çevre katkısı olmadan başarılı konumum, köydeki kuran kursundaki geçen maceralarım.
Ve ben çocukluktan gençliğe, aklını, emeğini kullanan, değerlendiren, faydalanan insan olarak geldim. Gençlik dönemim, kimlik oluşturma döneminde, sosyal olarak aktif, düşünsel olarak yırtıcı, sorgulayıcı, okuyandım. Bazı günler iki, bazı günler bir kitap okur, nadiren kitap okumadığım günler olurdu. Ailem muhafazakâr inançlı dindar olmasına rağmen, muhafazakârlığı yırtmak, aşmak, kendi kimliğimi oluşturmak içimi, çocuklukta, gençlikte, olgunlukta ve bu gün yakan bir ateş olarak her zaman sardı. Hiçbir zaman durmayı düşünmedim. Her zaman ileriye yürümeyi, okuduklarımın konumundan ileriye uçmayı hedefledim. Hangi tür kitap olursa olsun okudum. Okuduklarımdan aldığım bilgilerin özetiyle teferruatlarını orada bıraktım ve ileriye yürüdüm.
Çoğu zaman fikirlerimi yazmayı hedeflediğimde, yazmaya başladığımı, ancak bir müddet sonra yazdığım konulara bakışımın değiştiğini gördüm. Çünkü sürekli kendimi yeniliyor, yerimde duramıyordum. Bir sene önceki yazdıklarım artık çok eskilerde kalmış, benim asla geri dönüp düşünmeyeceğim konular haline geliveriyordu.
Bu gün,
Hala yerimde duramıyor. Her şeyi sorguluyor. Geçmişte tereddütlerini yaşadığım ama bu gün kesinlikle inandığım Allah’ın çizgisinde yürüyorum. Allah’ın sözlerini kapsayan kuranı her yıl defalarca okudum. Dokuz civarında tefsir okudum. Hadis, fıkıh, usul kitapları okudum. Yüzlerce fikir kitabı okudum. Bunlardan çıkardığım özet, insanlar her devirde, kendini, insanları, hayatı, tanrıyı anlamaya çalışmışlardır. Ve insanlar, ikiyüzlü, samimi olarak ikiye ayrılmışlardır. Doğaya aykırı olarak gördüğüm ikiyüzlülükten nefret ederim. Antoloji.com da yazmaya başladıktan sonra, yaklaşık sekiz aydır yayınladığım şiirsel çalışmaları değerlendiren, İshak Özlü kardeşimiz, “şiirin sultanları-1” şiirinde benim için kullandığı “Mehmet Çoban sığmaz kabına taşar” ifadesi hayatımın karakteri olmuştur. Beni sadece şiirlerimden tanıyan biri için çok doğru bir tespittir.
İnsanlık tarihinin, insan bilgisi ve yaşamının her dönemde üç aşamadan geçtiğini görüyorum. Öğrenme, soruşturma ve bilgilerin olgunluğa erişmesi. Bu süreçte, öğrenme eski bilgiler yani tarihten gelen bilgilere göre olduğu için, önce yalanlarla bilgilenme, sonra yalanları ayıklama, daha sonra da gerçeğe yaklaşma olarak görüyorum. Bu tekrar, sürekli işlenerek dünden bugüne geliyor. Nedense, bazı zamanlarda gerçeği yakalayan toplumlar olsa da, kısa zamanda insan egoları tarafından deforme oluvermişler.
Fikri mücadelem,
Öncelikle hep kendime karşı oldu. Düşündüklerimi bazen sesli düşündüm. Bazen yazarak düşündüm. Bazen konuşarak düşündüm. Her zaman gerçekliği ön plana çıkardığım için, çok sevilmem. Çevrem saldırgan olarak tanır. Aslında insan olarak öyle değilimdir. Ancak konu fikri tartışmalar olunca ve yalan karşıma çıkınca duramam. Sevenlerimin de sevmeyenlerimin de benim hakkımdaki görüşleri, okur, bilir, söylüyorsa muhakkak dayandığı bir yer vardır olur. Bu benim içim önemli bir yapılanmadır. Hep böyle olmak isterim. Bana yanlışlarımı söyleyerek yaklaşanlar, diğerlerine göre daha değerlidirler. Zira ben ancak, yanlışlarımın gösterilebilmesiyle kendimi düzeltme şansına ulaşabilirim.
1970’li yıllarda gazetelerde amatör olarak makalelerim çıktı. Daha sonra İktibas dergisinde makalelerim çıktı. 1985 yılında iktibas dergisinin 105. sayısında bulunan “Yolumuzdaki esaslar” başlıklı yazımdan dolayı 6 yıl 3 ay cezalandırıldım. Ankara, Bursa ve İmralı cezaevlerinde tamamlayarak çıktım.
Antoloji.com'da şiirlerimi yayınlamaya başladıktan sonra, ilk kitabım olan UFUKLARDAKİ BEN'i Gündüz yayınlarından çıkardım. İkinci kitabın hazırlıkları içindeyim. Şiir kitaplarının dışında, bazı yayımlanmamış kitap çalışmalarım var. Olgunlaşınca ve üzerinde tamam dediğimde, yayınlanması için girişimlerde bulunabilirim. Sitemde bu çalışmalar okuyucuyla paylaşılmaktadır.
Antoloji.com'da yoğunluk olarak şiirlerimi yayınlamaya başladım. Şairlik iddiasında olmadan yayımladığım çalışmalar. Sanatsal açıdan tenkit ediliyor. Anlam ve içerikleri, rahat okunurlulukları, anlaşılır olmaları açısından ise beğeniliyor. Zaten sanat iddiasında olmadığım için ikinci konum beni sevindiriyor.
Özgürlük,
Düşünce özgürlüğümün önüne geçecek her şeye karşı çıkarım. Fikren ve siyaseten kişilere bağımlı hale gelmek, sorgulamasız kabulcü olmak, Allah’ın yarattığı insanın köleleştirilmesi olarak karşıma çıkar. Bu nedenle, öncelikle, aklımda, kalbimde, kişi ve kurumlara karşı özgürlüğümü ilan ederim. Ancak kişi ve kurumların, akıllarından faydalanmak, onların fikirlerindeki güzellikleri paylaşmak en büyük idealimdir, hedefimdir. Fikirleriyle, şahsen veya kitaplarıyla tanıştığım, düşüncelerini insanlarla paylaşanları hayranlıkla yâd ederim. Onların fikirlerini insanlarla paylaşmasını takdirle karşılarım. Ama onların herhangi birinin fikirleriyle insanlar üzerinde egemenliğe soyunmasına da şiddetle karşı çıkarım. Toplumsal gereksinimler çerçevesinde oluşacak ve insanların özverileriyle buluşacak toplumsal beraberlikler için canımı veririm. Fakat bu ideal duygu ve düşünceleri çıkarları için kullanacakların karşısında diklenirim.
Politika,
Yaşadığım ülkede, sistem içinde dillenen ve oluşan politikanın (siyasetin) kirlendiğine ve yalan üzerine kurulduğuna inanırım. Hiçbir zaman böyle bir yalanın kirliliğin içinde bulunmak istemedim ve istemem.
Ancak, politikanın (siyasetin) insanın doğal hakkı olduğunu kabul ederim. Birey olarak insanın, kendisi, toplumu, dünyası için yaptığı, toplumsal, siyasal, ideolojik, tarihsel ve kültürel tüm değerlendirmelerin aslında bir politika (siyaset) olduğuna inanırım. Kirliliğe, yalana bulaşmadan, kendim, toplum ve dünya hakkında, toplumsal, siyasal, ideolojik, tarihsel, kültürel konularda özgür düşüncelerimi ifade ederek, politikaya katıldığımı düşünürüm.
Benim kutsallarım,
Tanrı ve sözleri benim en kutsalımdır. Elçisi (peygamberlik) kutsalımdır, ancak onun insanlık sıfatını tanrılığa asla bulaştıramam. Kutsallarımı, tartışmak isteyenlerle tartışırım.
Ancak, benim onları inandırma zorunluluğum olmadığı gibi, onlarında inanma zorunluluğu olmadığına inanırım. Böyle bir zorlamayı inandığım tanrı Allah kabul etmez. Allah; inananların böyle bir görevi olmadığını, insanların inanmak zorunda olmadıklarını, inananla inanmayan arasındaki farkı yaratıcı olarak kendisinin değerlendireceğini ifade eder.
Aynı şekilde karşıdan inancıma ve kutsallarıma gelecek tartışmaları kabul ederken, inançlarıma aykırı düşüncelerin dayatılmasına, horlayıcı ve küçümseyici bakılmasına asla tahammül edemem.
Bütün insanlar, insanlık kutsalımdır. Hatalarıyla, yanlışlarıyla, doğrularıyla, haklarının savunulması, özgürlüklerinin kavgasının verilmesi gerektiğine inanırım.
İnsanlar arasında savaş nedenleri olarak öne sürülen, ırk, kültür, renk ve dil gibi konuların, gerçekten savaşılması gereken nedenler olmadığına inanırım. Bu değerlerle insanların birbirine üstünlüklerinin olmadığına inandığım gibi, derece düşüklüklerinin de olmadığına inanırım. Bir ırkın soyunun üstünlüğü kavramlarının saçma olduğuna, bütün insanların eşit derecede var olduklarına, aynı haklara, aynı değerlere sahip olduklarına inanırım. Sözü edilen konularla savaş çığırtkanlıklarının, insan egosundan, çıkar çatışmalarından kaynaklandığını düşünürüm.
Kişileri asla kutsallaştıramam. Tarihteki yerleri ne olursa olsun, herkesin kendine göre tarihe hizmeti olması gerektiğine inanırım. Görevini yeterli ve hatta daha ileri boyutlarda yapanlara karşı saygım sonsuzdur. Ama onlarda bir insandır. Doğru iyi yanları olduğu gibi, yanlış ve eksiklikleri de olabilir. Bu nedenle onları kutsayamam, tartışılmaz hale getiremem.
Doğa kutsalımdır. Doğadaki bütün değerlerin, canlı cansız fark etmeden, korunması, geliştirilmesi gerektiğine inanırım.
Düşünme özgürlüğü, sevgi, barış, paylaşım duygu ve düşünceleri kutsalımdır. İnsanlar bu değerlerin önüne hiçbir engel koymadan paylaşmalı, insanlığa katkıda bulunmalıdır. Düşüncelerin önüne konulabilecek her türlü, tartışılmayan konular, tartışılmayan kişiler, dogmalar engelleri yanlıştır. Karşı çıkılması gereken unsurlardır. Bunu, kişi ve toplumların haklarına karşı yapılmış saldırı olarak düşünürüm. Bilginin, bilimin, düşüncelerin gelişmesi, önünde engellerin dikilmemesine bağlıdır. Ancak çıkar çevreleri, çıkarları zarar görecek diye, kurulu düzenlerinin bozulmaması için, düşüncelerin, sevgi paylaşımlarının önüne engeller dikerler.
İnsanların inançları, düşünceleri kendilerine göre kutsaldır. İnsanları olduğu gibi kabul etmek demek, onların düşüncelerine, inançlarına inanmasak da, insan olarak hakları olduğuna inanarak, toplumsal yaşam gereklerinde buluşma hedefimiz olduğuna inanırım. Ancak bu şekilde, toplumsal paylaşım ve gereklilikleri yaşarken, kültür, bilgi, bilinç alışverişlerinde insanlığa zenginlik olarak girebileceğimizi düşünürüm.
Allah’a inanıyorum, Allah’a inanmayan, ama insana, insanların haklarına saygı gösteren herkesle, yaşamın gereklerini, toplumsal gereksinimleri, sevgi ve saygı verileri çerçevesinde birlikte olabileceğime inanıyorum.
Ama başka düşüncelere dayatma yapan, insana ve insanlara saygı duymayan düşüncelere karşı güvenim olamaz. Aynı duygu ve düşünceler bende de olursa, uyarılmasını insanlık borcu olarak görürüm. '
Şiirinin mısralarıdır onun hayalleri
İnsanca özgün, düşleri, idealleri, ilkeleri
Mısraları değildir onun yatak odası sesleri
Yüreğinize sağlık hocam, elleriniz dert görmesin, harika bir çalışma, tebrikler. Selam ve Saygılarımla.- Berkay Kur.
Bu düşünceye en anlamlı yorumu sevgili 'yaren bahar' yapmış. namus, ahlak ve iffet yalnızca şiirin değil insan olan herkesin önemsemesi gereken kavramlardır, ama namus, ahlak ve ifffet derken ifrata kaçmak da yanlıştır. bazıları içinde aşk geçen sevda ve sevgi geçen, sevişme geçen her şiiri, yazıyı ve düşünceyi ahlaksızlıkla suçlama hakkına sahip değildir. hiç kimse kendi kafasındaki dünyanın en güzel dünya olduğunu sanıp başkalarını terbiye etmeye kalkmamalı. aksi taktirde dünya yaşanılmaz hale gelir. mehmet çoban arkadaş bu yazısında dünyaya bakışını anlatmış, saygı duymaktan başka yapacak bir şey yok, ama kendi dünyasını başkalarının dünyasına egemen kılmaya çalışırsa işte orada 'dur' demek gerekir. bu mehmet çoban gibi düşünenler için de, farklı düşünenler için de geçerlidir. olaya bu açıdan bakmak lazım, bu açı hem birlikte yaşayabilmenin hem de insan olmanın gereğidir bana göre.
selam ve sevgimle
Her konuda namus iffeti yok edenler
Ne yazık ki şiirde de yapıyorlar
Yüreğinize kaleminize sağlık üstadım
Konu güzel anlatım harika tam puan
Saygılar selam ve dua ile...Özcan Akkuş
Bu şiir ile ilgili 33 tane yorum bulunmakta