ÖLÜMÜN RENGİ
Siyah ve kırmızı kaldı yalnızca
Bütün renklerini çaldılar çocukların
Kırmızı yalnızca artık
Yanan umutların alevleridir
Seni, sevdalarından biliyorum
Dumanlı kış akşamlarının
Uzak sabahlarından
Dudakların mahzun bir gülümseyişi taşıdılar
Hep bir yerlere doğru
Ellerinden biliyorum senin duygularını
Yüreğimden kopan çığlık
dudaklarımda hüzün oluyor,
Sana anlatamadıklarımı
parmaklarım bana anlatıyor....
Bir yerlerde kadehler kalkıyor dostluklara,
Nice güneşler batırdık, Egenin mavi sularına bakışlarımızı daldırarak,
Nice yolları katettik İtalyanın karlı dağlarında, engin uçurumlara bakarak,
Nice bulutların üstünden uçtuk mavi bir kanadın kıyısına tüneyerek,
Nice baharlar başlattık Marmaranın yeşil yamaçlarında,
Ve dünyanın en güzel dostlarını bulduk Moskava'nın menevişli
sokaklarında...
'....Bir yağmur damlasında küçük bir pencere olsa,
Bir de minik bir kuşun kanadı çırpsa usulca,
O an başını kaldır ve benim yüreğimi seyret....
Bir mormenekşenin dalında süzülen su damlacığı kadar sessizce
Sana sevgimi gönderiyorum....
Uzak diyardaki kemanın sesini nasıl duyarsa
ULUCANLARDAKİ MEŞE AĞACI
Ulucanlar’da bir demir kapının önünde
Bir meşe ağacı vardır
Ya da o ağacı
Orada ben var sayıyorum
ACILARI DOKUMAK
Biliyorum,
Kolay olmayacak
Güneşten, rüzgardan ve kuşlardan uzak
O gün,orada henüz sabah sekizdi
pencerelerin camlarında uyanıyordu günışığı
yeşil dalların üzerinden.
O gün,sabah sekizde
o kapının önünde,henüz yüz yürek vardı,
SENİ DİNLİYORUM
Gitme desem sana
Tut desem kanatlarından güvercinleri
Sonra oturup kahve falına baksak
Ve falda ayrılık çıksa
'...Bir eylül sabahının sessizliğindeydi dünya,
Güneşin mahmur bakışlı ışıkları
bizim parmaklarımızı okşarken,
Bir bülbülün şakımasını hissetti dudaklarım,
Sevgiyle sunulan bir kelime günaydını duyarken.....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!