güneş dalarken günün içine apansız
güneyafrikada
denizden yükselir ışık
susar evren
Uzaklarda bir yerde
Şehrin senfonisiyle
Duvar dibine oturmuş
Bir kadın ağlıyor...
Yum gözünü
Mevlevi gibi yavaşça dön ve dinle;
istanbul
sen benim içimde kayboldun
hadi kendini bul...
gözlerini gördüm binkez daha daldım seyrettim
kollarımda sevgilim vardı ama sana ihanet etmedim
İçimde bir çocuk ağlıyordu sen gidince
Gölgen gölgemle sarılmış vedalaşmış habersizce
Ne vedalar yaşamış bir bilsen gövdem konuşuyor
Her bir gidişin ardında yüreğim sevdaya susuyor
Ölüm ne demek anne
Anlatsana bana
Ölmüşsün ya sen
Hani ben bir küvezde
Uçurumlara uçarken aşkımız
Biz korkmadık biz yenilmedik.......
Biz ölmedik yağlı kendirlerinde idamın
Yaşadık
yaşatıldık
Gözlerinde gül kokulu bakışlar sevgili
Hangi yıkılmış sarayların bahçesinin gülüydü gözlerin
Virane bir duruş çok savaşlar görmüş gözlerin
Yağmur tadında damlalar sızıyor ıslanıyor gülüşlerin
Kapkara gece inat yüzündeki aydınlığa
Parlıyordu gözlerin yanan bendim mum edasıyla
Gölgemdeki titriyor ışıklar eriyorum eriyorum
Gözlerimi yumsam da inen her perdede seni görüyorum
Çınlıyor yüreğimde gözlerinin sesi
Sesin sesimde dolaşan ayak izi
Of ulan of sevgilim İstanbul un sekizinci tepesi yüreğin
Tepede bir gül gülüşlerin koklamak için nefes nefeseyim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!