Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
belki sen benim seni hiç sevmediğimi sanıyorsun. Oysa seni düşünmeden geçirdiğim tek bir saat
bile olmadı seni tanıdım tanıyalı. O halde neden diyeceksin neden bitirdin herşeyi neden hep
sustun sonrasında da? belki inanmayacaksın ama o kadar zor verilmiş bir karardı ki bu;
istenmeyerek ama mecbur hissedilerek verilen bir karar... Sen haklıydın! Beni dolduruşa
getirmişlerdi çevremdeki insanlar. Çevremdeki önyargılı insanlar!
Sana o iki hafta yaşadığım ruh halini anlatayım: herşey okadar güzeldi ve hayat o kadar
anlamlı heyecan verici geliyordu ki bana devamlı gülmek geliyordu içimden.hep sen vardın
aklımda kör gibiydim. sen benim için öyle mükemmeldin ki söylediğin herşeye kayıtsız şartsız
inanmak geliyordu içimden.bu duygu benim yeni tanıştığım garip bir duyguydu: aşk! bir rüya
görüyordum sanki.güzel bir rüya...neden hep güzel şeyler bitmek zorunda sanki?
beni bu güzel rüyadan uyandıran arkadaşlarım oldu. bu aşkın imkansızlığından bahsedip
durdular sürekli. uyanmamak için çok direndim.onlara düşman bile oldum.
fakat bi süre için devre dışı kalan mantığım harekete geçti ve duygularım mantığıma
yenik düşmeye başladı. anlayacağın istemeden de olsa beni de inandırdılar bu
aşkın imkansızlığına.memelekete gitmeden bitmeliydi bu yeni başlayan macera. ama o kadar zor
geliyordu ki bana.hala duygularım mantığıma karşı ısrarla direnmekteydi.hep kendi kendime
'iki haftada ona ne kadar tutuldun kızım daha devam ederse ondan hiç ayrılamaz hale gelirsin'
deyip bu işi yapmam konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum.gerisini sen de biliyorsun.
artık görüşmememiz gerektiğini söyledim sana ve bir sürü saçmaladım aynı zamanda.
herkes doğru yaptığımı söyleyip duruyordu.öyleyse neden hep pişmanlık duyuyordum, neden kalbim
acıyordu, hep ağlamak geliyordu içimden? arkadaşlarım eve gidince unutursun dediler...
eve gittim. babam kanser demiştim ya onu öyle kötü öyle çökmüş gördüm ki. annem durmadan ağlıyordu.
biz hep babamın iyileşeceğine inanmış, moralimizi hiç bozmamıştık. fakat görüyordum ki
babam çok acı çekiyor yaşamak ona acı veriyordu. yaşama isteği kalmamıştı umudu da tabii.
annemin ve diğerlerinin de umutları tükenmişti artık.kızlar haklı çıktı diye düşünmeye başladım.
bana baban bu durumdayken bir de sen üzme aileni demişlerdi.evdeki kötü durumu görünce verdiğim
kararın ne kadar isabetli olduğunu düşündüm o an.fakat mutlu olamıyordum bir türlü.hayata bu kadar
acımasız olduğu için hayata kızıyor, durmadan ağlıyordum.annem benimle daima bir arkadaş gibi olmuştur.
benim bu halimi görünce birşeyler olduğunu anladı ve anlatmam için ısrar etti.zaten birine anlatmazsam
ölecektim.anneme tüm olanları anlattım.çok üzüldü benim için.bir çıkar yol bulmaya çalıştı.sonra dayanamayıp babama
anlatmış. annem de babam da ileri görüşlü insanlardı.bana hep kendim için doğru olanı yapmamı söyler bana da sonsuz
güvenirlerdi.bu konuda da bana karışmadılar ve ne karar verirsem vereyim beni destekleyeceklerini söylediler.fakat
herkes ailem gibi değildi. insanlar çok önyargılıydı. ben korktum. çevremdeki insanların üniversitede okudukları halde
bu kadar önyargılı olmaları ve verdikleri tepkiler beni yıldırdı.belki babamın hastalığı olmasa ben daha cesaretli
davranırdım bu konuda.evde kaldığım bir hafta içinde sen telefonuma çağrılar bıraktın, mesajlar çektin ama ben karşılık
vermedim hiç.kafam öyle karışıktı ve senle doluydu ki babamla geçirdiğim o son haftamda onunla doğru düzgün ilgilenemedim
bile.gözüm birşey görmüyordu. pazar günü beni aradığında da seninle soğuk ve kesin konuştum ama inan gerçekten öyle
istediğim için değil.umarım yaşadıklarımı ve içinde bulunduğum psikolojiyi anlarsın.ben aynı gün tekrar konya'ya döndüm.
sen beni yine çaldırıp mesajlar çektin.ben yine sustum.ama bir daha aramadın. bu sırada ben senin bana çok büyük bir
yalan söylediğini öğrendim.bana üniversitede öğrenci olduğunu söylemiştin.ama bu da yalandı.zaten yalan olduğu belliydi de
ben inanmak istedim o an bu yalana.gerçek olmasını istedim çünkü. sonra bana anlattığın herşey yalan gibi gelmeye başladı
bana.seni arayıp neden yalan söylediğini sormak seninle konuşmak istedim ama sana kızgınlığım ve çevremdekiler beni
engelledi.bir de yalancı olman onları iyice haklı gösteriyordu.ama ben hala seni aklımdan çıkaramıyordum.
senin bana çektiğin son mesajdan bir gün sonra beni acilen memlekete çağırdılar. babam komaya girmişti. kanser
beyne geçmiş artık yapacak bir şey kalmamıştı.o ölmeden önce yetiştim fakat o bunu anlamayadı.çünkü hiç uyanamadı.evet
hayat çok acı. babamı kaybettim.
seni aramayı düşündüm. bu olayı seninle paylaşmak senin yanında olmak istedim. yani hala sen aklımdaydın.
ama çevremdeki insanlardan utandım.seni hala düşündüğümü seni aramak istediğimi onlara söyleyemedim.
şimdi sana hiç ulaşamıyorum.telefonun cevap vermiyor.belki sen beni çoktan unuttun.ama ben seni bir türlü unutamıyorum.
bilmiyorum sen de beni sevdin mi gerçekten. ben özür diliyorum senden eğer sana acı verdiysem. ama ben daha fazla acı
çektim inan. keşke seninle daha önce karşılaşsaydık ve seni kaybetmeseydim. keşke ben kimseyi dinlemeyip sadece kalbimi
dinleseydim.keşke demek de faydasız iş işten geçti artık. sadece seni çok sevmiş ve hep sevecek biri olduğunu bilmeni
istedim. umarım çok mutlu olursun ve şans hep seninle olur.
ayrıca şiirlerini beğendim, bana şiiri sevdirdiğin için teşekkürler...