Şair der ki.. Garip Çoban Sıradışı... ww ...

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Şair der ki.. Garip Çoban Sıradışı... www.beyazrenkler.org... Engin Demirci

Aşk sizi çağırdığı zaman onu izleyin,
senden sonra bir harfe bile uzanmadı.
benden sonra ne kaldı
ve filler uçsa da, buna kimse inanmamaktadır…
Kime şikayet etseydim korkularımı bilemezdim
bilmedim.
yolları zorlu ve dik olsa da
bulutun geçti,rüzgarın geçti,yağmurun geçti.
Kendi içimde kaybolmuş gibiydim
Hangi cümle, hangi cümleyi tamamlıyordu bilmiyorduk.
Kimse maskesini çıkarmıyordu yüzünden
anlamsız olan her şeydim ben
Cömertti kalbim, nerede üşüyen bir ruh görse onu ısıtırdı
ve sizler göremezsiniz gözlerindeki çocuğu

Adresi boş bir sokakta biten yarım kağıtta yazılıdır bütün olan bitenler..
Santim santim çürürsün kendinden habersiz
Gece, samanyollarında rüzgar çıkıncaya dek,
Artık, O aşklar, mahrem gecelerde namusçuluk oynamamaktadır
‘gel’ desen, gidemeyecek kadar sarhoştur özlemler
Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
Gövde arayan bıçak, yarasıyla buluşan yaralarınızı
kendime karşı seninle,diyar-ı aşkın geçmişinde
ama dönüp arkama bakabilmeliyim kaç kişisiniz
oturaklı şiirler yaz bana, sevgilim olmayan sevgili
ruhumu mülkün arsızları kuşattı.

Kimisi der ki
O beni bildiğinden, ben O'nu bilirim.
küçüktü, gölgesi uzayınca şairin
sevmekten ne zaman vazgeçtim?
sonra
gün akşam oldu…
bütün renkler aktı içe…
sesler…sözler…sayılar…
saydı…sayamadı…
hep sıfırda kaldı…
kalktı…şair yüreğinden
epeyce iç ses…epeyce dış ses…
epeyce sesin sesi…
sus…
sessizliğin sesi…sus…
hepiniz bu adam/kadına/a baş kaldırmaktan ne kadar uzaksınız
Dur …durul…düşün…yorul…
çekil….çekil…çekil…gökyüzümden çekil…
Kimisi der ki
O beni bildiğinden, ben O'nu bilirim.
O kim sen kimsin der pirim! ...

Ve ayakta durmayı unutmadı!
Ah..
Budur benim payıma düşen aşkta
bitti diyorum, sokak soluklanıyor harf harf
Senden sonrası karanlık
çoğalmasa kan kıyamet sözlerin
Yaşasın konuştuğuna inanmayanlar
işte buraya kadar! nefesim tükendi
öteki beni bağışlasın aşk
ben kimseyi bağışlamadım sevgide
hep acı mıdır aşktan alacağımız
dönmezlere uğurlanan bedenler ruhlarına
varlığını unutarak dönecek yokluğuma aşk
Acıların rengini gizlediği saatlere
özsuyunda
temize çekilen ruhumun arifesinde ellerin
Uykusuz bedenin alev alev
Harflerin cümle kuruyor
Şairin katilini arıyorsun ateşler içinde

Biliyorum, 'sen de mi? ' diyeceksin,
uykuya dalabilirsin artık...ruhum
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok
peygamberler çağını çoktan aştık kendimizden kaçtıkça
firavunlar, krallar, hükümdarlar, padişahlar
ne kadar çoklar artık
Sonra,çoook sonra,bu parçaların sonundaki cümle
Üzülme, sakın dönme kendine
Kar etmez, inceden içine dolan seni sevmiştim
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması yeni değil
Büyüyorsun yüreğimde,
her gün her gün biraz daha hızlı'

Ve güneş!
cevaplar beklerim
Ölümden daha derin uykularla örtüldü akşam
işlenmemiş suçları itiraf etmektir aşk ruhunda
Ayrılıyorsun dizelerin avuttuğu kalbimden
Acı’yı anlayarak
adlarımızı karanlıkla bestelerken
kaybolan ya da ne bileyim
Ölünce büyür her şey
Güpegündüz çalınan harfler var heybemden
Ey yar
uykudan önce
şem’ine pervâneyim pervâ ne lâzımdır bana
Cevap verdi, durduğun yerde sorular
Ve karanlık
biliyorum, sana benziyorum...
Benim de kalbim gerçeğe çarpınca kırıldı..
aşk bana kahır. bana serkeş
Bütün Renkler Alınca Yerini Gökkuşağı Olacak
Acıları yuyup yıkadıkça kirlendi ellerimiz
Aşk bizden güçlü. bizden uzak
gecenin yıldızını koparan sabahın ilk ışığı gibi
ağla...ağla...ağla
sonra bir usulca kalkar, herkese çay koyardı

anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
Hava su ve toprak kirlendi artık
Ve bilinsin artık
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
orda bir köy yok uzakta
kelimeler ölümlü, sesim anadan üryan.

Gittikçe birbirine benziyorken dünle bugün
hangi kavşakta dursam çatallı bir acıyım.
siz şimdi yalnızlık da dersiniz elleriniz unutulunca;
İkimizden biri sıfır olsa hiçlik makamında
ağlayan yerlerinden öperim avuçlarının
topraklarımı ağlata ağlata!
Ne çok sevmiştik,
ne çok kanmıştık,
ne çok aldatılmıştık,
ne çok ölmüştük
ne çok yalnızdık!
Korkak değildik, kaçmıyorduk
tüm söylenceleri deşifre eden geceden
En hünerli becerimizdi dualarda ölmek
Aşka teslim oluşumu zaferden sayın
istediğiniz sessizliğimi
varın
üstünüze
alının!
Sonsuza kadar sonsuzluğa asılı kalmaktır aşk

Bir efsaneydi yaşamak, sende bilmiyorsun bunu
Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen deme sakın
sana bitmemişliği öğretecek, tattıracaktır bir sen
Eğer avuçlarındaysa dua
İsa Peygamber kurtulamadı insanlığın elinden
Sen nasıl kurtulursun benden
Gecenin çobanlarından duyduklarım
Ancak bu kadar sığıyor defterime
ben durmadan göğe bakıyorum
işte ordasın
insan aşk serüveninin seyir defterine yazılmışsın
söylencedir...suretler
bana manayı harf gerek

Bu yol aşka çıkıyor
Ve seninle bir kartopu olası sonra
Hz.Yusuf bile düşmüştür aleyhisselam!
şu aynayı koynuma almazsam eğer
kuyulardır, derindir, içinde adam vardır
Dedim yar ey yar
sevgilim beni sıkma ben
okuma bilirim.
yağmur başladı sen dedim
Bu yol aşka çıkıyor

Ben hüznün öteki yanına yatıyorum sana iyi geceler
Ve bir kadın,'Bize acıyı anlat' dedi.
sessizce ve sakince iç;
çünkü sana sert
ve
Ölümden şikâyeti yok ölüp gidenlerin
ağır da gelse,
onun elleri
Görülmeyen'in şefkatli elleri tarafından yönlendirilir
bir aşkın sayfalarına düşmüyorsa gün

sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik...
ve haykırır yüreğime, kaç n'olur kaç
Göz göre göre suya yansıyanları görmüyor gözler
ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik
Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar
En usta parmağıyken yalnızlık insan olanda
ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar
Senden hemen sonra geldi güz,
Kelebekler gibi birer birer döktü sevdayı kalbimden.

Kimsin sen?
Hangi addan çağırmalı seni?
Aynalardan hangi yüzünü toplamalı?
Gidip de geldiğin yerlerden,
Hiç yer edin/e/mediğin yüreklerden
Terk ettiğin ve edildiğin tüm iyi niyetlerden
Hangisini sadece sana yormalı?
Ne hayalin var?
Kaçına sahipsin, kaçında mağlup?
Zamanın neresinde takılı aklın?
Kaç tek başınalığın çoğaltırken seni uçsuz bucaksız,
Hangi kalabalıklarda azalıp kaldın?
Sahi kimsin sen?
Ne kadar kendinsin, Ne kadarına bir yabancı?
Avuçlarında hangi yaşamların gizleri saklı?
Gittiğim ve geldiğim yerlerden,
zamanlardan bir türlü yetinemediğim,
sığınıp da kendi içime kendime yetmelerimden, yaşayıp yaşayıp ölmelerimden
ve her seferinde yinelemelerimden,
hayatın tam da bitti dediğim yerinden kendimi yeniden bulup çıkarmalı.
Ay bir sis bulutunun ardında şimdi.
Güneşten çok uzak.
Güneş belki de bir tuzak.
Bil/e/mediğim...
Sahi kimsin sen?
Ne hayalin var?
Hangisi gerçeğin?
aralık bıraktığım kapımın eşiğindeki 'gelme ihtimalin' var dualarımda

Hepsi bu
Senden geriye kalan
Artık gülümsemeler canımı yakıyor,
bakıslar kalbimi sızlatıyor..
Nasıl geldim bu hale bilmiyorum...
yaptığım yolculuklarmı yanlıştı yoksa,
Yoksa gönlümün kapısından içeri aldığım insanlar mi yanlıştı..
Sanırım herkes her seferinde
'en büyük aşk'ı bulduğunu zannettiği için sevgili koleksiyonu yapmak moda.
Piyasa fena..
Ve o moda takipçileri, karşılarına çıkan ilk 'karşı cins'le hava almaya...'çık'tılar hep.
Ne mutlu onlara ki..
başarıyla havalarını aldılar.
Ve şimdi topu birden, basit bi 'soğuk hava algınlı...ğı'ndan komada..
Bu 'çık'ışı neden yaparlar bilmiyorum..
Kapalı alan korkusu sanırım.
Deniz seviyesi fobisi ya da.
Oysa 'et'kasapta da satılıyordu.
Bir şeyleri satmaya ya da durduk yere ölmeye gerek/var mıydı?
Belki de tanrı uygun kişiyi tanımadan önce yanlış kişilerle tanışmanı,
onu tanıdığında minnettar olman için istedi.'
Hepsi bu....
..
Sen, beni neden sevmedin biliyor musun? ...
Vakit aşkın iklimi doku/n yar sorgusuzluğuma
Aldırma gönlündeki asılsız yangın ihbarlarına
aynen böyle bir şeydir yargısız infaz gecelerde
Sen kalbimi kırdın, bense kalemini şair yanımın
Sen, beni neden sevmedin biliyor musun?
Çünkü, ne zaman ellerini tutsam; .
Ellerin, çocuk zamanlarına benziyordu.....
Öfkeli bir yumruk oluyordun..
Küçük, küçücük bir yumruk..
Üşüyordun..
Kimseye savuramadığın yumruğunu. utanıp cebine saklıyordun..
Sen, beni neden sevmedin biliyor musun? ...
Çünkü, ne zaman sana gelsem; .
ayağına büyük gelen bir ayakkabı giyiyordun..
camii önündeki düzlükte. top oynuyordun annenden gizli..
Tam golünü atacakken; .
ayakkabın ayağından fırlıyordu,.
alay ediyordu arkadaşların,.
duvarın dibinde ağlıyordun....
Sessiz sessiz ağlıyordu annen. sizi yatırdıktan sonra,
yastığın ıslanıyordu yaştan.
yüzünde çizgiler büyüyordu,hırsını yorgandan alıyordun..

Sen, beni neden sevmedin biliyor musun?
Çünkü, ne zaman sana gelsem; ...
Çünkü, ne zaman sana sarılsam; . O
kış, çok sert geçiyordu..
palton olmadığından okula gidemiyordun..
kayıp düşüyordun yokuşlarda ellerine,.
dikenli dallar batıyordu..
Sırtından büyük yükler vuruyorlardı sırtına.......
Çünkü, ne zaman sana baksam; .
bir kapı çarpıyordu evinizde..
Bir kapı, evinizi ikiye bölüyordu..
Kapının diğer tarafına sövüyordun,.
çocuk oluşuna sövüyordun.
Sonra, dönüp annene sarılıyordun..

Sen, beni neden sevmedin biliyor musun?
Çünkü, ne zaman sana gelsem; ...
Ödevlerini sormaya komşulara gidiyordun..
Ne zaman saçlarını okşasam...
Ne zaman dizlerine uzansam; .
Gece yarısı,sokaklarda buluyordun kendini avaz avaz......
Çünkü ne zaman seni özlesem; .
sen, ihtiyar bir çocuk oluyordun..
Ne zaman, 'seni seviyorum' desem,.
Hiç çocuk olmadığın çocukluğuna dönüyordun.
Sen, beni neden sevmedin biliyor musun?
Fazla kalemi olan var mı..? ''
Ve yazısı güzel olan..
Benim gibi saçmalamayan......,,
Bekleyecek hiç bir şeyimiz yok artık!
Ben düş vereyim..
Sen yaz...
Recmettik bütün sadık kadınları,
Ödeşelim..
Anlatılmamış ve kullanılmamış düşler var heybemde..
Son aşktan kalan..
bütün güzel adamları vurduk,atlarıyla birlikte....
Dualar
Son aldanıştan..
Ona anlatamadıklarım..
üzerlerini örttük kireçle...
Anlatamadıklarım..
Bekleyecek hiç bir şeyimiz yok artık
Bir de kendimi anlatamadıklarım..
''Fazla hayatı olan var mı..? ''
Sırf Yusuf'u bağırıyor diye; diri diri kuyulara gömdük bütün aşkları...
Doğrulup fısıldadı savrulduğu yerden nefesim!
Sûr'un olayım İsrafil! ! ! Yetiş! ! !
Fazla kalemi olan var mı..? ''
Günahlarımı yazacağım bir avuç toprağa

Ben bu şiirlerle anlaşamıyorum
Her Kasım bunu yaşamak yorar insanı.
Aralık vermek lazım.
Ara, büyük bir ara.
Öyle bir ara ki...
Bizi üzen,hak etmeyen,ağırlaştıran her şeye karşı.

bazen en acı sözler söylenir de,
unutulur hep, ne kadar acıttığı,,
ne kadar yaraladığı,,
sadece tek bir an,
tek bir an olsun,,
ama susar kalp, susar beyin, ten susar..
sustukça kıyıya vurur çoktan ölmüş olan kumrular,
cesetleri de kaybolur belki ay ışığında,,
hava soğuktur ankara’da
adam da susar, kadın da,,
kadın sımsıkı kapatmıştır kendisini hem adama,
hem her tur duyguya,,
iç acısı, kalp acısı, hepsi aynı kapıya çıkmakta,,
ama unutulur, sızısı kalır,
adamda da kalır, kadında da kalır sızısı,
ama unutulur,, geriye ahh kalır sadece,,
nerde uzaklara dalıp giden birer siluet olsa, onlar şairdir

Şimdi geçmeye çalışıyorum kendimi,
bir yarış var kaoslarla dolu koskocaman yüreğimde…
Bir yolculuk var
Uçamam da artık, kuş olduğumu sanmışım ne garip…
Karanlıklara inat
nerede biteceğini bilmediğim…
Bir sabah uyandığımda anladım.
Hiçbir şey yerinde yok…
Ben sıradanlıklar içerisinde sadece sıradan biriyim.
Etten kemikten biri…
mevsimin adını da sen koy karanlıkta

Ölümlü hayatın yanında vakti geldiğinde yerini başka bir doğuma bırakacak biri…
Bundan ötesi yok…
Yanımda götüreceğim hiçbir şeyim yok.
Şiirlerim de müsveddelerde kaybolacak…

ben o zamanlar şair değildim.
Öyle hassastı çocukluğum..
öyle yorgun..
öyle kararsız..
Sen seni bilmezken..
ben o zamanlar şair değildim.
kopacaktı kıyamet..
benim kıyametle işim olmazdı..
ben parçalanmamış dünyayı sevdim..
Savaş çocuğu değilim ben..
Çeçen dağlarında bir garip yolcuyum
hiç bir savaşta gazi olmadım..
İnsanlığın asil soyunda..
İnsan aradım insanda
dedim ya dostlar
ben o zamanlar şair değildim.

ne demiş Sait Faik
'sevmek..bir insanı sevmek ile başlayacak herşey..
've intiharı düşündüğü zamanlarda şöyle değiştirmiş
bu cümleyi.. 'YA DA SON BULACAK..'

Sen gelmedikten sonra...
Kim bilir diye sormak gereksiz.
Kimsenin bilmediği yerlerde kaldı aslında herşey
sahi bana biraz düş versene
SU/stuğumuz yer aşksa
sen hiç anlamadın
korunaklı şiirler yazıyordum sana
Boğulmamak için ona sarılıyorum
Sus payı verilmiş bir geçmiş,
sessizliğin gölgesinde dinleniyor
şimdi mücahid yüreğim

Kimse sahip çıkmıyor.
Sustuğum yer öyle büyük ki sadece sen değil,
sana dair olan her şey;
sevgim,
saygım,
gücüm,
zayıflığım,
yarıda kalan sözlerim,
düşlerim,
tarifsiz kırgınlığım,
tek başınalığım,
doğrularım,
yanlışlarım hepiniz sığıyorsunuz içine...
Yine de koca bir boşluk kalıyor geriye.
Hiç kimsenin dolduramayacağı.
Sen gelmedikten sonra
Aşkın gözyaşları neye yarar ey aşk
Üşütülür karanlığım anlaşılmazsın

olsun…
seninde bu çorbada acın bulunsun.
İstedim ki
Vatanından sürgün edilmiş gibi yürüyeyim sessizce yanında.
Sen ne yaptın g/ittin.
düşünmekten,
kaybetmekten,
hatırlamaktan,
unutamamaktan,
altında kalmaktan,
ezilmekten,
yapamamaktan,
inançsızlıktan,
beklemekten,
ummaktan,
aramaktan,
rol yapmaktan,
sakin olmaktan,
sinirlenmekten,
terslemekten,
tersleyememekten,
laf anlatmaktan,
anlatamamaktan,
anlaşılamamaktan,
anlayamamaktan,
yalanlardan,
verilen sözlerden,
verdiğim sözlerden,
tutulmamış sözlerden,
avucumdaki gökyüzünden,
oturduğum yerden,
benden, senden, ondan,
bu dünyadan bıktın artık.
G/özümden düşen, dilimde sözümken bitensin şimdi...
Ve o gün geldi
ben sana gönül durmaktan vazgeçtim.
İhtişamına rağmen cılızmış senin yüreğin...
kahrolmanı seviyorum sevgilim. çaresizliğine aşığım

Daha şiir yazacağım harfler birikti yüreğimde
Sokaktayım yürüyorum,
Her adımda neyim var neyim yoksa ardım da bırakıyorum..
Bir bir terk ediyorum tüm sözcüklerimi
Her şey değişiyor Kırılarak,bükülerek
ve geri dönülmemek üzere..
Yine de yürüyorum korkmadan,sorgulamadan ve arkama bakmadan
Dilimde bir dua kafamı kaldırıyorum semaya..
Bir ses içimde 'sadece biraz daha zaman'..
Sokaktayım yürüyorum,
Yürüdükçe kışla vurulan ne varsa geri de bırakıyorum
Yaralarımı seviyorum aslın da
Kalbi olanın hüznümde vardır mutlaka
El yordamıyla tutunduğum
ne varsa Muhasebesini tutuyorum cesaretle..
Bir kaç kırık dökük umut kalan elimde avucumda
Dilimde bir şarkı..! ! !
Madem umut var hala bir yerlerde
O halde pes etmek yok,yorulmak yok diyorum..
Yola devam ediyorum..
Sokaktayım yürüyorum, Pusulasızım...
Yol karanlık Ellerim ceplerimde...
Bir şeylerimi kaybetmiş gibiyim
Cebimin içindekilerden yardım bekliyorum
Daha derinlerine dalıyorum hayatın
Bir kaç anı ve yaşanmamış kocaman bir boşluk avucumda....
Bu his hiç yabancı gelmiyor aslında...
Ne zaman biriyle her hangi bir yerde,
Herhangi bir sebeple veda/laş/mak zorunda kalsam buz kesilirim...
Sokaktayım yürüyorum
Artık adımlarım daha hızlı
Yol bir an önce bitsin istiyorum...! ! ! !
Daha şiir yazacağım harfler birikti yüreğimde

Ortada ben yoktum şaşırdım bu şiirleri yazarken
Çıkma karşıma tüm sararmış sayfalardan
ve o hiç bilmediğim sesinle git!
Hangi toprağın altına girecekse yaşarken çürümüş bedenin,
bilinmedik kokunu bırakmadan git!
Fotoğraflara nefretin sebebi;
hem dünümde, hem günümde varsaymadığım benliğin;
kağıtlara,
korkulara,
yalanlara,
günahlara bürünmüş koskoca bir tarih!
Söyle şimdi ne demeli?
Ortada ben yoktum şaşırdım
hayat senin sandığın kadar kolay olsaydı,
insanlar bu kadar gaddar olmak zorunda kalmazdı

Dedim ya şairler nerden besleneceğini bilirler
sen ıslak saçlarını güneşe yatırırsın,
başka bir yerde bir aşk ölür,
bir başka yerde yeniden doğar..
hayatının içinde ayraçlara izin vermeden
sonu noktayla biten cümleler kurarsın
ve satırlar hep tek düze işlenir,
rengini tutturamamış kağıt parçalarına harfler
akvaryumda kalan balıklarının
nefes alamadıklarını anladığında aşkta biter sevgili.....
çünkü her ölüme bir neden bulmak gerekir
Ve şair derki harf harfse yüreğin
ve nedensiz ölümler ahmaklık kabul edilir..
Dedim ya şairler nerden besleneceğini bilirler

Birini sevmek;
harf harf olmaktır
gerektiğinde, içinde fırtınalar kopsada susmaktır..
Birini sevmek; yazıya sığmaz ki cümlelere
Şairler bile anlatamaz
Yaşananları anlatamayanlardır
Birini sevmek; 'birini' sevmektir işte....
Onun içindir sevmeler gerçekse
Aşk makamında destan kalırlar..

Aşık olmak kısmetmiş yar..
Bir Bavul Dolusu Cümle Var Defterimde...
Yara Bandı Tutmayacak
Kadar Derin Tümcelerim.
her aşk ardında bir anlam bırakır sevgili
Ben 4 kişiyim: 1 ben,
2 içimdeki,
3 aynadaki,
4 kalbimdeki..
Beni geç, içimdeki zaten deli,
Kır aynadakini..
Ya kalbimdeki?
Sen Yollarına 29 Harfle Acı Döşeyen Birine,
Yara ' Değil de,'
Sen iyi bak kendine!
Aşk yapışmıştı o gece boğazıma
Yar ' Diyebilir misin?
Aşık olmak kısmetmiş yar..

biz şairler der ki
yazıldığı gibi okunmuyor aşk.
deli etme beni aşk deli etme
Umuda umutsuzluklar yükleme;
zordur sevda sancıları ….
Kurşun yarası gibi değildir kesip dikip kapatamazsın bir solukta,
şiş yarası gibidir
bırakırsın ince ince sızılarla canını yakarak kapanır sevda yarası…
Her aydınlıkta bir karanlık,
her karanlıkta bir aydınlık görürsün yürüdükçe
her umutsuzluk bir umuda bağlar
yoluna gün gelir üzüldüğüne üzülürsün…
Sanat gibidir sevda ilmek ilmek işlersin …
her baktığında umutların yeşerir
senden başka hiçbir bakan göz görmez gördüklerini
işte sevdan sana özeldir.
Hiç yaşamamış olmakta vardır sevdayı yaşıyorsan
eğer ve de yaşadıysan bilirsin
her gül bahçesinde yürürken elin mutlaka dokunur bir dikene… ayçiçeklerinin aşkı güneşedir,
her güneş üzerlerine doğduğunda
gece onları bıraktığını düşünmeden yinede uzatırlar
başını güneşten yana …
küsebilir mi güneşe bir karanlık için bilir yaşaması ona bağlıdır
ve güneş yeniden doğacaktır..
sende küsemezsin hayata küssen de ne değişir ki
okyanusta bir su damlasısın
kim elini uzatabilir ki sana,
kim seni senin kadar anlayabilir
kim sarar yaralarını canını acıtmadan senden başka?
Eğer sadece evrense
sonsuz olan her canlının bir başlangıcı
bir sonu varsa her merhabanın bir vedası da vardır …
Kaç vedalar gelmiş gelmiştir
kaç kere hayat gözümüzde bitmiştir
her bittiği yerde bir eksikle yeniden başlarsın
hayata kaldığın yerden
Her şey bahar tadında yaşanırsa
kış ayazında bir sıcak çayın ne anlamı kalır ki
biz şairler der ki
yazıldığı gibi okunmuyor aşk.

anladım ki:
yazıldığı gibi okunmuyor aşk.
herkesin kendine göre bir boşluğu var,
anladım ki her boşluk bir başkasınınki ile dolar
usta birer katiliz hedefini şaşırmayan.
...birbirimizi öldürüp duruyoruz günlerdir.
başka bir gezegendeyiz.
düştüğümüz yeryüzü hüzün.
ayın rengi soluyor.
yeni bir yangınla uyanıyor gece.
aklımın duvarlarına dokunuyorum.
burukluğunu soluyor nefes nefese kalbim.
yerini değiştiriyorum sürekli,
bir çarşaf gibi katlıyorum özenle.
peşine düşeli tam yirmi gün olmuş.
odadan odaya dolaşıyorum.
uyuduğumuz yatağın kıvrımlarında.
dalgın dalgın topraklarımızı seyrediyorum…
söylesene, sevip mi özledik, özledikçe mi sevdik.
ne alıngan bir tanıklık bu!
günler geçiyor; kapaklanıyorum içime.
bir kurt sürüsü uluyor,
ısırdı ısıracak saçlarımdan!
uykum geliyor,
yatağa uzanıyorum çürüğe çıkarılmış bir silah sanki ismim.
kanayıp duruyorum…
sevdiğim dört kitap başucumda.
uykusuzluğum tanıktır biri senin isminle başlıyor.
kimliksiz uyanıyorum geceden,
odadan çıkarken yüzümü değiştiriyorum…
işe giden insanlar gibi hayattan vazgeçmiş bir edayla yürüyorum caddelerde. sanki baktığın her yerdeyim.
kan sızıyor yürüdüğüm yollara…
ne babanın adını bilirim, ne bacama konan martıların ölüm tarihini. davacıyım artık kendimden.
son sözüm dinamit kuyusu olacak.
sakın… beş gün oldu cam kenarında uyuyorum.
nefesim buz kalıbı. çıplak tenim ahşabı sarmalıyor,
içimde kullanılmamış bir bıçak savruluyor.
elimi uzatsam dikenli tel sesin.
günlerimi sürüklüyor sahte bir hevesle güneş,
uyudukça hastalık kuruluyor gölgemle hayat arasına.
sesimi kilitliyorum çekmecelere.
telefonlar çalıyor sürekli.
ölmüş bir görüntü var aklımda,
duvarların serinliğine ismini kazıyorum…
bedenimi uyanık tutan ne varsa sulara gömüyorum.
anlıyorum ki ancak bir acı uyanık tutabilir bizi.
yazıldığı gibi okunmuyor aşk.

Kaçtığımızı sandık,
oysa tutsak düştük bir aşka!
Sonsuz güzellikte bir aşk düşünüyor olabilirsin
Bugüne anlam
Kaçmak adına yapabildiğimiz en büyük firar,
Yarına enlem
Belki de anılarını deşiyorsundur olmazı
Suallerini sevdim!
anlamadım büyüdükçe büyüyen esirliğimizi
bir yüreğe sığınmak oldu.
Mahpus gibi tutsak gibi belki köle gibi
Hoşça kalırsan
Duvar örülü kapıların gerisinde özgürce büyüdük ama anlamadın
Hoşça hatırla
azalan özgürlüğümüzü!
Yarını olmamak gibi bir duygu içindesindir
Belki de kendini bağışlamıyorsundur
Kaçtığımızı sandık,
oysa tutsak düştük bir aşka!

Ah be sevgili;
Yolunda ilerlerken
Annem kadardı boyum
ve Babam kadardı adımlarım.
Kuzeyim sen oldun
Güneyim Akdeniz...
Sen İstanbul'dun.
oysa tutsak düştük bir aşka!
Duvar örülü kapıların gerisinde özgürce büyüdük
ama anlamadın,
Ben sana aşık oldum.
anlamadım büyüdükçe
büyüyen esirliğimizi,
azalan özgürlüğümüzü!
Kaçmak adına yapabildiğimiz en büyük firar sevgiden
bir yüreğe sığınmak oldu yalnızlık.
Kıyametim oldun.?
Kaçtığımızı sandık,
Suratıma ne üfledinde
oysa tutsak düştük bir aşka!

Bir şairin dediği gibi
Hep aklımda kalacaksın
Aşk ölü bir esirdir artık
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır
Çocukların oyununa dalmış gitmiş olabilirsin
Bir sabah boş evinde üşüyerek uyanacaksın
Titrek kalbini eski mektuplara saracaksın
Ben senle bir günü bir ömre kıyaslarken
Sen benden bir haber başka kollarda uyuyormuşsun
Olsun,
Aşk ölü bir esirdir artık
avuçlarında ben burnunda benim kokum
Ben seni çoktan unuttum
Sen beni unutamayacaksın
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır

her masal mutlu sonla bitmek zorunda değil...
içinde aşk olan masalların
mutlu sonla biteceğini sandık
oysa...
'Unutuyorum' unutmasına da.....
' Seni ' Değil..
' Senden ' başka '
...Her şeyi! ! ! ...
iyiler kötüleri her zaman yenerdi...
işte burada yanıldık...
bu masalda kötülere fena yenildik...
kötülerin canı, iyilerin başı sağ olsun...
Aşk ölü bir esirdir artık
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır
'Unutuyorum' unutmasına da.....
' Seni ' Değil..
' Senden ' başka '
...Her şeyi! ! ! ...
Aşk ölü bir esirdir artık
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır
Bir şairin dediği gibi
Hep aklımda kalacaksın

Ey sevgili!
Sen ettiğim duaların kabul oluşusun.
Şimdi ağla bu aşka,
Selam veriyorum dağlar gibi hasretine
iki damla şifan olsun.
Ben sana hala düşler biriktiriyorum
Aşk makamının iç cebinde.
Aramızdan hüzünlü şarkılar geçiyor.
yüzün geçmişten kalan
aşka tarif yazdıran bir alaturka
Dışarı atıyorum kendimi
hüzün yüzün kıyıma vuran
anne karnı huzur çocukluğumun sesi
senden bana şimdi zamanı sızdıran
Sessiz senli bir yer arıyorum.
Bulamıyorum oysa.
Her taraf kör, sağır, dilsiz ve karanlık.

Gece bitiyor yavaş yavaş.
Ezan sesi geliyor çok uzaklardan.
Gülümsüyorum, sessizlik yıkılıyor.
Telefonum çalıyor, telaşlı telaşlı.
İçimi sevinç kaplıyor.
Çünkü arayan sensin.
Zaten kimim var ki senden başka?
Kimin getirdiğini bilmediğim çiçekler odama doluyor,
kokusu beni sana getiriyor.
Ey sevgili!
Sen ettiğim duaların kabul oluşusun.
Şimdi ağla bu aşka,

Şair derki,
Sevilecek olan vakti zamanı geldiğinde gelir düşer yüreğe.
Yüreğimize gelen her şeyi O’ndan bilir,
O’ndan kabul eder
ve O’na emanet etmek üzere en güzel konukluğa mekân ederiz konukları.
O vakit derki gönül:
“Hoştur bana senden gelen / Lütfun da hoş, kahrında hoş”…
Bizler kalbimizi en çok sevgiyle bilir, tanırız.
Ancak sevgiyi de kalbimizle bilip tanıyabiliyor muyuz?

Asıl sevgi özden sevgidir.
Kalpte, yürekte, gönülde olan sevgidir.
Aşk’a giden yoldaki küçük egzersizlerdir sevgiler.
Sevdaların birer numûnesidir.
Gerçek sevgi unutulan, bir gün nefrete dönüşen sevgi değildir.
Kalp unutmaz, çünkü orda unutmayan vardır…
Kalbin tasarrufu sahibindedir demiştik.
Öyle ya!
Kimi seveceğimizi seçebiliyor muyuz?

Sevilecek olan vakti zamanı geldiğinde gelir düşer yüreğe.

Dağlarda eriyen kar suları gibi
latif ama çaresiz bir süzülüşle süzülür
ağırlanacağı misafirhaneye doğru.
Yürek toprağında yeşerecek tohumlara can suyu olur.
Filizlenip boy verdiğinde içinde bir parçan olur artık,
seninle birlikte sonsuzluk yolcusudur.
Sevilen gitmiş olsa da sevgisi yüreğinde,
yüreğin var oldukça seninledir.

Şair der ki,
Sevilmek ister,
çünkü sevildiğinde “var” olduğunu hisseder.
Ne de olsa fani bir vücudun yoldaşıdır kalp,
onun nazları ve sızlanmaları sevgiyi de kuşatır çoğu zaman.
Ancak selim olan kalptir ki silkinmesini
ve ayağa kalkmasını bilir sahibini tanıyor
ve O’na dayanıyorsa…
Bir sevgi daha vardır,
coşturan,
koşturan,
acıtan
ve yaralayan.
Nihayetinde unutulan ya da “aslında hiç sevmemiştim” diye hatırlanan. Demiştik ya kalbin yol arkadaşıdır fani beden.
Çatışsalar da çoğu zaman
birbirlerine uyum sağlamaktan başka çıkar yolları yoktur.
Bu bakımdandır ki kimi zaman kalbin dediği olur,
kimi zaman nefsin.
Kalpten farklı olarak nefsin bir de sevilme hassesi vardır.
Bu onun benlik olma istidadının bir gayreti
ve arzusudur.
Sevilmek ister,
çünkü sevildiğinde “var” olduğunu hisseder.

Hüsrana çıkan sevgiler nefsin sevdikleridir.
Onun sevmeleri geçici şeyleredir kendisi gibi.
Gördüğünü sever;
göremediğinde hasrete düşer
ve zamanla unutur sevdiği yüzü…
Duyduğunu sever; konuşamadığında hüsrana düşer
ve hatırlayamaz olur sevdiğinin sesini…
Dokunabildiğini sever;
ellerini kaybettiğinde de acı çeker

Şair der ki,
Öyle ki; kalbindeki “dost”un,
ateşi serin ve selametli hale çeviren “Halil”i olabilmektir kalbin maksadı…
Öyle ki; Yûsuf kuyudadır.
Ama bir yerlerde var olduğunu bilmek yeterlidir sevmek için,
uğruna gözlerini feda eden Yakûb olabilmektir sevgi…
Yûsuf zindandadır,
ama zindanları medreseye çeviren sarsılmaz îmanıdır sevilen ve sevdirilen…
Yûsuf kalbin Mısır’ına sultan olur bir gün,
onun tahtı,
tâcı değil,
idaresi altında olmak yeterlidir sevmek için…
Yûsuf’u yüreğiyle sevebilenler onun güzelliğinden nasiplenebildi,
nefis gözleriyle bakanların ise ellerine yazık oldu…
Yûsuf en sonunda aşkıyla yananları
Hak aşkına götüren bir sevgili oldu,
Züleyha’nın kalbini özüne döndüren bir gönül eri
ve aşka teslimiyetiyle varan kalbin emanetçisi olarak,
sevilmeye
ve anılmaya devam eden güzelliğiyle bilinir oldu…

Ve kalpleri nurlandıran “Nur”,
tüm sevgileri
O’nun kalbinde cem ettirdiği En Sevgili’yi,
biz kalp tekkesinin garip dilencilerine
en muhteşem bir mürşîd eyleyerek,
kendi sevgisini tüm hücrelerimizde
ve ruhumuzun görünmeyen zerreciklerinde
hissettirme lütfuna mazhar eyledi…
Son olarak şu duayı eklemek gereklidir
yüreknâmemizin kırık dökük defterine…

Sevgi ve aşk mekânımıza en çok yakışan
ve her şeyin sahibi olan Sübhan!
Senin mülkünde,
senin tüm Esma’n ile tecelli ettiğin
kutsal mekânında her daim seninle
ve senin sevdiklerinle hemhal eyle bizleri…
Senden gayrı olan her ne var ise
onlardan senin bitip tükenmeyen sevgi
ve merhametine sığınırız,
sığınılacak senden gayrı hiçbir yer bulunmayan Sultan!

Elbette bu hâlimden o yârin haberi var
Fi’l kalbi mine’l kalbi ile’l kalbi sebîlâ
dedi ve gitti meczup

ki seviyorum seni boşuna değil
Ben seninle sende var oluyorum
öyle değil mi
ve şart olsa gerek
Git Allah aşkına,
dilimi sana bulama..!
gene her gece
hiç olmazsa bir yıldızın yanıp sönmesi..
Bırakıyorum tuttuğum ellerini soğudu yüreğim
Hani gözlerin sadece bana bakacaktı sevgiyle,
Uyuduk mu eşit oluruz..

Ne tutku,
ne gurur,
ne umut..!
dudakların sadece bana aşk nameleri fısıldayacaktı..
Peki neden beni bırakıp gittiğin de
gözlerin kör,dilin lal olmadı?
Demedim mi!
Boşuna Değildir,

Onca Kişinin içinden

'Seni' Seçtiysem...

'Başkalarının gözüne girmek..'
bunun ne önemi var..
Saatin pili bitince,
eylemez tık tık..
Vakti zamanı gelince,
ruha derler 'çık çık..'
Ey kıblesine aşk düşürdüğüm sevda sözcüğüm!
Kerem eyle,
demlensin içimde mahzun suretin..!
Hakk’a kulluk eyle;
Ahirette dinlemezler hık mık!
sen kendi gözünden düşme yeter..!
Sen rıza kapısında, Aman ALLAH'ım desen..
O Alemler Sultanı
'LEBBEYK kulum! ' demez mi..?

Sadece
'SEN'lerden hesaba çekiliyorum NEFSİM
Paşa gönlün bilir…
Ben de kimim ki?
Sen doruklarda uç bakalım…
Lâkin unutma!
Kurumuş gül gibiyim, BATMAZ kimseye DİKENİM.
yer çekimi kanunu ikimize de geçerli ey peri…!
sustuğum ahlar kadardı dünya..
Nasıl olsa gökyüzünü gören her mahlukun sonu;
gecelerim var benim..dolunayla bakışmalarım
bakar
dolunay,
bulutların arkasından..
bakar
bakar
darılır…
beni aşkın kıdemlisi,
hüznün acemisi kılma dünya!
ben
dolunaya
bakar
bakar,
utanırım..! SENDEN RABBİM!
çiğnediğim o kara o göz göz yara
toprakta nihayet bulacak…
nasıl bir masalmış bu,hayat denen efsane?
bir türlü mutlu sonu yazamadık anne!

Saklı cümlelerim var
Eriyen onca gözden,
söylenen onca sözden,
yitip giden uyunmadan görülen düşten geriye ne kaldı?
Son kez!
dilimde kalır iki kelime..
Söylesem duymazsın,
En iyisi bende kalsın...
Şimdi fısılda!
Bir hüzne daldım,
bütün dertlerimi duamla saldım
ellerimin semaya bakan yönüne akarsın
sonunda bir felah aldım

eyy sözlerimin ufkunda gün niyetine doğan yar
yüzümün karasını atıp akıyla kaldım
sandım ki yandım
ben bir bir toplarım harfleri
Dünyaya kapadığım gözümü
neydi yüreğimin yokluğunda seni var eden......?
bir kez daha açıp uyandım!
belki aşk mey'ine damlamış bir su incisi.
En büyük çığlıkları atacak kadar sus!
ey ismini üç hecede
A LLAH’A
Ş ÜKRÜ’NE
K UL’da
dilime ezber ettirdiğim AŞK!
bunca güzelliğinle

Şair dedi ki;
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem..!
sevgiler ne de küçük ölüyorlar..
halbuki, büyük doğmuşlardı! ..
şimdi ne yapacağım kendimle?
tebessüm dediğin nedir ki?
daha yayılmadan dudağa..
kuruyor! dedi meczup
Kazandığın her şeyde,
biraz yitirdiklerin...
Bu yüzden;
birileri ısınıp dururken,
DİNMEZ ÜŞÜMELERİN! ..
madem ki teselli için yapacak bir şeyleri yoktur,
Siz hiç yar saçının bir telinden
kendinize gurbet yaptınız mı?
Böler miydin beni parçalara sevgili? ..
İçimde binlerce parça sana aşık! ..
bilir misin?
acılar büyütülerek unutulur sevdiğim,
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem..!

Senin yokluğun var ya! ..
Bir vicdan ayaklanmasına doğru genişlerse kalbin,
Anla ki herkes değilsin! ..
elden ne gelir?
keşke dememek için
geçmişimi sana bıraktım
yürek çömelir!
hangi ESMA’nın nefesine
sığdırayım şimdi seni?
gitmek istiyorum şimdi
sana kim olduğumu söylemeden...
arkama bakmadan
Randevusu varmış gibi ecelle telaşlı gecelerim
öyle boğulmuşum ki sende,
geleceğimle kavuşamadım!
seni çok özledim
Bil ki; ağlıyorum uğruna
ama çok özledim
Ölenin adresi bellidir..
çocukluğum! !
zehir zıkkım aşk
akla zeval yokluğun...
Senin yokluğun var ya! ..

senden nefret edemem ey aşk..
sevgim,nefretimden öteydi benim!
git artık!
sana karşı duygularım,azad edildi sevgilim!
Haydi çek git artık harf harf
peki Ey Müslüman!
Senin İsmail'in ne?
ve kurban etmeye hazır mısın?
Aşk yalnız ağlar cümle cümle secdemde
elleri kana bulayan dikenlerin hesabını,
gülden soramaz seven! ..
Kör gecelere yaslanır kalkarım
aşık olmak nedir diye bir merak vardı içimde,
hala ağladığımı anımsıyorsun,
ama öyle değil! ..
Ey kapkaranlık gecede aydınlığa yürütülen Nebi!
bizi temizle!
eskisi gibi 'eski' değilim! ..dedim
Meczup buyurdu
Şunu unutma! ..
Rıhtımı değil, çekip gideni vurur fırtına! ..
Haydi seninle saklambaç oynayalım gecede.
Yüreğime saklanırsan eğer,
Ellerim bir duada asılı kaldı!
Derman/sızım...
seni bulmak zor olmaz dualarla
Ancak kendi kabuğunun ardına gizlenirsen,
bak,dinle! ne diyor içim
'gözlerimde bir şey var nem gibi..
peki AŞK korur mu beni ANNEM gibi..? '
seni bulmaya çalışmak bir işe yaramaz! .
Aç kapıları!
bende sahipsiz izlerin kaldı! ...
ben sana ana rahminden
beridir yabancıymışım! ...
zayi etmek için tüm kaçışlarım! ...

Şair dedi ki;
Bana söyleyemediğin,
Ben toprağı gözlerimle beslerken? ..
tek başına düşündüğün şeyler varsa,
o zaman yüreğinde ne arıyorum ben?
söylenecek çok şeyler var..
yine de söyle! ..
Kaç ben öldü sende,
suskunluğuma sakladım hayatı artık
söylenemeyen şeyler,söylenmesin neye yarar!
söyle dedikçe sustun!
ben de sustum.
sus'u bilmeyen dil
olur mu bülbülü dilşad!
bir kez daha
suç ortağınım gönlüm:
senin alfabenden başka harf bilmedim!
sustum..
söylenemeyen şeyler hatırına..
bir çözsem dilimi;
Sen kelimelerinin cümle yapılışı beklenensin!
görmezsin...
yürek çömelir..
bir konuşsam;
ölüm,ölüm,ölüm gelir
dedim ya
Kaç ben öldü sende ey aşk,

darda kalan dua ettiğinde,
yetişen Kimdir? ...Neml /62
Lütfen aşk!
Geçmişin takvimine aşina bir acıdan
Gün sorma bana!
Günah bu çobana yakışmıyor,
sarınmasam bir umut cümlesine esmanın üşürüm!
ateşi geçmek mi zor İbrahim,
denizi yarmak mı musa gibi,
yare varmak mı Yusuf gibi?
ama af SANA öyle yakışıyor ki...!
bir başkasıyla mutluluk çok az! ..
adını İsrafile söyledim rüzgarınla savursun diye.
artık her üflediğinde aleme,
Kıyamet kopacak esman ile yüreğimde! ..

darda kalan dua ettiğinde,
yetişen Kimdir? ... Neml /62

Şair dedi ki,
Aşk'ı anılar besliyor düşler kadar..
Bu yüzden Aşk; eskidikçe Aşk'tır..!
mutluluk parfüm gibi..
kendine bulaştırmadan,
gönül gözlerinden döktüğü yaşta! ..
kimseye veremiyorsun..
Belki tüm imkansızlıkları yok ederdim seninle…
Seni özledim ben Anne!
beni uyuturken söylediğin
gerçeklere muhtacım Anne!
Bana
”Aşk Olsun” Dediğin zaman
”Keşke” Demek İçin Can Atıyordum...
Cana telaş düştü, göze ateş,
Kalbe gam çöktü, gönüle gurbet! ..
kalpte kıbleye,
Kusur bulmak mı istiyorsun?
Git! Tüm aynalar senindir!

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 18.11.2010 15:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bana bir şiir yazarmısın ey şair..

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hadiye Kaptan
    Hadiye Kaptan

    Nefesim tükendi kalem tükenmedi....
    dolu dolu dizeler.....
    kaleminize bereket demekten başka bir şey diyemiyorum

    Sevgiyle kalın

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Engin Demirci