Şair Aşkları (şükufe Nihal Başar (8)

İlhami Bulut
419

ŞİİR


19

TAKİPÇİ

Şair Aşkları (şükufe Nihal Başar (8)

ŞAİR AŞKLARI
( ŞÜKUFE NİHAL BAŞAR )

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Bir salgın alevsin içimde bugün,
Yakmaya en sönmez yerden başladın
Eriyip sönersem ancak büsbütün
Sevmiş diyeceksin beni bu kadın…
/
1896-1973 yılları arasında yaşayan Şükûfe Nihal Başar güçlü bir şairimiz ve roman yazarımızdır.
Bu şairimizin şiirlerinde, lirizm ve kadınsı bir içtenlik dikkat çeker. Özel hocalardan aldığı derslerle eğitime başlayan Şükufe Hanım Darülfünun’u Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nden mezun olmuştur.
Kadınsı içtenlik, şiirlerine çok şık oturur.
/
Gözyaşlarıyla ördüm
Saçımın örgüsünü;
Bir ağızdan söyledik
Ayrılık türküsünü..
Milli uyanış hareketi içinde yer alan şairimiz; Fatih mitinginde çok etkileyici bir konuşma yapar, Türk Kadınlar Birliği’nin kurucuları arasındadır.
Birçok okulda öğretmenlik yapan şairimiz, kadın yazarları arasında çok seçkin ve önemli bir yere sahip bir edibedir.
Ayrıca ilk üniversite mezunu olan kadınımızdır.
Şair Nazım Hikmet ona aşık yine Şair Faruk Nafiz Çamlıbel ona olan sevdasından dolayı az şiir yazmamıştı.
Şükufe Hanım ilk evliliğini Mithat Sadullah’la yapar, bu evlilikten bir oğlu vardır, arzulamadığı bu evlilikten dolayı bileklerini keserek intihara kadar yeltenir ve sonunda bu evliliği bitirir.
Cenap Şahabeddin’inde kardeşi olan Osman Fahri zaten Şükufe hanım’a aşıktı, boşandıktan sonra ilanı aşk eder ama şairemiz bu istemi onaylamaz.
Şükufe hanım hemen görenin aşık ya da hayran olduğu kadınlardan, gözleri çukurda ve ufak, boyu uzun olmayan belki güzel değil ama bakımlı ve çok şık, çekiciliği kendinden menkul.
Konuşma biçimi çok güzel olan Şükufe hanım’a Nazım Hikmet bir şeyler yazarak o kağıdı Şükufe Hanım’a vermek üzere; Halide Nusret Zorlutuna’ya verir.
Zorlutuna şöyle anlatıyor;

“O (Şükûfe Nihal) okuduktan sonra, gülerek káğıdı bana verdi. Bugün gibi hatırlıyorum, káğıtta şairin o delişmen yazısıyla aynen şu kelimeler yazılıydı: ’Ben sizin için çıldırıyorum, siz bana aldırış bile etmiyorsunuz’.”
Şair Ahmet Kutsi Tecer’de Şükufe Hanım’a aşık şairlerden biri, en bilinen aşkı ise Şakufe Hanım’ın Faruk Nafiz Çamlıbel ile olan aşkıdır.
/
“İnce bir kızdı bu solgun sarı heykel gibi lal/
Sanki ruhumdan uzat sisli bir akşamdı Nihal/
Ben küreklerde Nihal’in gözü enginlerde/
Gizli sevdalar için yol soruyorduk nerde./” F:Nafiz Çamlıbel
Şükufe Nihal “Yalnız Dönüyorum” isimli romanında bu aşktan bahseder.
Şükufe hanımla Faruk Nafiz küs oldukları bir dönemde F.Nafiz ani ve çok sürpriz bir evlilik yapar. (Sevdalarının bitmediği söylenir, derler ya kırkı kırka karıştı Şükufe Hanm’dan 45 gün sonra da F.N.Çamlıbel hayata gözlerini yumar. )
Bunun üzerine Şükufe Hanım o da ani sayılacak bir evliliği; Ahmet Hamdi Başar’la yapar, bu evlilikten bir kız çocukları dünyaya gelir. Şair aradığı huzuru bu evlilikte de bulamaz Şükufe Hanım iki çocuğunu da alır ve evden ayrılarak boşanma sürecini başlatır.
Bu arada Şükufe Nihal’a aşık olan ve aşkına karşılık bulamayan; Osman Fahri bu ümitsiz aşktan dolayı kendi canına kıymıştır.
Şükufe hanım bu intihardan sonra; “Tek aşkım odur. Beni seven de odur. Nasıl ziyan ettim bu büyük aşkı” diye hep dert yanmıştır. “Yakut Kayalar” isimli romanına müntehir Fahri Ozan’ı kahraman yapar Şükufe Nihal.
"Sana mecnun dediler/ Mukaddestir gözümde/ Cinnet, o günden beri..."
Yani Osman Fahri’nin kendi aşkından dolayı cinnet getirerek intiharı, kendisinin mukaddesi olur.
/
Güldümse inanma, bil ki bu gülüş
Güldüğüm sabahın bir rüyasıdır
Dudaklarımdaki acı bükülüş
Veda akşamının sonsuz yasıdır.
*
Hangi kudret var ki solan ruhuma
Senden sonra yeni bir ışık versin
Söner gün geçince bu hain humma
Ağlar mıyım başka acıyla dersin
/
Şükufe Hanım elbet sadece aşklarla iştigal etmemiş, Yunanlılar İzmir’i işgal ettiğinde; Sultanahmet mitinginde;
"Ey aziz vatan beşiğimiz sendin, mezarımız yine sen olacaksın." Diye sesini yükselten güzide bir edibe, bilinçli ve aydın bir yurttaştır.
Anadolu’daki ulusal savaşa katkı için İstanbul’da gizlice görev yapan kadınlardan biri de yine Şükûfe Nihal idi.
O hep öncüydü. 1923’te kurulan Kadınlar Halk Fırkası’nın kurucusu oldu; partinin genel sekreterliğini yaptı.
Sosyal sorumluluk içeren çalışmalar içinde de yer aldı. İstanbul Hayırseverler Derneği, Çocuk Dostları Cemiyeti ve Türk Kadınlar Birliği’nde görev yaptı.
Kızı Günay Hanım’ın doğum yolunda vefatı ve 1962 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu sol bacağı kırılır. Sıkıntılar yaşar.
Bakırköy huzurevine yerleşir, oğlu Necati annesinin bu durumuna çok üzülür, annesinin bu durumunu görmemek için, pek ziyaretine gitmez. Kız kardeşi de yaşlanmış ziyaretin gidemez,
Şükufe Nihal hanım bir zaman sonra konuşmayı tamamen keser 24 Eylül 1973’de hakkın rahmetine kavuşur. Allah rahmet eylesin, nur içinde uyusun.
Bu çalışmanın hazırlayıcısı olarak; daha önceki kısa biyografilerde de belirttiğimiz gibi, bu çalışma; aşkla şiirin ilintisini kurma amacına yönelikti.
Burada kanaatimi takdim etmek isterim, bu beyan beni bağlar, bana ait bir varsayım, görüldüğü gibi şiirle beşeri aşk iç içe vücut bulmaktadır. Bir birini besleyen kaynaklar, elbet müstesnaları mevcuttur, en azından buraya kadar yapılan çalışmalardan çıkardığım sonuç bu.
Ayrıca; Şükufe Nihal Hanım’da olduğu gibi bir kadına birden çok fazla, genelde şairlerin aşık olması, ben bunu biraz şöyle yorumluyorum, sanırım o dönemde içtimai hayatta yer alan kadın sayısı çok çok az olduğu için bu yönelmeler bir kadın üzerinde yoğunlaşıyor diye düşünüyorum. Hiç alakası da olmaya bilir, bana ait bir varsayım bu.
Yine görülüyor ki, sevda konulu şiirlerde bir eşhas gerekiyor, bu bir tipleme gibi belki de, şair hislerini duvara yöneltemez ya, hepsinde de, kaliteden ödün vermeyen bir saflık ve duruluk olduğunu müşahede etmekteyiz.
Şair ve yazar Şükufe Nihal Başar’ın bir şiiriyle selamlıyoruz bizi takip edenleri, tekrar gani rahmetler diliyorum, hocamız, annemiz Şükufe Hanım ve ismi geçen herkese..
*
Adını ellerimle çizdim altın kumlara,
Küçülen gözlerimde kurudu son damla yaş;
Kumsal, deniz, sal, rüzgâr senden en son hatıra
Solan ruhumda sana bembeyaz bir soğuk taş!…
*
İşte, rüzgâr esiyor, dalgalar coştu yine,
Kumlara işlediğim hayalin de kayboldu,
Hicranınla yanarken ben derinden derine,
Karşında, solan yüzüm gibi, güneş de soldu…
*
Dalgalar, sürükleyin beni de enginlere,
Kumların arasında ben de bir parça taşım…
“Ayrılmayız beraber dalarız derinlere!”
Derken bıraktı gitti elimi arkadaşım…
Bu şiirle çok duygulandığımı belirtmem; merhumOsman Fahri, Elazığ'da görev yapar ve burada vefat eder. Şükufe Nihal, Elazığ'a gelerek mezarını ziyaret eder ve saçından bir tutamını mezarına bırakır. Ellerinize sağlıke Şairimiz Şükufe Nihal Hanımefendinin hakkıdır. Saygıyla teslim ve takdim ediyorum….
Tarihimize, edebiyatımıza; dolayısıyla duygu dünyamıza yön verenlere tekrar tekrar selam olsun…24.12.2018…ilhami

Osman Fahri, Elazığ'da görev yapar ve burada vefat eder. Şükufe Nihal, Elazığ'a gelerek mezarını ziyaret eder ve saçından bir tutamını mezarına bırakır. Ellerinize sağlık...Prof..Tarık Özcan

İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 24.12.2018 22:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!