Şair Aşkları. Arif Nihat Asya

İlhami Bulut
419

ŞİİR


19

TAKİPÇİ

Şair Aşkları. Arif Nihat Asya

(ARİF NİHAT ASYA)

“Bardaktan seni içmek
Seni teneffüs etmek havada…
Dolaşmak, dolaşmak hep sana dönmek
Seni bulmak yuvada.
Yolumuzda aylar, yıllar
Basamak basamak
Basamakların çıkamadığı yere
Kanatlarınla çıkmak
Baharı yollamak yollara
Alıkoymak bir Nisan tadını
Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koyunda söylemek asıl adını”
/
Bilindiği gibi, Şair Arif Nihat Asya ‘Bayrak Şairi’ namıyla maruf; ancak bizim bu çalışma, şairlerin aşklarına ve aşklı şiirlerine matuf olması nedeniyle, bir aşk şiiri ve mektubu ile bu satırları başlatmanın formatımıza daha uygun olacağını düşündük.
Şair Arif Nihat Asya; sert halkalarla birbirine bağlı, garip tecellilerle bağlantılı kader zincirinin sarmalında, 1904 senesi 07 Şubat günü, İstanbul Çatalca Köyü’nde, ağlamaklı sesi ile hayatı selamlar.
Zira Arif, henüz 7 günlük iken babasını kayıp eder, 4 yaşına geldiğinde de annesinin yaptığı evlilikle, ayrılıp gitmesi sonucu bir nevi annesiz ve babasız büyümüş sayılır.
Şairin meşakkatli hayatı, öğretmen olarak çalışmaya başlaması ile az-çok evrilir, bir müddet mebuslukta yapan Arif Nihat Asya; 1927 yılında Hatice Semiha Hanım’la hayatını birleştirir. Reha Uğur ve Kemal Koray isimli iki çocuklu bu evlilik, muhtelif nedenlerle sıkıntılı geçer ve 1941 yılında Adana’da maalesef ayrılıkla sonuçlanır.
Oğlu Kemal Koray’ın soyadını değiştirerek Arın soyadını alması şairi çok derin üzüntülere gark eder.
/
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
,,,,,,,,,,,,,,,
Dizelerle başlayan ‘Bayrak’ şiiri ve
/
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
/
Mısraları ile biten ‘Fetih Marşı’ şiirleri şaire; Bayrak ve Fetih Marşı Şairi unvanlarını kazandırır.
Şimdi de şairimizin aşka ilişkin şiir ve mektuplarına göz atacağız.
Sonradan, şairin; ikinci evliliğindeki eşi olarak hayatında yer alan Servet hanım, Adana Erkek Lisesi’nde kimya öğretmeni olarak görev yaparken, çekingen ve ürkek bir yapıya sahip olan Servet Hanım; arkadaşlarının aracılığı ile aynı okulda çalışan bir edebiyat öğretmeni ile nişanlanır.
İsabetsiz bir nişan olduğu hükmüne varan Servet Hanım; nişanın butlanına hükmetmek ister, zira nişanlısını her gördüğünde huzursuzluk duyduğunu itiraf eden Servet Hanım evliliğe bu damat namzeti ile adım atamayacağına karar verirken;
Arif Nihat Asya, Servet Hanım’ın nişanlısının yakın arkadaşıdır, bu nişanın izdivaca dönüşmesi için şair, defalarca ricacı olur. Her defasında da ret yanıtı alır.
Şairin zincirleme arabuluculuk ricaları; Servet Hanım’ın ‘ben onunla evlenemem anlamıyor musunuz’ diye sesinin yükselmesine medar olur.
Servet Hanım’ın karşısına geçerek ‘öyleyse siz benimle evleneceksiniz’ tümcesi ile Arif Nihat Asya tek taraflı aşkını ilan eder.
Bu istem Servet Hanım’ın aşırı şaşkınlığına neden olur, zira evli ve iki çocuk babası bir erkek tarafından bu talep açılmıştır.
Bu tek taraflı aşk itirafından sonra, zaten eşinden boşanma sürecinde olan Arif Nihat Asya ve Servet Hanım’ın sürpriz aşkları; sanat değerleri muhtevi şiir ve mektupları, aşkın teorik boyutlarında; hüznü, hicranı, vuslatı tanımlayan edebi ifadeleri bünyesinde barındırmaya başlar.
Şair; bir mektubunda, bir gerginliği şöyle hülasa eder “Artık an-lıyorum, emanetlerimi vermeyeceksin. Şeytanın emri, seni sevenin ricalarına ağır bastı. Onlar, bir gün dudakları dudak¬larıma değmiş, bir gün kolları sende kavuşabilmiş, ömründe bu kadarcık bahtiyar olabilmiş bir adamın sana mirası olacak¬tı… Onları vermemek hayra alamet değildir. Onları sana helâl etmediğimi tekrar söylerim. Sakla kızım! Sakla.” Derken;
Aşkın seyri ve ruh hali gereği şu satırları da yeri gelir, sevgiliye iletir.
(Bana yeisten, ümitsizlikten uyuyamadığım gecelerden sonra, sevinçten uyuyamadığım geceler ge¬tirdin. Seven bir insandım. Seven ve sevilen bir insan oldum. Mes’udum! Sana bu saadetin şükranlarıyla geliyorum)
Biz elbet mahrem yönü kalmamış, alenileşmiş ve edebi yönden değerle bulduğumuz için bu mektuplardan alıntıları takdim ediyoruz. Şiir ve aşk ilintisini irdeliyoruz nitekim.
Diğer bir mektuptan;
“Çok özledim seni canım. Hep seni düşünüyorum. Diyorum ki: Burada oturmuştu. Burada gezmişti. Burada eğilmiş bir şey yazmıştı. Şurada kokusunu göğsüme öyle doldurmuştum ki hâlâ çıkmadı ve çıkmayacak. Ve şurada bileklerinden yaka¬lamıştım. Nasıl da çırpınmıştı. Şurada sararmış benzi ve dağı¬nık saçlarıyla kendisini bırakıvermişti ve bir dakika dinlenmişti. Hakkı vardı; onu yormuştum…”
Ve diğer bir mektubunda da;
“Buhran içindeyim Servet, bitiyorum. Bu çırpınışa bu eriyişe ta-hammülüm kalmadı artık. Allah’ın verdiği canı iade etmeye karar verdim. Sen beni sevmiyorsun, fakat belki sadece be¬nim tarafımdan bu kadar sevilmek sana fena gelmiyor, işte o kadar… Mektuplarım sende hatıra kalsın. Kaybetme. Günün birinde onlar kıymetlenebilir. Ben onları şimdiden kıymetli bu¬luyorum. İçlerinde sen varsın. Onlar dünyanın belki en güzel değil fakat en içli ve en içten sevgi mektuplarıydı”…1940
Şair; Servet Hanım’la tanıştıktan sonra adeta; farklı bir insan olmuştur, sanki birikmiş hisleri akmak için beklediği vadiyi bulmuş gibi, çağlayanlaşır.
Hep vurguladık, irtibatların vebal kısmı bizim görüş alanımızın dışındadır, şiiri tetikleyen boyutu ile aşklar bu yazının konusu olmaktadır.
Çok güçlü rübai türünde belirgin bir isim sahibi olan bu şairimizin son şiirlerinde mistisizm görülür, serbest, aruz ve hece kalıpları ile nazmın farklı türlerinde seçkin eserleri ile edebiyatımızda özgün bir yer edinen Arif Nihat Asya; bir Mevlevi şeyhidir, bizim kişilerin inancıyla alıp vereceğimiz yoktur, şiir nedeniyle konuyu kısaca değerlendirmek istedik.
İlahi aşk kişi ile Allah arasında olan bir ünsiyet; fazla yorumu mucip bir cihet göremiyoruz.
Demek istediğimiz şu; ilahi aşk söz konusu olsa da; beşeri aşkın şiirle olan irtibatı her zaman gücünü göstermektedir.
/
Şairimizin muhtelif şiirlerinden seçilenler
/
Sana vermiş veren sulardan ses
Sana vermiş veren şiirden dil...
Yaratılmışsın ayrı topraktan...
Hamurun, toprağın bizimki değil!
/
Yaşamaktan mı yorgunum bilmem,
Seni günlerce beklemekten mi?
Yine yoldan geyik geyik sekişin
/
Yine kalsın mı, dizlerimde başın;
Yine koynumda can çekişsen mi
Kim sorar, ey hayat, kim düşünür,
Ki vakit geç mi, yoksa erken mi?
/
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Ne şiirden, ne şöhrettendir
Mutluluğum Servet'tendir!
Dediği ikinci eşi ve aşkı Servet Hanım anlatıyor. “Ah demişti benim gençlik yıllarımda bir ceylan sevgilim vardı ve ekliyor, bana; Nadire diye bir kıza aşık olduğunu anlatmıştı, ama derinlemesine açıklamamıştı” Servet Hanım devamla; Nadire’nin çok güzel bir kız olduğunu ve evlendiğini, çok güzel bir kız doğurduğunu ben de biliyorum diyor. Yani şairin aşık olduğu Nadire isimli birinin de bulunduğunu anlıyoruz.
Şair; aşka dair hislerini genelde mektuplarla teati ettiğini keza anlıyoruz, bizim ulaşabildiğimiz şiirlerinde aşk içerikli çok derin izler bırakacak şiirlerini bulamadık, mektuplarının derinliği daha fazla diye bir kanaat belirtmemiz sanırım isabetten yoksun olmaz.
Nihayet şairin ikinci, Servet Hanım’ın ilk evliliği olan bu aşklı izdivaçtan; Fırat isimli bir kız ve Murat isimli bir erkek çocukları dünyaya gelmiştir.
Arif Nihat Asya; daha kendi adını bilmeden babasını yitirmiş olması, annesinin de bir evlilik yaparak Akka’ya gitmesi nedeniyle, her ikisi de hayatta oldukları halde tam 40 yıl anne, evlat birbirlerini görememiş olmaları, 40 yıl sonra eşi ile birlikte Akka’ya annesini görmeye gittiklerinde, felçli annenin durumu aşırı bir dramdır, ayrıca kızı Fırat’ın evliliğinin de bozulması şairi çok derinden sarsan kader çizgisindeki fay ve zonlardır.
Şairin merhume annesi koşullara göre evlenmek zorunda kalmıştır, evladı Arif’in merakından, süt zehirlenmesi ile ikinci eşinden olan bir çocuğunu kaybetmiştir.
Kahveyi çok seven ve aşırı sigara tüketen Bayrak Şairimiz, şiire çok hakimdir. Aşağıdaki dörtlük bence buna kanıttır.
/
Yanaklar öpmedesin, öptürüp yanaklarını;
Böyle geçsin bu günlerin varsın.
Sen ey çocuk! Öpülüp, öpmenin ne olduğunu;
Dudaklarında dudaklar duyunca anlarsın!
/
Naat şiirinden de bir kıt’a takdim edelim.
/
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi..
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi.
Günahın kursağında
Haramların peteği!
/
05 Ocak 1975’de Ankara’da verdiği son nefesle hayata veda eden şair gel gitli gergin bir ömür tüketmiştir.
Bu kısa araştırmada edindiğimiz kısa kanatın izharı gerekirse;
Bütün hayatlar saygındır, gizliliği, mahremiyeti, özeli, gizemi çok çok saygındır. Bizde vicdani ketumiyet esastır. Şu kadar ki: alenileşmiş, edebi boyutu ile edebiyatımıza taşınmış ise bir hisse çıkarma maksadına matuf olarak, şairlerimizin şiir ve aşka dair; sır olmaktan çıkan hayat bölümleri gelecekte öyle, böyle işimize yarayacak kaynaklar olur diye düşünüyoruz.
Aşka, sevgiye dair ne kadar şiir ve güzel söz varsa hemen hepsi sonuçta bir şairden neşet etmiştir.
Bunun da sevgilerin yoğunlaşmasına, derinleşmesine, yeni sözlerle sevginin özendirilmesine medar olduğu tartışmasıdır.
Sanatın, şiir boyutunun aşkla ilintisi az çok netleşiyor.
Şimdiye kadar aşk ve şiir ölçeğinde hayatlarını tetkik ettiğimiz ünlü şairlerimizin yaşamından şu yargıya varmak sanırım fazla isabetsiz olmaz.
Hayatlarını okuduğumuz hemen her şairin ruhunda, gönlünde; debisi yüksek, rejimi gayri düzenli, ivme ve momenti özgün bi (r’yi unutmadım) aşk söz konusudur. Bu bi aşkın birden fazla maşuka teşmilini şimdiye kadarki çalışmalarla (ki bu şairimizle birlikte edebiyatımızda çok saygın 12 şairimizin hayatını; şiir-aşk ilintisi ile incelemiş olacağız) müşahede etmiş oluyoruz, bu bir genelleme olamasa da ekseriyetteki keyfiyet bu noktadadır.
Mademki bu hayatın içindeyiz, gerek sosyal, gerek kültürel, gerek sanatsal boyutların, şairler bağlamında mazideki iz düşümleri ve şiirlere yansıyan hayat hikâyelerinin bilinmesi şiir, şarkı ve türkülerin terennümünde daha bir canlılık ve içtenlikli tesir icraları söz konusu olacaktır diye düşünmekteyiz.
Son cümle olarak belki; diyebiliriz ki, kamunun duygu yapısına şekil veren, çok farklı ve seçkin isim ve yüreklerin ismidir bu şairlerimiz.
Şair Arif Nihat ASYA’ya ve hayatında yer alanlardan ahrete intikal edenlerin tümünü rahmetle anarken; hayatta olanlara mutlu, sağlıklı bir yaşam temenni ederiz.
Teşekkürlerimle..İlhami
/
Kaynak: Yavuz Bülent Bakiler (Hisar)
Özcan Ünlü ve sair.

İlhami Bulut
Kayıt Tarihi : 7.6.2020 15:04:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlhami Bulut