Şair olmak; önce gönül işidir,
Kişi, kalbe sevgi atarsa olur.
Siniri, öfkeyi terbiye edip;
Her acıya tatlı katarsa olur.
Şair tanınamaz boyu-posuyla
İnsan dedirtmeli huyu-husuyla,
Sevmek gibi geliyordu her şey,
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Devamını Oku
sevmek gibi gidiyordu kadın
adının anlattığı,canın teni yakmasıydı,
bir bulut evet ama aslolan
bulutun suyu yağmasaydı...
Işıkta batıyor zaman.
Her musallaya gelen indiğini sanır dünya gemisinden.
Kafadan daha uzaktakinin ışıltısı duyguysa.
Kalbini hiçbir zaman tanımamış kabri ziyaretçisiz kalan.
Ve gölge ölümden kötek yediğinde.
Ne olmamı isterdin der dualar sadakasızsa.
O çukurun önünden kaç geçtin sevgiyle.
Sevgiliye orada kalmış bir kapıdan başlıyor yol.
Rüzgarda dağılmış sözler.
Şairin şiirini besteler mezarlık kuşları.
Seni gördüm, ufka oturmuş.
Yol boyunca giysilerin aşk olsun.
Nasiplendik Elhamdulillah aşkınız daim olsun. Yüreğinize sağlık.
Eyvallah
Engin bey.
Yüreğinize sağlık Hasan Bey. Değerli Usta
Teşekkür
ederim
Cenk bey,
selam ve
muhabbetle.
Fakültede, Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde okuduğumuz kadarıyla
Evliya Çelebi'nin de 1.55 boylarında bir insan olduğundan söz edilir.
d. 25 Mart 1611, İstanbul[2] - ö. 1682), 17. yüzyılın önde gelen gezginlerindendir. Elli yılı aşkın süreyle[3] Osmanlı topraklarını gezmiş ve gördüklerini Seyahatnâme adlı eserinde toplamıştır.
Evliya Çelebi'nin düşünceleri ise çok farklıydı. Daha küçük yaşlarından itibaren içinde müthiş gezi arzusu vardı. Yeni yerler görmek, yeni insanlar tanımak istiyordu. Bu yüzden sarayda fazla kalamadı. Kendisinin anlattığına göre bir rüya üzerine meşhur gezilerine başladı. 1040 Muharrem ayının Aşure Gecesi (19 Ağustos 1630)[16] gördüğü rüya şöyledir: Rüyasında İstanbul'da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camii'ndedir. Orada muazzam bir cemaat vardır. Dikkat eder, İslam peygamberi Muhammed'i baş tarafta görür. Dört sadık halifesi ve diğer ashabı da hep oradadır. Muhammed'in yanına gidip ondan şefaat dilemek arzusundadır. Ama bir türlü cesaret edip de gidemez. En sonunda bir cesaretle gidip 'Şefaat ya Resulullah' diyeceğine, 'Seyahat ya Resulullah' der. Böylece, 70 yaşına kadar sürecek ve çeşitli tehlike, sıkıntı ve hadiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başlar.
İlk gezisini, İstanbul ve çevresine yaptı. Daha sonra İstanbul dışına çıktı. 1640 başlarında babasından habersizce Bursa'ya gitmek üzere İstanbul'dan çıktı. Bu seyahatten 35 gün sonra geri döndü.[17] Oğlunun seyahat aşkını gören babası bundan sonra seyahatine müsaade etti ve kendisini zamanın önemli şeyhlerinden Abdü'l-ahat Nûri Efendi ve diğer şeyhlere götürüp el öptürerek hayır dualarını niyaz etti.
Evliya Çelebi ikinci seyahatini Temmuz 1640'ta İzmit'e yaptı. Bu suretle 1630'dan 1681'e kadar sürecek olan elli yılı aşkın bir seyahat hayatı yaşadı.[3][18] Gezdiği yerler arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yer alan hemen hemen bütün yerler vardı.[3]
Evliya Çelebi, bu gezileri sırasında çok ilginç yerler gördü. Yeni insanlarla tanıştı. Birçok olayla karşılaştı. Karşılaştığı ilginç olayları okuyucuya anlatarak kitabına renk kattı. Gezileri sırasında birçok kez ölümle burun buruna geldi. Savaşlara katılarak hem savaşları hem de o yerleri anlattı. Gezmek için gittiği son yer Mısır oldu. Evliya Çelebi'nin bugün bile önemini taşıyan Seyahatname adlı eseri işte bu gezilerin ürünüdür.
Demem o ki; yaklaşık 5 asırdır okunan, bilinen biridir sonuç itibariyle.
İnsan veyahut şair olmak elbette fiziki güzellik değil gönül güzelliği işidir.
Saygılarla....
şiir yazan şair yüreğin susmasın ustam
HER ŞİİRLE UĞRAŞAN BEN ŞAİRİM DEMESİN
ŞAİRLİK ZOR ZANAAT HERKES NEREDEN BİLSİN
BARİ BEN DE YAZMAYA ÇALIŞIYORUM DESİN
YARIM EKMEK BULUNCA YATSIN KALKSIN ŞÜKRETSİN................Adem UYSAL
'Şair'e, gönülden tebrikler,selam ve saygılar
KORKUT der; şairlik yüksek mertebe,
Ders olarak konulmalı mektebe.
Akıl, ruh ve beden bu fikre gebe,
Ömür de bu ilme yeterse olur...
Şiiriniz, tekrar tekrar okuduğum şiirlerden biri oldu. 'Şairin ruh dili nasıl olmalı, okuyun ve öğrenin' dedirten, mükemmel yürek sesiydi! Kutlarım üstadım, alkışlarımla...
şairin kalemi kömür,kağıdı ateş
kutlarım
namık cem
Hem şiirinizde hem de hikayesinde; şair'e ve şiir'e dair çok anlamlı mesajlar buldum Hocam.
Tebriklerimi, selam ve saygılarımı yolluyorum.
Şiirin yüklendiği misyon, koca bir dünyanın birkaç harfte toplanmasıydı...
Şair kimdir...
Şair dünya güzelliğini, dünya nimetlerini, aşkı, zulmü, acıyı, yokluğu, yanmayı, hasreti, özlemi, isyanı, baş kaldırıyı en önemlisi de sevgiyi bilendir, bire bir yaşayandır...
Toplumun aynasıdır, kırala çıplak diyebilen yürektir...
Şair Dünyadır, işiten, duyan, ta yüreğinden hisseden...
Çiltler dolusu kitabı birkaç mısraya sıgdıra bilendir...
Şair Yaradana en yakın yürektir...
Şair gönül mektebinde talebeliğe devam edendir...
Hasan Bey harika şiirinizi kutluyorum...Saygılarımla Dost...++
Bu şiir ile ilgili 111 tane yorum bulunmakta