Bağdat'ın yetimi ağlıyor yine,
Annesini kaybetmiş hayallerini de.
Ayakları alçıda gözü kapıda,
Bekliyor annesini her açılışında
Ne yazık ki o hiç gelmeyecek.
Yavrusunu koklayıp öpemeyecek.
Bilemedik asırlarca kıymetini ey koca sultan!
Bizler değil sadece üstadım,cihan sana hayran.
Hayran ki,işlemişsin sevgiyi satırlara,
Öğretmişsin hakikati,körleşmiş vicdanlara.
Düşmüşsün gönüllere,bir sevda olmuş ismin.
Mevlana dedimi diller dua dökülür ağızlardan.
Isıt beni sırılsıklam,süzül yüreğimden içeri.
Yıka katrana dönmüş günahlarımı.
Balyoz gibi in üstüne taşlaşmış kalbimin
Kurşun olsun her damlan,paramparça olsun benliğim.
Öyle yağ ki! Sele kapılsın bütün kötü huylarım
Öyle yağ ki! boğulsun içimdeki şeytan
Seni görünce
Buz gibi bir ateş sarar her yerimi,
Seni görünce,
Sabah çiçeği gibi açılır gözlerim,
Gözlerim perdelenir,ellerim terler,
Sanki bir daha göremiyecek gibi,
Vakit geldi artık,
Gitmelisin buralardan.
Gerekirse rüzgar olup,
Esmelisin uzaklara.
Günahınla sevabınla,
Kaybolup gitmelisin.
Sen gidince ben,
Filtreni öptüm,
Çektim içime,sen diye...
Sen yokken ben,okşadım..
Senden arta kalanları.
Masanın üstüne düşürdüğün
Eyy! Ses vermeden konuşan,
Eyy! Görülmeden sevilen,
Su şırıltısına nağmeler gizleyen,
Renk renk çiçeklerle görünen,
Sıcaklığını güneşe işleyen,
Eyy! Ölü toprağa can veren,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!