Said Emre (GÜLCE-BULUŞMA)
Varlığı ezeldir her sözü ferman,
O’nadır yolculuk ondadır derman.
O’dur sonsuz olan, ondandır beşer,
Hakiki evliya aşk ile hayran.
O’nun eseridir bütün bir evren,
Üstteki gök kubbe koruyan sayvan.
Hak’tan habersizin ahvali kemdir,
Kim bâki dünyaya hani Süleyman.
Kim vuslata ermiş dünya aşkıyla,
Hani Mecnun, Leyla nerede Lokman.
Gelen gider bir gün azıksız olmaz,
Aslına döner ten can kalır pinhan.
Ömrü besmelesiz geçen ey fani!
Kimdir Yaradan’ın kimdir nigehbân.
‘‘Said sen sözini câhile dime
Ne bilür şekkeri dağdaki hayvan’’
‘‘Eyüdün göyne göyne
Halimüz döne döne
Düşdük ışkın odına
Can gönül yana yana
Varlık içre barışduk
Kadimtiğe karışduk
Kopduk tenden kavuştuk
Saide cân olana’’
Derken, haksız da değildir hani,
Yaşayan fani;
Kıymetlenmiş kişilik, menkıbeleşmiş bir hayat.
Heyhat!
Hakkında yeterli bilgi bulunmayan sûfi.
On üç ve on dördüncü yüz yılda yaşamış,
Öldüğünde kaç idi yaşı, açıklığa kavuşmamış.
Aksaray doğumlu okumuş aydın,
Bilinen ilk adı Molla Sadettin,
Yazın tarihimiz düşmemiş kaydın.
Asırlara direnen
Yunus gibi bir dehanın çağdaşı en yakın takipçisi;
İlmine sancak,
Hacı Bektaş-ı Veli’nin eserlerinden
Kendi şiirlerinden tanınır ancak.
Vilâyet-nâme der ki: O büyük bir deryadır,
Yüzlerce talebeye zahiri ders verirken,
Zaman zaman dolaşır sohbetlerde bulunur.
Sulucakarahöyük yakınında Tuzköy’de
Hacı Bektaş-ı ile görüşüp tanış olur.
Önce karşıdır ama sonunda yanındadır,
On sekiz yıl süreyle hamken olur ve pişer,
Tasavvufla yoğrulur ilmine eyler çadır.
‘‘Sıdkı birle meydana gelen talibler bugün
Han ü manı terk edüb geçer cümle varundan
Adum Said değülken cümle müşkil halliken
Bir ayet okumuşam Hünkârın esrarundan’’
Yeni Sadettin doğar kapanır eski devir,
Arapçadır Makâlât anlar mı hiç bilmeyen;
Hünkâr der ki bir ara güzel Türkçeye çevir.
Yapılan iş Türkmen’e sanki göbek kordonu,
Gürül gürül bir hizmet tanınmış yapar onu.
Şiirlerinde
Türk dilince söylenmiş
Yunusça bir tarz görür,
Said Emre adını
O’na Hünkârı verir.
Hizmetini alınca Hacı Bektaş-ı Veli,
Salar Said Emre’yi yurt olur İç-il eli.
Vilâyet-nâme der ki:
‘‘Otururken bir gün Molla Said
Dedi Hünkâr anma sözümi işid
Nan baha verdük sana İçili
Dem yom oynat var ana dir ol Veli
Kalkuban Molla Said oldı revan
İrişinceğiz ol il içre heman
Eyledi mesken tutup anda karar
Emr-i Hak irince kıldı intizar’’
Işık olur aşk ile sönmeden harı,
Aydınlanır,
Oymak oymak oba oba çadır çadır
Konargöçer Mersin diyarı.
Piri ölene kadar bölgede yanan fener,
Sonra Germiyan’daki Hünkârın halifesi
Türkmen eli ışığı Hacım Sultan’a döner.
Yeni taliplerine yol gösterir nefesi,
Ay gizlenir zifire kıskanıp güneş söner.
Önceleri
Şehitli Türkmenlerinin kışlağı,
Yirminci yüzyılda iskân mahalli,
Daha sonra köy konumuna gelir
Said Emre’yi bağrına beleyen;
Manisa’nın Kula ilçesine bağlı Sarnıç köyü.
Adına, günümüze yetişmeyen bir vakıf, zâviye,
Bugün hala ziyaret edilen mezarı bulunmaktadır.
Ayrıca İç-il’de faaliyet gösterdiğine,
Sevilip sayıldığına işaret
Mersin Mut Hacısait köyünde makâmı vardır,
Gönüllere keramet.
Sevgi olup dalgalanmış Akdeniz’de, Ege’de.
Yeni doğan erkek çocuklarına hâlâ
Said, Emre, Dede, Said Emre, Said Dede,
Kızlara Said Emre’nin annesinin adı
Fadime veya Fadime Ana ismini veren vardır
Manisa yöresinde.
Said Emre’nin dostluk köprüsü,
Hacı Bektaş, Yunus, Hacım Sultan
Güzergâhlarından geçer.
Makâlât ve Vilâyet-nâme yapar teyit,
Yansır şiirlerine mısra mısra beyit beyit.
Türk araştırmacılar;
Said Emre’nin varlığından
Alman Profesör Hellmut Ritter’in cönkündeki
Said mahlaslı şiirler vasıtasıyla haberdar olur.
Geçmişi bilmeyen ayrılır kökten,
Bir beyit verelim Almanca cönkten:
‘‘Yeryüzi etüm tenüm akar sulardur kanum
Tahkîk burcundan doğar uyakmaz benüm günüm’’
Şiirleri Makâlât, Vilâyet-nâme
Yunus’un şiirlerinin toplandığı cönklerde çıkar.
Günümüze kadar bazı şiirleri gelmişse de
Müstakil bir divanına rastlanılmaz.
Ancak Vilâyet-nâmede, divan oluşturacak kadar
Birçok nefes söylediği aşikâr.
Yunus’la aynı vezin ve kafiyede yazdığı
İlk beyitleri birbirine benzeyen şiirleri vardır;
Belki de bir naziredir, kim bilir.
‘‘Yunus:
Bu bir acâyib haldür bu hâle kimse ermez
Âlimler da’vî kılur velî değme göz görmez
Said:
Değme bir anduğumca yürek yerinde durmaz
Nice kim anı anam gönlüm hiç karar almaz
Yunus:
Lâ şerik’den okursun yine şerik katarsın
Bire iki demeği kimden fetvâ tutarsın
Said:
Her dem bile danışup anı kandadur dersin
Uyanık sanma seni yavlak katı uyarsın
Yunus:
Hakk’ı kaçan bulasın Hakk’a kul olmayınca
Erenlerün eşiğün yasdanup yatmayınca
Said:
Gönül kanda dolanur ma’şûkun bulmayınca
Kişi âşık mı olur gönülsüz kalmayınca
Yunus:
Andan beri günildüm dostıla bile geldüm
Bu âleme çıkıcak acâyib hâle geldüm
Said:
Ezelden ben bu ışkı bu mülke tuta geldüm
Yâridüm anda şeksüz yine ol yâre geldüm
Yunus:
Nice bir besleyesin bu kaddile kaameti
Düşdün dünya zevkine unutdun kıyâmeti
Said:
Mal üzere bağlanmaz dervişler mühimmâtı
Dünya ahret söylenmez erenler mekaleti”
Hacı Bektaş-ı Veli ufkuna doğan güneş,
Esrarında can olur yakar sönmeyen ateş.
Üç yüz altmış halife arasında bir Said,
Ve Vilâyet-nâme’de işte şöyle der Said.
‘‘Salâ geldi müezzin geldi kaamet eyledi
Kıbleye karşı yüzin tutdı niyyet eyledi
Secdeye indi yüzüm didar gördi bu gözüm
Dağıldı aklum sözüm zihnümi mat eyledi
Unutdum namazımı dosta tutdum yüzümü
Dost kendü mürvetinden bir işaret eyledi
Ne taat var ne salât ne zikir var ne tesbih
Bu beş vakit namazumı ışka gaaret eyledi
Şol benüm secdegahum Tur dağı durur meğer
Musileyin gözlerim Tur münacat eyledi
Kanda baksam dopdolu Hacı Bektaş-ı Veli
Bu Said kemter kulı oldı adet eyledi’’
Hünkârın irşadıyla can olur tasavvufa,
Piri neler düşünür, sevgisi nasıl sevgi;
Ararsak nedir diye gönül dolu bir övgü,
Said Emre’den doğan kıymetlenmiş bir vefa.
‘‘Işk üni arşa irer ışk gözi didar görer
Işka yarayan gönğül mutlak didara yarar
Işk davisi uludur ışk hısımı bellüdür
İki cihan ilmini ışk bir adımda direr
Işk yokluk kabul ider varluğın koyup gider
Varluk mülkinden sonra ışk ebed ömür sürer
Dirliğin ışka virüb kendü ışka kul olup
Hünkâr ışkın öğmedin bu Said neye yarar’’
Tasavvufi bir yolda ilerleyen bir derviş,
Hâk ile birlik için yoklukta erir derviş.
Can gözünü açmaya adanmak erlik olur,
Aşk ile yana yana vuslata yürür derviş.
‘‘Zâhir bir bâtın gerek birlik eri halinde
Dünya ahret bir adım ışk erinün yolunda
Zâhirini bırakmış küllî bâtına bakmış
Sıfat-i ışka akmış varlığı ışk elinde
Ayrulığı unutmuş birlik kendüne bitmiş
Varlığını gark itmiş yağmur ile selinde
Kendi adın eyitmez kendiden kabul etmez
Bileliğin unutmuş ayrılık yok yolunda
Dirliğin ışka yazar varlıktan küllî bîzâr
Yolın yoklığa düzer yürir yokluk ilinde
Sait eydür zî dirlik dost ile olsa birlik
Yolın yoklığa düzer yürir yokluk ilinde’’
Başkadır Said’in aşkı nizamı,
Sevgiyle vardığı vahdet makamı.
Birlik şarabından öyle bir sarhoş,
Bir manzume ile söyler meramı.
‘‘Nagâh yağma eyledi ışk odı canımızı
Hiç kimse nitelükden virmez nişanumuzı
Nice nişan vireler kangı yoldan soralar
Çün elden bırakdurur din ü imanumuzı
Ne imana bakdurur ne hod dine tapdurur
Kendüyle bile dutar yıkdı dükkânumuzı
Virdi birlikden şarab kıldık dükkânı harab
Cümlesini terkitdük assı ziyanumuzı
Ne assı var ne ziyan gelsün canuna kıyan
Cümlesinden geçüben bulduk sultanumuzı
Gördüm imdi bu kandan ne biter bu madenden
Ayrılmazuz birlikden bulduk mekânumuzı
Said imdi yürivar çün bir oldı bu ikrar
Hiç makamdan virmesün kimse nişanumuzı’’
Osman Öcal
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 2.3.2011 22:54:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
GÜLCE'DEN
![Osman Öcal](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/03/02/said-emre-gulce-bulusma.jpg)
░░░░░░░░░░░░▄▄
░░░░░░░░░░░█░░█
░░░░░░░░░░░█░░█
░░░░░░░░░░█░░░█
░░░░░░░░░█░░░░█
██████▄▄█░░░░░██████▄
▓▓▓▓▓▓█░░░░░░░░░░░░░█
▓▓▓▓▓▓█░░░░░░░░░░███
▓▓▓▓▓▓█░░░░░░░░░░░░░█
▓▓▓▓▓▓█░░░░░░░░░░███
▓▓▓▓▓▓█░░░░░░░░░░░░█
▓▓▓▓▓▓█████░░░░░░██
█████▀░░░░▀▀███████
O’nadır yolculuk ondadır derman.
O’dur sonsuz olan, ondandır beşer,
Hakiki evliya aşk ile hayran.
O’nun eseridir bütün bir evren,
Üstteki gök kubbe koruyan sayvan.
İlk satırlarda Yaradan'ı tarif ediyorsunuz. Yoksa şiir konusu Said Hazretlerini mi? Yoksa bu bölüm şiirin içinde bulunan diğer Allah dostlarına mı, Hazrete mi ait? Bilemedim.
Bunun dışında güzel bir çalışma. Emek verilmiş, özenilmiş. Kutlarım.
Emeginizi 10 puanimla kutluyorum.
Selamlar.
TÜM YORUMLAR (28)