Sadra şifa sal da gel, ay düşünce geceye
Sensizlik ah-u zarım, bunu nasıl söylesem
O bakıştan süzülen, dermanımı al da gel
Nedir diye sorarsan, sıla hicranıma gem
Ay düşünce geceye, sadra şifa sal da gel
Akar iki gözü, iki çeşme Dicle’nin
Seni bilmeyenleri alır sana getirir,
Senden habersizlere, Şam’dan haber iletir.
Medine minber, Mekke mihrabın
Senin gibi hüznün şehri Kudüs ahbabın...
Kutlu bir davanın taçlanmış durağı
İlâhi bir nefessin sen, özünü unutma!
Kâlû belâ'da verdiğin sözünü unutma!
Geceler!
Berrak düşlerimin ipek perdesi,
Efsunlu hayallerin gizemli sesi,
Hesap sorulamayan,
Dokunulamayan,
Hür ve özgürce...
Gövdede başız, yaya kalmayız
Özgür var olduk, köle olmayız
Hamza misali, kışta solmayız
Şehadete biz, aşkla meftunuz
İstikbal bizim, ümidimiz çok
Şirkin bataklığında, çırpınırken kıskıvrak
İnkârın kıskacında, bütün insanlık tutsak
Hevâlar ilahlaşmış, bâtıla mağlupmuş hâk
Beşeriyet perişan, küfrün karanlığında
Çırpınırken kıskıvrak, şirkin bataklığında
Çölü bile yeşertir aşkla akan Nil
Sel olup HÛ diyerek coşup taşar dîl
Bulmak için değil mi bütün kâl-u kîl
Ger buldunsa sen BİR’i sefer bitti bil...
Çöl: Amelsizlik hali
Özgür bilinsem de ben hapisteyim
Sürgünde rehine kör kafesteyim
Semâdan izlenen bir piyesteyim
Seyir divanına selamlar olsun
Yaban elde dâim müflis tüccarım
Çamurdan evler yapardık su başlarında.
Topraktan geldiğimizden midir, toprakla oynamaktan hoşlanırdık.
Beştaş oynardık;
Seviye atladıkça on taşa, yirmi taşa çıkardık…
Sokakların hür ağasıydık.
Ne büyük küçük tanır, ne haya edep bilir;
Para, şan ve şöhreti, dünyaya bedel bilir.
Beş para etmez tipler, üç kuruş menfaate,
Dostum dediklerini, satmayı güzel bilir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!