Şahsultan 3 Şiiri - Sefa Çelik

Sefa Çelik
77

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Şahsultan 3


Günün bütün yorgunluğunu atabilmek için cebimdeki anahtarı hızlıca kapının kilidiyle buluşturuyorum. Sensiz geçecek olan ilk gecenin hüznü ile ellerim varmıyor ışıkları yakmaya, üzerimdekileri gelişi güzel atıp bir kenara uzanıyorum müzmin koltuğuma.
Birşeyler yapmalıyım diyorum kendime.
Kendime diyorum çünkü kendimden başka konuşacak kimsem yok.
Sanırım bir kahve yapsam iyi gelecek.
Sadece kahve yapmanın yetmediğini içimdeki bu yazma isteği uyandığında anladım bak yine tutuştu parmaklarım.
Oysa daha birkaç saat önce sana dair tek bir cümle dahi yazmamaya karar vermiştim.
Düşünceler dolanmaya başladı yine etrafımda, kendime sensizliği anlatmaya çalışıyorum.
Önce bütün konuşmalarımızı yeniden ve daha dikkatlice okumalıyım deyip yine seninle başlıyorum bu yazılı geceye.
İkimizde ne kadar da haklıyız ve ne kadar da öfkeli daha da ileri gideyim ne kadar da sebepsiz .
Dalıyorum uzak ihtimal hayallere
Her ne yaşandıysa yaşandı diyorum kendi kendime, şimdi benim cephemden yanlışları bulmak için yatırıyorum masaya bize dair ne varsa.
Ama ne yalan söyleyeyim
Geberiyorum sensizlikten
Henüz ayrılalı birkaç saat olmuşken hem de.
Sana olan saygım zerre eksilmedi eksilmez
Saygı nöbetindeki bir asker gibi.
Ama sevgim
Sevgim acıyor
Az önce mutfağa geçerken yarı karanlık aynada gördüm kendimi ve dedim ki
İyi ki beni böyle görmedi.
Sevgim acıyor evet, saygım kadar itikat gösteremiyor maalesef. Gözlerimde perde perde bulutlar birikiyor. Tekrar hatırlıyorum bittiğimizi ve her seferinde beynimde şimşekler çakıyor. Sabah ne kadar da uzak
Sen olmayınca dakikalar yıl oluyor bense yokluğuna müebbet yemiş bir düşünce suçlusu.
Neyse ki şiirler var
Senden bir şiire düşüyorum
Kayboluyorum mısraların arasında
Ne kadar da acımasız ne kadar da öngörülü
Ruhum sığmıyor bedenime
Bir mısradan bir açıklık bulsa çıkacak yerinden
Paramaparca edip edip beni çıkar gider azrailin ardından.
Direniyorum direniyorum bu bana birkaç beden bol gelen yaşam denen hengâmeye.
İçimden binlerce vaveylâ kopuyor her an
Ve kimsenin duymadığı, kimsenin duymasını istemediğim.
Tanrım sabahı erkene alabilir misin
Karanlığa olanca doydum çünkü.
Senden sonra dünya duruyor
Ve ben bir şiire sığınıyorum bütün yalnızlığımla, bilgisayarımın ekranına resmini koyup okumaya başlıyorum hani o çok sevdiğim ve her seferinde beni acayip yerden yere vurduğun birbirinden güzel ve değerli şiirlerini. Okudukça sesimin titrediğini hissediyorum, en sevdiği oyuncağını kaybetmiş bir çocuk gibi ağlamaya bahane arıyorum. Ağladığım aramızda kalsa olur mu bu zalım ayrılığın yaramızda kalması gibi.
Evet nerede kalmıştık
Seni bilmem ama ben sende kalmışım
Öylece kalmışım işte
Annesi ölmüş bir çocuğun yetim yalnızlığında
Ya da babası tarafından daha ilkokul çağındayken terkedilmiş.
Pencereye koşuyorum bir an
Sabah olmuştur belki diye perdeyi hızla çekiyorum ama nafile
Sensizligin beni içinde savurduğu bu karanlık bitmek bilmiyor bir türlü.
Unutmuş doğmayı güneş.
Günün birinde Sırf senin buralardan geçme ihtimaline karşın bu kalbin istilacılarını bir bir yok ettim, hepsini tek kalemde sildim
Pişman mıyım?
Asla
Çünkü bu kalbim senin fethini ölümü bekler gibi bekliyor. İtiraf etmeliyim ki senden önce çok kalabalıktı yüreğim, akşamdan sabaha kirli sevdalarım vardı günahkar ve bir o kadar da şu an hatırladığımda utandığım. Yani anlayacağın gönlüm karanlıktı sen geldin.
Gelişinle dünya yeniden kuruldu sanki
Mevsimler bahar kuşlar bahtiyâr
Ben sana deli divâne sen gönlüme Şahsultan.

Sefa Çelik
Kayıt Tarihi : 11.3.2024 15:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!