alçı taşına değil, mermere şekil verdin
ey zamanın katibi, şahsiyet yontucusu!
transatlantikleri yürüttün bir damla gözyaşında
umutlar mayaladın gönül bakracımızda
tebeşir tozuyla sağalttın (z)amansız yaraları
bir millete hafıza, gönül verdin, dil verdin
öksüz bir kitabede buz tutmuşken hurufat...
kara tahta başında ağarttın saçlarını
tutuştun çıra gibi eylül yangınlarında
ne hüzünler biriktirdin zamanın yamalı bohçasında
bengisu oldun mecnûn'a mezar olan susak çöllerde
tıknefes çıktın cehlin o dik yamaçlarını
tahtları da, taçları da eritti o gül nefesin
bayrak oldun dökülen her katre kanda
teyel attın ilmeği kaçmış hayatlara
aynı dili konuşsun diye hercai menekşeler...
irfan sofrasını açtın cehlin yetimlerine
(b)aşka sınır tanımadın ikra'mda
ince bir sızı yürürken dudaklarda...
kırıldı sırça köşkü(n), istiflendi hüzünler
can kırıkları topladın cam kırıklarından
kamburunu düzelttin neon ışıklarının
sustuğun kadar konuştun suskularda
nice oklar paslandı kemankeş sadağında
bir el oldun kör kuyudaki yusuf(çuk)lara
yıktın körpe idraklere atılan kaçak katları
bir fecir vakti kaldırdın gecenin feracesini
'beli' dedin elest'in sahibine, netameli zamanlarda
yüreğinden soludun, burnundan soluyana
kesrete savaş açtın vahdetin duldasında
kara sular indi (k)alemin ayaklarına
küstüm çiçeklerine can yürüdü (ba)harda
deryada karanlığı gece sandı (b)alıklar
bilgiler eskise de, eskimedi o (şaf)ak yüzün
sen ki usumuzdan çıkarırken cehalet hançerini...
aynanda (r)aks eyledi bembeyaz yakalıklar
Nihat Malkoç
Kayıt Tarihi : 24.11.2020 13:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!