Sahra-i Mavim Şiiri - Mesut Özdemir 2

Mesut Özdemir 2
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Sahra-i Mavim

I

Karanlıklaştı mil çekilirken uykum
Gözlerim soluyor ateşleri Üstüme
Ki sendeydi aydınlık, aşk çıkmazında
Sesin kulaklarıma ninni tadında varırken
Yıldızlar bir bir ışıltılarını saçıyordu
Mavi Fırtınalı gözlerinin ortasında

Topraktan çamur periler Yaptım kendime
Çevir de yüzünü bak toprağın benle raks edişini
Ey okyanus gözlü, yalnız gezen akbabalara
Göz kamaştırma, biricik ışıltım, samyelim
Yıldırımlarını Çek Çorak topraklarımdan
Rab ruhunu üflüyor türküler bestelensin diye
Senin için.

Ezgili mucizelerini görmektir hayat kaynağım
Güzellik Gülen gözlerinle Güneş gibi açıl bana
Miller kurudu ışıksız kaldı sensizlikten
Gözyaşlarımdan inciler Gül'üm
Ne Biçim bir yakarış bir başkaldırı bir öfke
Bendeki susmalar Cezayir'de soykırıma uğradı

Han'ı geçtim nesli'ni beklemekte Rehberim
Çatlamış namluların Arasında yükselsin
Çiçekler bitti koklandı gece vakti
Kehribar gülüşlerin kaldı hatıralarımda
Balta girmiş benzerlerinin arasına Kıyıcı
Koy ellerini göğsüme buzdan şatolar devrilsin

Çöl yalnızlığım içindeki ciğerparem
Bâkire rüzgârlar yıkmaya Çalışıyor kumdan hayallerimi
Bir Fırtınalı Yüzyıl'ın mavi gecelerinde
Gözlerin, gözlerin yağmur yağdırıyor kurumuş
Can çekişmeye Başlamış yıldızları uyandırmak
Ve Nefis çiçekler açmak için çöllererime

Sende yaşamayı duyumsadığım, gördüğüm
Yeşil denizlerin gelgit sesleri parçalıyor
Gökkuşağı sıralı takım yıldızları rengini
Ağır ağır bir biçimde millerim buharlaşıyor
Gözyaşlarımın en Harran mavi gecelerinde
Uyanıyor boşlukta sigara dumanınım kahrında
Gözlerinimsi bir biçimde Özlem'le bakışlarım doğuyor

II

Bir menekşenin kutsal kokusu içinde
Saydam bir coğrafya yalnızlığı mağaram
Hafız'ın şiirlerine gebe olmuş yüreğim
Gece Direnişi içindeki İsra'yım
Çevir Gözlerini ruhuma bak
Bak ki Hira'dan Mirac'a yükselsin

Cezayir Soykırımı'ndan geriye suskunluktan
Fransızlaşan tepeler kaldı gülüşlerimden
Ayın ondört Aşkı bitti bitecek şimdilik
Son ışıkları şiire bulaşmış kağıdımı aydınlık
Oraya buraya uçuşan kelebekleri çizmekte
Senin kanatlar gibi Gözlerini kırpmandan

Güldestem rüzgârlı kehanetler taşıyor parmakların
Yüreğime dokunduğunda toz Bulanık
Rabbin ruhunu döküyör Önümüze
Senegaldeki yaşlılar Türkü ile ritim tutuyor
Gözlerinin Hint okyanusu maviliğine

Bir sızı bir sıkıntı bir Direnç başladı
Binbir gece masallarından kalma
Demet Demet yonca yonca
Kâh bir bekleyiş kâh bir inleyiş kâh bir kaçış
Gibi bir aşk
Doğuyor Bağdat'ın ölü dumanlarının üstünde
Doğuyor ruhumun Sevda zarının en gerisinde

Rehberim nesli'ni Bıraktı mı ki han ölsün
Güneş'in hayallerindeki kabuslarım
Ayın karanlık yüzüne doğru savurunca
Bir çift mavi aydınlık çakılır gök kubbeme
Hallac gibi ruha ruh cana can olurum.

Biliyorum! Delilik isteyen Yağmurların var
Yüreğin, ölü davulların tokmağında
Beni kaf dağı ardına sürecek olan
Bir kara prens Türküsü beklemektesin
Nafile Bendeki bu yaldızlı ağlamalar.

Hey gidi Koca Düş kırıklığım
Çok bekledin bu Kapıları emremsi
Kapalı çemberler içinde daireler Çizdin
Tutuştun tutuşacaksın ağır yağmurlu gözyaşlarıyla
Kentinin duvar prangalarının Çıkmazı içinde

Sensiz balçık çukurlarına saplanan bedenim
Bir Işık beklemekte ruhundaki rabbin dokusundan
Şarap misâlim, ben Değilim ki beklenilen
Balçıktan çamurdan yaratılmış toprağımdır
Gök yüzü üstünde Şap Şap baranın Altın'da Ağlayan.

III

Sabah son sönen ışığın olsam
Dicle'nin şarkılarını söyleyen genç kızların
Fırtınalı nefeslerini süslesem kulaklarına
Camın buğulu kenarına adını yazıp
Yavaş yavaş yitirsem aydınlığımı gözlerinle

Melek ile cinler Arasında sürgünler ülkesindenim
Topraktan gemilerimle sana sefere çıkıyorum
Baltalarını göm güneşin altına
Kale burçlarında şiir yazan bayraklarımız sallansın
Akbabalar uzak Ülkelere göçe başlasın sonrasında

Cehennem sıcaklığını andırıyor şiirlerim
Üşüyor, yazık donacak birazdan
Gökkuşağı renklerinle savur buz sıcaklığımı
Ey aşk kuyusu içindeki yusufum
Seni istiyorum karanlığa sıkışmış vücudumla

Gel iki yansıması gibi olalım gölgesinin
Ayın ve Güneş'in tutulduğu anda Dünya'ya
Gök gibi deniz gibi birleşelim
Yağmur'u Alıp ıslanmayan susuz dudaklarımıza
Çocuklar şarkı söylesin şavkımızın yansımasına

Seviyorum seni, bir nakaratın sonunda
Binlerce ağızdan çıkan bir sesle
Mesihimsi gülüşlerim esrik Doğudan Batıya
Battı batacak Doğum gülüşlerin olmazsa
Seviyorum seni, Ay'ın Güneş'e hasret tutulması gibi.

Mesut Özdemir 2
Kayıt Tarihi : 9.5.2015 04:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mesut Özdemir 2