Şahmaranlar(4) Şiiri - Yorumlar

İsmet Barlıoğlu
1529

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Yoldan geçen bir adam durup bir süre ilgiyle baktı. Delikanlı bir geniş konferans salonunda bir baştan bir başa gidip geliyordu. Boru haline spkmuş olduğu formaları kavrayan elini kaldırarak sorular soruyor, sonra bu sorulara, kibrit kutusunu sıkan elini yukarıdan aşağı indirerek, çeşitli yaylar çizerek karşılıklar veriyor, kendi kendine bir şeyler anlata anlata ilerliyordu.
Ta aşağılarda Vatan Caddesi ‘ne döndü. Caddeye bastığı ilk adımla ayrı, apayrı bir dünyanın eşiğinden içeri girdiğini sandı. Yüksek, modern, pırıl pırıl metal direklerdeki yeşil flıoresanslı çubuk lambaların ışığında çoraplarına baktı. Ayakkabılarının boğazlarıyla paçalarının bitimleri arasında kalan bölümler yemyeşil Çin İpeği gibi parlıyordu. Kendi çorapları bu renk değildi. Bir süre ucuz, eski çoraplarının bu tatlı renklerini merakla ve övgüyle seyretti. Sonra başını kaldırıp direklere baktı. Direkler, asfaltın ortasından disiplinli bir dizi halinde ta ilerilere kadar uzanıyordu. Uzakta Aksaray ışıklar içerisindeydi. Derinlerdeki, kenarları damalı, kaportası çağla yeşili araba, yaklaştıkça kızardı ve tam yanından küflenmiş kırmızı olarak geçti.
‘Plakası 216527.’
Surların az ilerisinde yaşlı bir çingene taşlar üzerine oturmuş sigara içiyordu. Yanından geçerken selam verdi. Çingene duymadı.Delikanlı, yaya kaldırımındaki akasya fidanından bir dalcık kopardı, saydı: Sekiz yaprak vardı. Dalı sapından tutup yapraklarla yüzünü yelpazeledi. Sonra yaprakları teker teker koparıp uçurdu. İnce dalı katlamak istedi. Dal tekrar açıldı. Katlanırsa kırılır sanıyordu. Birkaç kere denedi, kıramadı. Attı. Bu kere, akasyadan tek bir yaprak kopardı. Yaprağı geniş kenarından yuvarlayarak sigara sarar gibi tamamen dürdü. Ortadan katladı. Yaprağın en üst tabakası, katlandığı yerden pek hafif yırtıldı. Eğilip çorabının boğazından ince bir lastik iplik çekti. Lastiğin iki ucunu düğümledi. İncecik bir sapan yaparak parmaklarına geçirdi. Bükülü yaprağı ok yerine sapanına taktı. Sapanı çeke çeke gerdi. Ansızın bıraktı. Yaprak uçarak gidip bir taşa vurdu.

- Eyüp ‘e nereden gidilüptür aya?
Yapraktan okun vurduğu taşa bakmakta olan delikanlı döndü. Onaltı yaşlarında kadar görünen bir gençti. Bıyıkları terlememişti. Sırtında kabaca ütülenmiş, bit pazarı yenisi bir elbise vardı. Lacivert elbisenin içinde, gömlek yerine bir işlik göze çarpıyordu. ‘Belki de laciver değil.’ Di. Mendil cebinden desenli iri bir mendil fışkırıyordu. Bu cepte kolları katlanmış bir güneç gözlüğü göze çarpmaktaydı. Saçlarının dipleri terlemişti. Alnında iyice belirginleşen bu damlalar, gözlerinin yanlarından yanaklara ilerlemekteydi.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta