Sempatik, iri yapılı, şık giyimli, gösterişli bir adamdı. Yanında ve arkasında saygıyla yürüyen bir kalabalık göze çarpıyordu. Dönüp kendilerine baktı, gülümsedi. Sonra birşeyler söylediği kalabalığına işaretler yaptı, eğilmeden hepsiyle selamlaşıp tokalaşıp ayrıldı. Diğerlerinin uzaklaşmasıyla ilgilenmeden bahçeye girdi. Koşuşan garsonlar metrelerce uzakta durup buyruk beklemeğe başlamışlardı.
Nami Bey önce delikanlıyı ona tanıttı. Sonra:
- Bu da bizim Nihat. Dedi. Sivas milletvekili.
Oturdular. Garsonlara gerekenler söylendi.
Müdür, Nihat Bey ‘le senli benli konuşuyordu. Onda da insanı rahatlatıcı olgun, sıcakkanlı bir hava vardı. Seçmenlerini gerçekten temsil edebilen, onların sağlam karakterlerini, sıcakkanlılıklarını, yakınlıklarını, konukseverliklerini, hatta konuşmalarını kendi kişiliğinde toplayabilen bir yeteneğe, seçkinliğe, gösterişe ve erdeme sahipti.
Nami Bey ‘in bütün anlattıklarını dinledikten sonra, delikanlıya dönüp büyük bir candanlıkla:
- Peki Kubi. Dedi. Araştırdın mı, soruşturdun mu eşinin neden henüz buraya atanamadığını? Herhalde birşeyler yapmışsındır. Zira; bir haftada olacak sandığın şeyin üzerinden çok fazla zaman geçmiş.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta