Şahit Olduğum Ölümler
I.
Bir'iz Yalanı
Herkes seni yaşıyor
Sayıyor
Sigarası, başörtüsü, mini eteğiyle
Senin gibi
Taksim, Üsküdar, Beşiktaş
Bense
Hiç arıyorum
İstemiyorum sana dair
Çünkü boynun kubbeler gibi
Yokuşlarsa kuru tatlara çıkar
Çirkin kadınlara çirkin erkekler eşlik eder
Bana şimdi ağır gelen
Hayıflanmam
Kararttım yatağının örtüsünü
Çekmeceni saklıyosun babandan
Annemin baygın bakışları
Hatırı tiryakisi olmuş
Yeşil koltukta
Ağzımdan küfrün dökülüşünün
Sol kulağıma kenetlenmiş siyahın
Üstümdekinin dizlerime inişinin
En bayağı yerleri pantlonumun
Tufanımın kendisi
Mutfakta yaptığın kahve gibi
Seyreltilmiş hayatımı ve
Boyamakla meşgulüm
Kendimi
İşte yaşıyorum
Tırnaklar, maskeler, gözyaşlarım
Nefret ediyorum
Arıyorum kaçtıklarımı
Çünkü
Mavi çarşaflara bürülü
Kırık testiler
Gerisin geri
Yürümesini bilmez ve
Kurtulmaz sağanakları
Kırmızılara kilitli;
Hakaret mi?
Merhamet mi?
II.
Sen, Ben ve Liliyar
Herkes gibi olmayışın yok mu
Senin de benim de
Allah'ın da aynı oluşu yok mu
Yeşilimi kana bulayışın
Farklı bakıp farklı oluşumuz
Arka sokakta kitap verişim yok mu
Yalın ve yıkanmış toprağın kalışı
Şerefelerin ağzını taşıyışı
Pasta yerken hakiki gülüşün yok mu
Gökyüzüne nazır
Ayak ayak üstüne atışım yok mu
Tatlı martı yapışım
Özgür duvarları huzurun
Sokakları sensiz daha bi' ben oluşu yok mu
Ben ve özüm ayıyoruz ya
Üsküdar'da Mihrimah
Namaza giderken ağlamaklı oluşun yok mu
Beni sıyırıyorsun ya
Öpmeden küfür edişim
Ceketimi çekip yüzüne tüküresim yok mu
Öfkeyle nefret edişim
Önüme duman seren ergenler
Ağzı leş kokan östrojenler yok mu
Minarelerden Beşiktaş'a günah taşıyan damlalar
Senden el ayak dilenişim
Yok mu
Dizimin dibine şiir okuyuşun
III.
Ontolojik Kaygıları Olan Bi' Çocukluk
Karakoç kadarsın sen
Boşver Berfe'yi
Uluçay'sın sen
Ne gerek var Demirkubuz'a
Mihriban'ı oku sen
Keynes ne vakit Ömer oldu
Boşnak şarkıları açar mı bizi
Sen kafiyeleri say
Sanane serbest ölçüden
Sanat senin ve halkın içindir
Çizsene halkların yüzünü
Teğet geçen hayatlara aşık olmana gerek yok
Yalan yere öpüşlere ve
Gümrah umutlarıyla
Kırık dişlerin bakir olmayan yalanlarına
Duvarları delik deşiktir onların
Seninkiler ise olanca kalınlığıyla
Sen şark çıbanısın
Sanane obeziteden
Duygu yüklenirsin sen
Yağmurların sağanaklıdır
Sanane be adem kelebek etkisinden
Açılmamış siyah mektuplardan
Ranzaaltı dualardan
Pink Floyd neden bu kadar ırgalıyor ki seni
Ranzadan ranzaya kahkaha patlat
Uzun ve sürekli haykırışlardır bizimkiler
Açılmamış semanın en ücra köşesidir bize ayrılan
Küllükler eşliğinde kahveye gerek mi varmış
McDonald's aymazlığına
Sen kızının adını belle
Alkol masaları uzak sıralarınıza
Otel odalarında şevişmek
Peşinden sürüklenmek aldatmaların
Kesişmez yer sofralarınla
Sen çayını içip hanımına onu sevdiğini söyle
Oğlunu sırtına al
Sanane selfie yapmaktan
Surlarda Suzan Suzi'yi mırıldan
Hevsel Bahçeleri'nden Edirnekapı'ya haykır
KaptanPaşa'dan Bostan'a
Ortaköy'de kumpir senin neyine
Ercan Abi'de iç çayını
Dedeninkinden sonra gördüğün en iyi ayranı dik kafaya
Ne gerek var Mabi'de tost yiyip çay içmeye?
Şey kadar yer zaten
Bi' kere kulakları kokar onların
Ağızları leş dumandır
Kalpleri sağırdır ayrıca
Allah nedir bilmezler
Sen namazını kıl duanı et
Pazartekke'den geçerken ağlamaklı içeri gir
Tramvayda gözlerin dolsun örneğin
Yeri mi şimdi Eskici'de bilmem son feci neyini dinlemenin?
Zaten en aşağılık dostalara gebedir Taksim otobüsleri
En zamansız buluşmalara ve yalanlara
Camiden eve giderkenki huzuruna bak sen
Malum partiye mi oy vereceksin?
Beşiktaş sahilde içen dindarlar yapar onu
Ve dört büyük kütük
Sen sure ezberle yollarda
Dik gözlerini ayak uçlarına
Umut Yılmaz 3
Kayıt Tarihi : 26.5.2020 17:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)