Ben acıları çoktan sindirdim yüreğime...
Bundan sonraki acılar, sadece alışkanlığım olacak...
Sen yabancı ol... bana bir el gibi uzaklardan bak…
Bir tek bana gülme... gülümseme...
Başkaları tutsun ellerinden...
Yanaklarından başkaları öpsün! ..
Başkaları okşasın saçlarını…
Yüreğin başkasına çarpsın…
Başkalarını sev... beni sevme...
Ben seni düşüneyim hep...
Hasretinle kahrolup... uzağında yanayım...
Sen sarıl sarıldığına ben uzağın olayım...
Beni aklına bile getirme...
Birgün seninde saçlarına aklar düşecek…
Seninde ümitlerin bir bir tükenecek
Yalnızlığın ve çaresizliğin koynunda ümitsizce çırpınırken,
Karanlıkta bir ışık, bir sevgi, bir dost eli arayacak,
Acı çekmenin nasıl bir şey olduğunu işte o zaman anlayacaksın
Geriye bakma sakın...
Geride, sayende yıkılmış bir yüreğin enkazlarını bulacaksın...
Yalnızlığın ve hasretlerin alışkanlığı bir beden göreceksin karşında…
Vereceği kalmamış, alacak beklentisi olmayan donuk bir yüz göreceksin…
Bir şey konuşmadan ve bir şey konuşturamadan
Ardına dönüp geldiğin yoldan tekrar evine döneceksin...
Kendi evinde arayacaksın kendi mutluluğunu
Tabi mutlu olabildiysen...
Ama yine de bir ümit ve bulmak istediğin her şey kendi evin olacak
Bir vefasıza düşmüşsen... Allah yardımcın olsun...
Ama her hatayı da o vefasızda aramayacaksın...
Sen bir çiçek gibi tomurcukken
Güldürdüğün yüzleri değil…
Soldurduğun yüzleri asla ve asla unutma...
Unutma... Çünkü aynı solgunluğu sen de yaşayacaksın...
Ümitlerin, evlatların...
Yarınların yine onlar olacak...
Sevgiyi onlardan bekleyecek,
Onlara zarar gelsin istemeyecek,
Her zaman seni sevmelerini bekleyeceksin...
Sarılmak isteyeceksin doya doya
Öpmek... bir daha öpmek isteyeceksin...
Her ayrılıkta acı çekecek…
Her kovuşmada gözyaşı dökeceksin…
Vermek istediğin sevgiyi bile bir türlü kabul ettiremeyeceksin...
Günden güne kahrolup,
Direnmek için güç arayacaksın
Ama direnmeye bile gücün yetmeyecek
Kabûl edilememenin burukluğunu işte o zaman tadacaksın...
Sonuna kadar açsan da gönlünün kapısını
İçeri giren bir sevgi bulamayacaksın...
Yalnızların yalnızı...
Derdin kendisi olacaksın...
Her gördüğüne dert yanacak, bir teselli arayacaksın...
Suskun ve çaresiz bir köşeye çekilip,
Feryadını bile duyuramadan için için ağlayacaksın...
Ağlattığın gibi...
Şunu bil ki sen hiçbir zaman için mutlu olamayacaksın...
Benimde mutluluğa hasret kaldığım gibi
Şefkâtle gülen bir yüze hasret kalacaksın...
Gülen yüzüne hasret kaldığım gibi...
Ne olurdu...
Saf ve temiz bir sevgiyle sana sarılsaydım...
Ne olurdu...
Saçlarını okşayıp... yanağından öpseydim...
Ne olurdu...
Seninle beraber aynı kaldırımlarda yürüseydim...
Ne olurdu...
Bir kafede oturup sohbet etseydik,
Sana bir şeyler ısmarlasaydım...
Gülseydin... gülseydim...
O gün her şeyi unutup sadece seni mutlu edebilseydim...
Ne olurdu sanki! ..
Yine sen, sen olarak...
Ben... yine ben olarak kalsaydım...
Sadece bir günlük mutluluk...
Bir kaç nefeslik mutluluk tattırsaydın bana ne olurdu...
Ayrılacağım...
Merak etme yine seni sende bırakacağım...
Yüreğimde volkanlar patlaya patlaya ayrılacağım...
Hasretimi... hasretlerime ekleye ekleye...
Kahırları... ve acıları ömrüme yükleye yükleye ayrılacağım...
Ayrılacağım...
Mutluluğunuza engel değilim...
Sizden delikanlılık beklerdim...
Beni gerçekten sevip sevmediğini bilmek isterdim...
Bir kelimeyi bile çok gördün... söyleyemedin...
Bundan sonra istediğine söylersin...
Bahtınız açık şansınız bol olsun...
Seni özleyerek kahrolmam bana yetecek zaten...
07 Aralık 2002
Şükrü KekeviKayıt Tarihi : 9.10.2007 03:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
melodisiyle birlikte yorumlandı.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!