Şaşkınım!
Söze nasıl başlayacağımı ve hayal bile edemediğim bugün, sana yaziyor olmanın şaşkınlığıdır bu.
Uzun bir aradan sonra daha dün seni yakından görmenin mutluluğunu yaşamiştım oysa!
Dünden önceleri sokakta; zihnimde o hiç bitmeyen yürüyüşünü anımsıyordum, onların seni, senin onları tamamladığın giyisilerin var ya! ...
(hiç unutamiyorum bir gün sırtın dönüktü bana -habrin olmadığı bir zamanda-
tam karşımda duruyordun kendimi unutmuşcasına ahenkle belinde dağılan saçlarını seyre dalmiştım ah! durabilirdi dünya; dönmesin, sona ermesin, bitmesin o an istemiyordum) ah! avuntularım, yüreğime su serpen mutluluklarım, serap gibi şimdi, hepsi gittiler... Yüzüne bakamiyordum. Neden mi? 'içime batan' gözlerin vardi ya! ... Bir suçluluk duygusuyla dönerdi bakışlarım yer çekimi dibe çekse raziydim ne bileyim?
ey balçık dünya,
başıma nice belâlar geldi,
nice mihnet, nice dert.
Seni sırf belâdan ibaret gördüm,
seni sırf mihnetten, dertten ibaret.



