Kolektif yapı, köleci sisteme göre şimdi uzaklarda kalan, şimdi hatırlanmayan bir anıydı. El’in kutsadığı sömürü ve adalet dediği sömürenlerin çıkarı ile zulümler artmıştı. Köleci sistem içinde artan zulümler karşısında zulümler tıpkı Platon’la olduğu gibi (Eflatunla olduğu gibi) karşıtı olan ve zülüm olmayan söylem ve düşünceleri çağrışacaktı. Yani kolektifi ilik zaman zaman hayal veya ütopya olarak zihinler içinde su yüzüne çıkacaktı. Kolektiflik vaatçilerin gözünde de cennet algısına da birçok motif olacaktı.
Köleci irade, kolektif ligin yok edicileri bizleriz diyemeyecekleri için kolektif yapıların ortadan kalkma gerçekliğine de bir açıklık getirip hikayesini anlatacaklardı. Sosyolojinin temel kuralından birisi de şuydu. Kural uygulayıcılar, uygulanacakları kural ister haklı olsun ister haksızla olsun; yeni olan kural karşısında eskiyi kötüleyerek, kötülenen eski yavaş yavaş sosyal yapının dışına atıyorlardı.
Kolektiflik ileri doğru olan bir değişme ve dönüşmenin kendi olgunlaşma süreçleri ile aşılmış bir düzey ve düzlemin geride kalmışı değildi. Kolektif oluşu köleci mantıkla yok edenler, anlatacakları yok oluş hikayesi içinde iki amacı göz önüne alacaklardı.
Birincisi kendi önceleri olan köleci istemi kötüleyeceklerdi. Kötülemek için anlatılan hikayeler birer ibret sözleri olmasıyla giderek ten de birer yazılı din ibret vesikaları (evrak belgeleri) olacaktılar. Yani anlatılan köleci hikayeler KÖLELERİN kulaklara küpe olur denli ibretlik derse olmakla da anlatılacaktı. İkinci bir amaç olarak ta kolektif ligi yok ediciler, kendi yok ediciliklerini bir başarı öyküsü gibi sunmayı hikâye etmek zorundaydılar da.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta