Gözlerin mi seni ele veren, yoksa duruşun mu?
Biliyor musun ne zaman ayrı düştüğünü?
Ben biliyorum ne zaman kaybettiğimi
Bu zamana kadar bir ümidi yaşattım,
Ta kalbimin en derin yerinde...
Boşa çabalamakmış bunca gayret,
Dediler ki; aşk büyüktür
Kaldıramazsan omuzlarında dayanılmaz yüktür.
Yeter ki aşık olmaya gör;
Kavuşamazsan sonu ölümdür.
Şimdi içimde büyük bir nefret,
Her gün beni yiyip bitirmekte
Gece uzun ve sessiz...
Bugün yine uykusuz
Yatak sanki batıyor arsız
Kalbim çarpıyor hızlı hızlı
Sabahı bekliyorum sıkıntılı
Bir türlü geçmiyor zaman
Derin gurbet yaktın çıramı
Dinmez içimdeki sızı
Yanar ciğerim sönmez
Bu yaban ellerde
Kaldım bir başıma çaresiz
Ne yapayım bu garipliği
Yar zülfü dökülmüş önüne
Kapılmışım hasret seline
Güneş düşer buğday tenine
Ben vururum hasret teline
***
Sana ulaşmak, kafdağını aşmaktır
Saat gecenin bir yarısı...
Bir hastane odasındayım
Bekliyorum o haberi huzursuz
Kalbim titrek bir seçe gibi,
Sanki kötü haber gelince duracak
Hani zaman geçmez derler ya
Dünü unutmuşum, yarından umudum yok
Bir sûkutu hayalin peşindeyim…
İçimdeki haykırışlarımın yankısını kimse duymaz
Nâçar nâlanlar bahçesindeyim.
Kibrin çepeçevre sardığı bir girdaptayım.
Beni kendime getirecek bir muştu bekliyorum.
Yolumuz uzun, ömrümüz kısa
Bir tatlı nefestir yaşamak
Gün gelir yar elden gider
Uzak bir diyar olur
Mevsimlerde olur güz, bizde hicran
Bazen kaçınılmazdır hazan
Hey çocuk bilir misin çaresizlik nedir?
Bilmiyorsan hiç merak etme, uzak dur…
Ve dahi benden de uzak dur yaklaşma
Çaresizliğimin ateşi senide yakmasın
Hey çocuk bilir misin umut nedir?
Bilmiyorsan öğren, kapı kapı ara
Biz göynümüzü size haşreyledik
Bir bakışına ömrümüzü vakfeyledik
Yanacağımızı bile bile dön eyledik
Varlığınınızı aklımıza nakşeyledik
Vazgeçtik bu cisimden yokeyledik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!