1997 yılında Diyarbakır’da doğdu. Küçüklüğünden bugüne, sanata olan ilgisi ve araştırmacı ruhu, sanatın birçok disiplinine yönelmesini sağladı. 2019 yılında Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim bölümüne derece ile girdi. Kişisel tarzını gittikçe daha iyi şekillendirirken aynı zamanda sanata olan yaklaşımını ve ortaya koyduğu eserleri de sürekli geliştirmektedir. Bununla birlikte, sürekli aynı tarzda eserler ortaya koymak istemez. Bu doğrultuda, tekrara düşmemek adına var gücüyle çalışır. Şiirleri ve yazıları, ulusal dergilerde ve ...
Nöbetlerdeyim;
Zifiri karanlık, ay tutulmuş, bilincim kapalı nefesim daralıyor matem kusuyorum, saat 12:00 yine daldım dipsiz kuyulara ipsiz.
Sahi neydi gerçekten yaşamak?
kirli kalabalıklara inat lunaparkı hayal edip zindanlarda çürümek mi, yoksa tenha bir sokakta yürürken, gecenin zifiri karanlığında serseri birisine yenik düşüp boğularak can vermek mi?
Git gide yabancılaşıyorum bu evrene,
uykularım iltihaplandı ve ben; gözyaşı kusuyorum, kimse bilmez, ne metaforlar dönüyor beynimin içinde.
Anıları anıtlaştıran bellekte, uçurum kadar yüksek ve bir o kadar derin bir evrenin hengamesinde akıp giderken zaman, çürük alaşımlı et yığınları kaosu peşinden yaratıyor ve beni yaralıyordu. Geçmiş hiç geçmemiş gibi ve gelecek, şarlatan imajlara bürünmüş çiçek bahçesi vaadeden haber bültenlerine benziyordu. Dante’nin ilahi komedyasına benzer bu karanlık bilançoyla evrenin suyu bile artık katranlı geliyordu. Sokakta keman çalan insanlar ekmek çalan insanların artıklarından beslendiğine utanç duyuyordu. Rollerimiz değişmiyor ve Tanrı, senaryoyu baştan almıyordu. Nötr evrende gözlerimi açtım,bilgiye düşman bir coğrafyada sırf yazmayayım diye tüm tüccarlar nesne mahkemesi yapıp mürekkebin maliyetini arttırıyorlardı. Yüreğime hançer sapladım ve yere dökülen tavuskuşu tüyünü kanıma batırıp kasvetli bir manifesto yazdım karanlığa sonra mürekkeple yıldızlarım küstü. Acılarım mutluluğunuza vesile olsun diye bir kaktüse sarıldım yıllarca, dönüp baktım akıp giden zamana usulca ayıkladım ruhumu aylak bedenimden.
Ey hayat! Suçlusun,
bana bir gençlik borçlusun,
çocuktum yürüdüm paslı bir giyotin gibi olan daracık sokaklarında,
uçurumlar biriktirdim korkularımla
uçuk dudaklarımla,
umarsız bir gece, karanlıkta kalıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!