Ay’la yıldız saklanmışken
Yalnız geceye sordum:
Gece.. gece…
Bu gece
Yüzün neden kara?
Mahallede,
Adım çıkmış
Dedikodumuz çokmuş
İkimizin adını,
Bir anmışlar
Cebimde anıların resim albümü
Baktıkça harman olur gözlerimde
Düşer de kucağıma
Yığılır
Başıma üşüştü kemirgen düşler.
Küçük, küçücüktü
Ben sevdayı buldum
Dokundum
Sevda, baktı gülümsedi.
Yalnızdı ürkekdi
Ben içeceklerden kahveyi severim dedim
Sen gözlerim kahverengi dedin
Ben mavi denizlere yazdım hayalimi dedim
Sen mavi göklere yaptım resmimi dedin
Rengim, renginle uyuştu
İzin belgemi
Üst üste koyduğum yıllardan,
Diplomamı
Yaşadığım olaylardan aldım
Şehrin en işlek sokağına
Kurdum tezgahımı
Neşe,
İyi gelir başa
Gönülleri kaynaştırır
Dilleri söyleştirir
Yüzü güzelleştirir;
Gülersen
Ben hiç ayrılık şiiri yazmadım.
Hiç dinlemedim hasret türküsü
Bana alınan balonumu patlatmazdım hiç
Çocuksu haylazlığımda bile
Uçurtmalarımı kaçırmadım elimden
Çok sıkı tutardım avuçlarımda ipini,
RENKLERİMİ VERDİM ÇOCUKLARA
Bilir misiniz?
Ben,
Esin denizinden esip gelen
Rüzgarı eylerim saçlarımda
Gözlerin,
Gözlerime değdiğinde,
Bir umut,
Bir umut büyür yüreğimde
Tutunurum,
Tutunurum da kirpiklerine
Kendine göre naif ve yüreğinden kopup gelen sözleri dizeler.
Dizelerini serbest tarzda yazan ve sadelikten uzaklaşmayan üstadımızı kutluyorum