Yokluğun öyle ağır geliyor bana, sesini duyamamak, gözlerinin içine aşkla bakamamak,
Dünyanın en katlanması zor imtihanı. Zaman durdu, kuşlar ötmez oldu, içimden bir şeyler koptu sanki.
Ceylan gözlüm, cennet kokulu evladım..
Hasret kaldım sana şu dünyada.
Sen benim şu dünyadaki tutunacak tek dalım, sığındığım tek limansın.
Ben bir İncir kuşuyum,
Köprücük kemiğinde büyüyen milyonlarca çiçeğin özünden tatmaya geldim,
Önce gözlerine uğradım bir gece vakti tedirginliği ile,
Yetişemezsem eğer solup gittiyse çiçeklerin diye,
Kestane kokan saçların cezbediyordu bu zayıf bedenimi,
Çok çetin bir yolculuk bu; dermanımı kesercesine fakat vazgeçmiyorum..
Bir zemheri ayında uyanınca yokluğumla, açınca ellerini üzeri buzla örtülü mezarımın başında.
Hangi dua, hangi dilek uyandırır beni o derin uykudan.
Yalvarsan da, ağlasan da, haykırsan da, bir daha sarılamayacaksın boynuma.
Kemiklerini kırarcasına derin bir sızı gibi gireceğim ruhuna.
Ben Matem; içindeki erimeyen buzun ta kendisiyim.
Bir yaz günüydü seni tanıdığımda,
O bakışların,sesin,yüzündeki tatlı tebessüm,
Öylesine kalbime işlemişti ki; sanki yeniden doğmuştum,
Herşey o kadar güzeldi ki, hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
İlk kez o gün tuttum ellerinden, ilk kez o gün göz göze geldik.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!