okuyor, çalışıyor, geceleri bir iki mısra yazıp kendini şair sanıyor bazende vakit bulursa da uyuyor tabii.bazen duygusal, bazen cimri, bazen ürkek, bazen kahraman, bazen de Yakışıklı, atik, atletik bir vucuda sahip, çok sigara içip ve sigarayı bırakmaya çalışan, güneşi, yagmuru tüm doga olaylarında dışarda dolaşmayı seven bu yüzden hep hasta olan hasta ruhlu biri., Her telden müzikler dinliyen, tüm filmleri ezbere bilen ve sanki çok büyük birşeymiş gibi bunu profiline yazan, patates kızartamasız yaşayamıyan, bekar, tek, öylece ortada duran, kalabalık toplumdışı yalnızlıklarla dolaşan anormal biri işte daha ne söyleyeyim. Hobilerine gelince ise sadece alışkanlıklardan ibaret. en iyi bildigi şey de kendi yalnızlıgıdır.alışması zordur bu yüzden bir başkasına. mutluluk onun için öyle kaf dagının ardında anka kuşunun kanadında degildir.çok küçük şeylerle mutlu olur ama çok küçük: bir sigara, bir bardak çay, yerde bulunmuş küçük miktarlarda para, karnı doydugunda veya mevsimsiz yagan bir yagmurla. neyse işte şahin gökdeniz hakkında bildigimiz bilgiler bu kadardır.kendisi biraz karanlık bir kişiligi oldugundan vede taklit edimekten korktugundan dolayı bazı bilgileri elimizde bulunmamaktadir ama şu an da gaziantep şehrinin şahinbey ilçesinde yaşamaktadır sahi ya gerçekten yaşıyor mu? ...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!