Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Söyle salas yikik dökük yasanmisliklarla dolu, köhne hayatlarla yipranmis duvarlarla sarili dört yani.Özlem kokar pencereleri.Kapisi acildimi, insana insan sesiyle ‘merhaba’ der iskemleleri.İste bu tatla doludur yasanan insan öyküleri. Kimi yasamlar mey tatdinda, kimi bir meyva sepetini andirir.Hani hos dost sohbetleri yanina meze olan meyler gibi ser’de hosluk yaratir dinlerken.Bazisi da meyva kokusunu aldirir insana, söyle her cesit meyvanin yan yana gelip de icini ferahlatan esansini etrafa yaymasi gibi.Kirik dökük kiyi kahvelerinde anlatilan konular gibi eski, bir o kadar yasanmis ya da bir o kadar yasanamamistir yasanmaya calisilanlar.Ama yasansa da yasanmasa da sahilde bir kiyi kahvesi tatdini hatirlatir insana.Onun kadar yikik, onun kadar yasam dolu. Öyle ya, ne cok yasamlari barindirir kiyi kahveleri.Ne cok hayâllerle ve kirikliklariyla doludur her tuglasi.Su tugla Ayse hanima aittir meselâ.Ne cok aglamistir basinda ya da ne cok gülen kahkahalar atmistir tuglayi da güldürürcesine.Su tugla Ahmet efendinin ser’indeki hosluguyla dolu nâralarini bagirir hâlâ.Karisina kizginligini dile getirir bir diger tugla Hasan beyin.Su üstünde film afisinde firlamis gibi poz veren, kadin portresi duran tuglaya ne demeli.Belkide bir tek o bilir, o portredeki kadinin aglayan kahkahasinin nedenini.Sahilde bulunan bir kiyi kahvesi tadidir yasananlar.Hepimizin her gün defalarca önünden gecip de görmezden geldigimiz hayatlara ev sahipligi yapar her tuglasi.Her civisi yürege batan bir aci sözdür aslinda.Cogumuz cay ya da kahve tadinda dakikalar gecirmek icin ugrariz buralara.Farkinda degilizdir, hesabi masaya birakirken yasamisligimizin bir kismini da orada biraktigimizin.Bizden sonra gelen ve bizden önce gelipde orda kalmis ve kalacak hayatlarin farkinda bile degilizdir.Alâlade bir kac dakika gecirdigimizi sanarak ayriliriz dükkândan.Sahilde bir kiyi kahvesi tadidir yasadiklarimiz ya da yasamaya calistiklarimiz.Unuttugumuz belkide unutmaya calistigimiz yasamlarimizi birakiriz o tuglalara.İyide yapariz aslinda, cünkü bizler oradan ayrildiktan sonra sessiz sususlar sarar tuglalari, insan sesinden ve hayatin kesmekesliginden sonra.El ayak cekildiginde tuglalardir artik konusan.Hepsi birden dile gelir o gün hangi hayatlari dinlediklerine dair.Sonra biz insanlarin bile hâlâ beceremedigimiz bir saygiyla, sira sira dinlerler birbirlerini.Biri konusurken ötekiler sabirla bekler digerini.Biri günden kalan gözyaslarini akitir digerlerine.Gün icinde oraya kafasini dagitmak icin ugrayan birinin, ona teslim ettigi hüzünle.Bir baskasi ise umut dolu bir gülümsemeyle baslar sözlerine, günden arda kalan.Bir baskasi hâlâ sarhostur, ser’indeki hoslugu atmak için oraya ugramis birinden ötürü.Bir baskasi kararsiz bir sesle baslar cümlelerine, sinavda ne yapacagini bilmeyen bir ögrencinin kalanlarindan.Gece cekilmeye basladiginda kisa bir dinlenise gecer hepsi.Cünkü günle beraber gelecek yeni yasamlari dinlemeye hazirlanmalidirlar.Sahilde bir kiyi kahvesi tadinda yasanir yasanmisliklar ya da yasanmaya calisilanlar...........
Tarih: 16.10.2007 Saat: 00:51
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.