KARADENİZ SEVDASI
SAHİL BOYU GİDELİM YALİ YALİ
Mavi ile yeşilin izdivacından doğan turkuaz sevdadır Karadeniz sevdası. Aslında anlatılamaz, gizemine erişmek için bizzat yaşamak gerekir. Ciğerleriniz bayram eder bol oksijenli temiz havasıyla. Yeşilin türlü çeşidiyle uzanan Kaçkarlar, denizin mavisiyle fırtınalı bir aşk yaşar adeta. Süt liman görünen denizin masum halinden eser kalmaz deryaya kavuştuğu yerde. Tüm Karadenizlilerin damarlarındaki kan gibi köpürür, hışımla kabarır çoğu zaman. Bir de bakmışsınız nükte ediyormuşçasına gök gürlemesini keser, güneş merhaba der tebessümlü. Yazın ortasında yağmur yağar, gök gürler. Aniden fırtınanın ortasında kalırsınız. Duman çöker dağlara, göz gözü görmez uğraşmayın sakın. Şemsiyeniz yetersiz kalır, yürümekte zorlanırsınız. İleride görünen köşeyi döndüğünüzde, güneşten korur fırtınada aciz kalan şemsiyeniz. Kışın diz boyu kar yağar her yer bembeyaz, ertesi gün bir de bakmışsınız güneş göz kırpıyor, kardan eser yok. Yaylalarda yazın kardan köprülerden geçip gidersiniz. Birkaç mevsimi aynı günde yaşamak içten bile değildir.
Karadeniz’in yağmuru; sel olup alır gider önüne geleni. Dereleri; fırtınalı, gürültülü, öfkeli çağlar. Denizi; haşin üfürüp köpürür, geçit vermez ormanları. Dimdik patikaları adeta kopup üzerinize gelecekmiş gibidir. Hem ürperir hem de garip bir haz verir tırmanan sevdalılara. Balı zaten delidir, fazla kaçırırsan çarpıverir.
Dünya da eşi benzeri yoktur Anzer balının.Tatmak için almayı düşünürseniz önce titreyin cebinizi yoklayın elinizi yakabilir bedeli. Haliyle insanı da kıpır kıpırdır. Biraz da nükteli olunca yolculukların da maceralı ve de heyecanlı geçmesi kaçınılmazdır.
Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş üç katlı ahşap konaklar ormanın içine gizlenmiştir. Cenneti andıran bir görüntü ilk defa görenlerin hafızalarına kazınır bir daha çıkmamacasına. Köylük yerlerinde gündüzleri yoğun iş sebebiyle komşularıyla sohbet edemeyen naif insanlar, gece oldu mu kafilenin başını çekenlerin ellerinde fener düşerler patika yola cümbür cemaat. Kibrit kutusu gibi serpiştirilmiş konakların silueti belli belirsiz gecenin koynunda ışık böcekleri eşliğinde, komşularından birinde toplanırlar günün yorgunluğunu üzerlerinden atmak için. Türlü çeşit esprilerle kırıp geçirirler etrafı. Hava da müsaitse kemençe yada tulum ellerinde, atma türküler dillerinde horon halayı kurulur hemen hemen her gece. Bitkin olan dizleriniz tulum namelerinde kıpır kıpır eder, damarlarınızda normal seyrini yapan kanınız bir anda dellenip şaha kalkar, yüreğiniz hop hop ederken kendinizi horonun tam ortasında buluverirsiniz. Sadece gençler değil köyün en yaşlısı da yorulana kadar horona eşlik eder. Büyük bir emekle yetiştirdikleri dünyanın en güzel çayıyla soluklanırlar. Tabii ki sigara tüttürmeden olmaz sağlıklarını düşünmeden.
Balıkçı teknesiyle uçsuz bucaksız maviliğe açılan denizciler geceler boyu asılırlar küreklere. Ağlarına takılan o tatların en güzeli, deniz ürünlerinin en görkemlisi hamsiler dolunca ağlarına ne denizin öfkesine, ne de gecenin ayazına aldırmadan, geceyi güne teslim ederken mutlu dönerler yuvalarına.
Karadeniz sevdası yeşil ve mavinin raksı ile Kırklareli’ den başlayıp sınır kapımız Sarp’a kadar sürer. Karadeniz’de kıyısı olduğundan hoşnuttur dünyanın incisi İstanbul. İstanbul boğazıyla bağlanır deryaya. İzmit, Sakarya, Düzce’den sonra ver elini Zonguldak. Zonguldak denince kış aylarında ısıtan siyah inci kömür akıllara gelir ve yerin bilmem kaç metre altında tırnaklarıyla çalışan, elleri yüzleri siyaha bulanmış, alınları ak pak, grizuyla mücadele edip hayata inatla sarılan madencilerin yürekleri sevgi ile çarpar. Siyah elmas, emeğin sevdasıdır.
Bartın‘da sahil boyu gezmek gerek. Yol üzeri Çeş-mi cihan Amasra’da biraz soluklanmadan geçilmez. Belki de gözlerinizin göreceği en bakir yerdir dünyada. Gerçekten de cihana bedeldir. Gözlerinizi ve yüreğinizi doyurmak için en saf gıdadır temiz havası. Saf sevdadır.
Şehitler durağı Kastamonu’nun dillere destandır Kurtuluş savaşında ki mücadelesi. Tarihin sayfalarında
dolaşırken Şerife kadının inanılmaz mücadelesini anmadan geçemezsiniz.Sadece Şerife kadın değildir
kahraman olan çoluk, çocuk, kadın,erkek hep birlikte yüzlerce şehit vermiştir vatan uğruna
Dünyanın en güzel safranı Safranbolu da üretilir. Meşakkatlidir. Tüm gençler büyük şehirlere göçtüğü için birkaç nineyle sürer üretim. Koruma altına alınan Ünlü Safranbolu konakları, bütün görkemiyle terkedilmişliğe inat turistlere misafirhane olurlar. Safran sarısı sevdadır.
Yurdumuzun en kuzey noktası Sinop’ta, şöyle bir sahil gezisi yapmadan bir yere gidilmez.Ormanın koynuna saklanmış Türkiye’nin tek Fiyort’u Hamsaroz’ da piknik yapıp çocuklar gibi şen olmak içten bile değildir. İnanılmaz manzaraya hayran olmayan yoktur. Gizemli sevdadır.
Ata’mız tarafından Kurtuluş savaşının başlangıç noktası olarak seçilen Samsun’a vardığınızda Doğu Karadeniz başlar. İlk önce Atatürk heykelini görmek gerekir. Tütün bahçeleri ve hırpalanmış elleriyle tütün toplayan kadınlarla sohbet baldan tatlıdır.Çarşamba ovasında yetişen pirinçten pilavların en güzeli yapılır. Ata sevdasıdır.
Samsun’un az ötesinde Ordu ve Giresun sizi kucaklar. Boz tepeden kuşbakışı seyretmeye doyum olmaz. Ordu tümden ayaklar altına serilir. Giresun kalesine çıkıp resmetmek gerekir o güzelliği. Topal Osman’ın anıtına tırmanırken bir taraftan da Topal Osman’ın yaptıklarını düşünmek, tarihi bir haz verir yüreklere. Dilek çeşmesinden su içerken dilek dilemeyi sakın unutmayın. Dünyaca ünlü fındık bahçelerinde kızların yanık olur türküleri. Güçlü sevdadır.
Kemençenin bol bol çalındığı Trabzon’a varırsınız kısa bir sürede. Atatürk’ün o muhteşem köşkü ormanın içine gizlenmiş bekler. Görkemli ve mağrur karşılar sizi. Asırlar öncesinden dağa nakışlanmış Sümela Manastırı’na tırmanmak güç ister, nefes ister. Patika yolda ağaçların tatlı melodisiyle ve irili ufaklı şelalelerin sesi, yorulan bedeninizi dinlendirir hamak misali. Melodik sevdadır.
Köpük köpük Fırtına deresini geçip Of üzerinden Rize’ye ulaşırsınız. Çay bahçelerinde çay toplayan kızların yardımıyla bütün acemiliğinize rağmen ellerinizle toplamaya çalışın keyifle yudumladığınız çayı. Sonra bir fabrika da oluşum macerasını görüp verilen emeği hissedin yüreklerinizde. İşte o zaman dinlenirken daha bir keyiflidir yudumlaması Özel Rize bezinden imal edilmiş Peştemal ve Çeşanlar güzel bir dekorasyon için gereklidir. Almadan edemezsiniz. Şöyle bir yaylalara doğru tırmanırken dikkatli olun temiz hava çarpar. Ayder yayla’sında ahşap evlerin mütevazı sahipleri konuk eder. Yöresel yemeklerden tatmanız tavsiye edilir. Uzun göl’e tepeden bakış attığınızda muhteşem manzara karşısında diliniz tutulur. Gölde yüzen ördekler acıkmıştır, yemlemeniz gerekir. Tavşan kanı demli sevdadır.
Hamsi köy, Çayeli‘nden öteye salını salını giderek Çamlı Hemşin’e varırsınız Tarihi bilinmeyen Zil kalesi görülmeye değer nadide yerlerdendir. Ormanın koynunda rüzgarla cilveleşir. Asırlar öncesinden haberleşme yapılan Zil kale geçen yıllara inat ayakta kalmayı başarmıştır. Gözle göremediğiniz uzaktan gelen kuş cıvıltıları eşliğindeki derelerin sesi ninni gibidir.Bedeniniz ve ruhunuz dinlenir. Dingin sevdadır.
Artvin, dağın yamacında sizi bekler. Gerçek Lazlara konuksunuzdur artık. Atabarı’yla karşılanırsınız. Hopa, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen Lazların bol olduğu, gürcülerin yaşadığı görülmeye, imrenmeye değer bir mozaik. Gönlünüz isterse Batum’a geçip Gürcü hemşehrilerinize merhaba diyebilirsiniz. Sınırlar ötesi sevdadır.
Sevdaların hası Karadeniz sevdası anlatmakla bitmez, yaşamaya doyum olmaz. Karadeniz sevdası bol maceralı heyecanı dorukta, inanılmaz bir sevdadır.
Aslında anlatılmaz yaşanır Karadeniz sevdası
KARADENİZ SEVDASI
Sevda bu
Anlatılmaz
Doya, doya yaşamak lazım
Uzaktayken
Özlemlerin katmerlisi
Yakar bağrını derinden sızısı
Süsler rüyalarını azgın denizi
Tüter o minicik burnunda hamsi balığı, mısır ekmeği
Kara lahana çorbası sofrana kurulur mis gibi
Macera dolu yaşam, cazibeli
Kucak açmış bekler seni
Balı deli, yağmuru deli
Çağlar fırtına deresi
Çağırır geçit vermeyen dağı
Damarındaki kanı hınzır deli
Dursun’ u nükteli
Açıkgöz Temel’ i
Ya Fadime’si, işveli mi işveli
Oynar sırtındaki yüklü sepeti
Sağı solu belli olmayan havası
Ters giydirir acemiye fesi
Öyle bir sevda ki Karadeniz
Şeytan tüyü neresinde bilinmez
Yalnızca yaşanır coşa, coşa
Deli mi deli.
Sevdaların en güzeli
Karadeniz sevdası
05/08/2006
Birkaç tane atma türkü paylaşalım
Deniz üstü üzerim
Sarı lira düzerim
Babamın sağlığına
Nazlı nazlı gezerim
Kız içluğun varmidur
Giy bakayum darmidur
Elim sığacak kadar
Koynuna yer varmidur
Duman deredekari
Götürür portikali
Kız koynunda ne vardur
Sade vurur yukari
Arkeri dal üstünde
Pembe yelek dokurum
Kaybana sevdaluğun
Mektebunde okurum
Merdivenim kırk ayak
Kırkına vurdum dayak
Yar kapıdan geçerken
Ne el tutar ne ayak
Gül biteyi biteyi
Biteyide iteyi
Dedi urumun kızı
Namus elden gideyi
Armudu budakladım
Dallarını sakladum
Annesinin yanında
Kızını kucakladum
Armut budaklanırmu
Dalları saklanurmu
Annesinin yanında
Kızı kucaklanırmu
Sevdaluk ede ede
Yandı yürek yandı
Ben daha dayanamam da
Can boğaza dayandu
Kayıt Tarihi : 19.4.2006 12:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Of'u sadece Rizeye açılan bir kapı olarak anmanıza gücenmedim desem yalan olmaz Meral hamım..Barikatları oraya boşuna koymamışlar demekki :) Çok lazım olacak!
Sanki oraları tekrar yaşadım.
Tebriklerimle
TÜM YORUMLAR (1)