Sahibinin Sesi (Deneme) Şiiri - Ali Işık

Ali Işık
65

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Sahibinin Sesi (Deneme)

İnşaat halindeki binaların camlarına kireçle irice ’ S ‘ harfi çizilir, veya başka bir simge; kuşlar camı algılasın, çarpmasın, kırmasın diye. Aslında dert olan kuşların ‘’ canı ‘’ değildir kırıldığında; camın değeri..

Kırsalda köpeklerin kuyrukları dibinden kesilir; rakibiyle dalaştığında, ola ki gücü yetmeyip bir süre sonrasında pes etmek istediğinde, köpek dilinde kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp aman dilemesin, ölümüne dövüşsün diye.. Aslında dert olan, köpeğin alacağı‘’ ölümcül yaralar,ölmesi ‘’ değildir; sahibinin onuru..

Sevimli fok henüz soluklamıştır yaşamı nefesinin buğusunda; iri, fincan gibi güzelim gözlerinde yaşama henüz merhaba.. Ama dert olan, onu kutbun soğuğuna karşı koruyacak,hayatta kalmasını sağlayacak minicik ''kürkünün güvencesi ‘’ değildir, ne de gözleri; avcısının cebi..

Sevgiye, cinselliğe muhtaç yanıp tutuşan gönlü, kalbi, bedeni, birilerini ‘’sever gibi ‘’ olmuş, sevdim sanmıştır. Vermekten yoksun, almaların beklentisine düşmüş, egosunun tatmininden başka bir şey düşünmeyen sahte gülücük / yaklaşım / yalanları ‘’ben’’liğini sarmış, ‘’birlikteliği’’ sadece ‘’bir ‘’ olan kendisinin yaşaması gerektiğine inanmıştır. Oysa kendini güçlü sandıklarında aslında geçmişten bugüne yansıyan, giderek zavallılaşan geleceğini kandırmıştır.. Ve, dert olan, onu gerçekten sevmiş,sevebilmiş olan - olabilecek kadının / erkeğin ''duygusu,sevinci, hüznü, acısı, hayal kırıklığı ‘’ değildir; kısa bir an süresine sığdırmaya çalıştığı yarı insansı, yarı hayvansı kişisel beklentisi..

Sürekli birşeyler alma / alabilme derdi, telaşı, umusundayız. Bu, bir kuşun,köpeğin,fokun........ sevgili’nin hayatı bile olsa.. Yaşam pahasına ödenen bedeller ego'larımıza hakmışcasına..

Her birimiz dürüstlük, saygı, sevgi,güven beklentisindeyiz. Peki, o ölçüde her birimiz kendi adımıza neler katabiliyor, verebiliyoruz beklentisine girdiğimiz onca hasleti bir diğerlerine tattırabilme, yansıtabilme,yaşatabilme boyutunda? ? Acaba birşeyleri isterken,beklerken o birşeyleri gerçekten kendi özvarlığımızda bulabiliyor muyuz?

Hayallerimiz ve gerçeklerimizde oynaşan duygu ve düşünceler akında- bokunda, olduğu gibi,gözlerimizde, sözlerimizde, tenlerimizde, dokunuşlarımızda, kalem tutan ellerimizde kandırmacalardan uzak, hayat bulabiliyor mu? ? Yoksa birilerini kandırıyoruz derken geçmişimizden geleceğimize biteviye kendimizi mi yanıltıyor,yalanlıyoruz? ? Acaba; içim: 1 dışım: 1 = 2 ayrı kişi miyiz? ? 2’lerimiz de bölünüp, parçalanıp, bırakın yakın çevresini aydınlatmaya çalışan küçücük bir lamba olabilmeyi, dibine dahi ışık veremeyen kör karanlığın silik mum siluetleri bile değil miyiz? ?

Kendimize de iyiden iyiye yabancılaşmış, artık ne aslımıza ne de astarımıza hiçbir şeycikler ifade edemeyen uçar gezer beyinler, kalpler.. miyiz? ?

Yaban’da bir başına tohumlanan, toprağıyla öpüşen, suyuyla sevişen, havasıyla koklaşan; günlerce, aylarca, mevsimlerce suskunluğunun ardından 15 yıl sonrasında meyvesinde seslenen; dibine düşenine ilk bakışta ‘’tatsan tadılmaz, atsan atılma, yesen yenilmez ‘’ denilen, ama, sanayinin sayısız çalışma koluna hammadde, ilaç sektörünün sayısız materyaline alt yapı olarak inanılmaz yararlı katkılar sağlayan ‘’keçiboynuzu’’ bile belki birçoğumuzdan daha gururlu, daha onurlu... ahh insanoğlu.. niye keçi? niye boynuz? ne ilgi? hep deriz ya, ilk bakışta atsan atılmaz, tatsan tadılmaz, ne menem şey ya.. adı da ne menem konmalı helbet..
Oysa yaşamın gerçek güzelliği, tadı, onuru,gururu detaylarında, hammaddesinde, özünde, tözünde; farkındalığında.. gizli.. değil mi? ? Yanından geçmeye, yüzüne bakmaya, elini tutmaya, kalbini sevmeye, aklını dinlemeye imtina ettiğimiz, kimbilir nice hayat cevherleri, meyveleri var yakın çevremizde, farkına bile varamadığımız...Tıpkı yaratılışta her birimize bahşedilen ama unuttuğumuz, güzel insani hasletlerimiz,öz varlığımız, değerlerimiz..bırakın farkında olmayı, içimizden dahi söküp attıklarımız.. gibi....

Evet, belki (?) herşey biz insan kızları, insan oğulları için yaratıldı; ama, kuvvetle muhtemel, yok edelim, öldürelim, gözyaşı döktürelim, hayatından bezdirelim, vefasızlık abidesi olalım diye değil; yaşama hakkına ufacık, sevgiye birazcık, saygıya azıcık, paylaşıma küçücük, aşka minicik dahi olsa sahip çıkalım; hayatı anlamlayan detayların farkına varalım diye... bence...

sevgiler

ağustos 2004

Ali Işık
Kayıt Tarihi : 25.6.2005 15:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Oya Özpoyraz
    Oya Özpoyraz

    Düşündüren , özeleştiriye teşvik eden ve söyleyecek söz bırakmayan bir yazı...teşekkürler kazanımınız için.

    Cevap Yaz
  • Ender Sezer
    Ender Sezer

    BU DENEMENIZ GERCEKTEN
    OKUNASI...
    iYi Ki VARSINIZ...
    BU ARADA BENiM
    KUS SESiNDEKi KUSUN ADI KARATAVUK
    EKLEDiM
    BiLMEM iLGiNiZi CEKER Mi
    TESEKKÜRLER HAKLI YORUMUNUZ iCiN

    Cevap Yaz
  • Gülnur Işın Uzuner
    Gülnur Işın Uzuner

    Evet gerçekten sahibinin sesi olan çok güzel bir yazı okudum...Hayatı anlamlı kılan dtayların farkına varalım...Yaşamı,kendini ve hepimizi irdeleyen satırlar olmuş...Yüreğine sağlık.Gülnur

    Cevap Yaz
  • Osman Dümen
    Osman Dümen

    Çok güzel ve isabetli dokunuşlarınız var,kutlarım.

    Cevap Yaz
  • Sanem Deniz
    Sanem Deniz

    Bu gerçeklerin hepimizin farkındayız aslında...İnsanoğlunun,kızlarının bitmek tükenmek bilmeyen hırsları...Güzel isimler, insanı güzel kılsa keşke(maalesef)...Yüreğinize sağlık!!!!

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (11)

Ali Işık