Yağmurlu bir öğleden sonra. Deniz puslu. Gri örtüsünü örtmüş üstüne kız kulesi, akşamüstü uykusunda. Martıların sesi çıkmıyor, uykusunda güzel rüyalar görsün de anlatsın diye onlara. Usulca havalanıyorlar yağmur damlaları arasında. Hep olduğu gibi trafik var. Kapalı havalar kâbusu sanki bu şehrin. Sevmiyor İstanbul belli ki böyle zamanları, zorlanıyor. Havaya yakışan bir yakut olsa diye geçiyor aklımdan, keskin kokusunu alsa burnum. Flu bir dinginlikte kalsam yudum yudum. Perde perde inse gözümden yaşlar da yağmurla beraber. Ağlasam.. Ağlasam..Ağlasam..
Hüzün kaçamağı yapıyorum, yanlış anlama sevdiğim keyifsizliğimden değil. Sadece daha önce içimde tutup akıtamadığım yaşları akıtmak için. Dün akşamı düşünmek için de fırsat sonra. Garipti. Eskiden kalma desem değil, içindeyim desem hiç değil. Garip bir akşamdı. Dışarısında kaldığım portreler meğer hiç içselleştirmediklerimmiş. Nasıl fark etmemişim anlayamıyorum. Üstelik yıllar olmuş bu portreleri hayatıma alalı. Öteki taraftan daha düne kadar olmayan başkaları yılların paylaşımına çalım atmış, yakındalar. Şaşkınlık verici ve o kadar da gerçek samimiyetleri. Farkındayım sandığım zamanlarda demek ki bastırmışım içimdeki karmaşaya duyguları. Süreçten aldığım keyfi sonuca odaklayarak gözyaşına sokmuşlar beni. Şimdi gerçeğim, şaşkınlığım kendi gerçekliğimden.
Ağlamayı şölen haline getirmek isteyişim kendime geri geldiğim için. İrin tutmuş bir yaraya pansuman yapmak gibi bu durum yumuşak dokunuşlarla. Biliyor musun canım, üstelik seni bir kez daha anladım bugün. Bir kez daha doğru bir sevişteyim dedim tanrıya şükür. Varlığın olmadan yokluk bana kalan sanıyordum, böyle olmadığını gördüm ve iyi ki aşığım sana. Kendi hayatımı geri aldım senden. Bu sebepten de, yeni filizlenen bir çiçek gibi bahara girerken sana aşk açtım.
Tükendiğimi sandığım zamanlar oldu. Hatta bedenimi de teslim ettiğim zifiri karanlık, ağrılı zamanlar. Kıyısına geldiğim düşmeler. Sendelemeler. Kelimelerim de tükendi sandım, kâğıda kalem süremedim. Cevabının olmadığı sorulara çaptım. Sandım ki ölüyorum, bu sefer son. Yanıldığımı her durumu sipersizken karşıma çıkaran hayat gösteri yine bana, mucize dediğim yansımanı barındıran yaşantılarla. Güçlendim. Yüreğimden indirdim sonra tek tek o portreleri. Yenilerini asmaya niyetim yok, senle kaldım. Sabrıma saygı duyduğunu gördüm. Değiştim sandılar, belki sende sandın. Gün geçti üstünden. Koşturmaca içinde aniden sana rastladım, ses edemedimse de kendim kadar aşktım. Çarpan kalbimi duydun sandım, çocuksu bir duyguda heyecanlandım.
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta