Söz bitti gönlüm
Ölüm yutkundum diri
Gece figan
Gün kelepçe
Haz bitti ömrüm
Kuyu mu sahi
-içinden çıkamadığım hayat
Sahi tutamadığım el mi veda mührü
Bir de yemin var sahi
-imanına inandığım
Ufukta kara yok ömrüm
Ha okyanus
Ha cam fanus
Sahici aşk yok
Yok ömrüm...
Feriha Deniz Esen
Kayıt Tarihi : 1.3.2012 16:31:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Feriha Deniz Esen](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/03/01/sahi-nci-ask.jpg)
Tebrikler şair.
Kaleminiz başarıyla anılsın
Sevgi ve saygılar
İlk dikkatimi çeken, şiirin farklı bir tarzda oluşuydu.
Serbest şiirlerde zaten belli bir kalıp aramak mümkün değil. İnsanda güzel bir his, etki, iz bırakıyorsa, yani estetik güzellik taşıyorsa ben şiirdir diyorum.
Bu şiirde ben; güzel bir ahenk, güzel bir anlatım, alışılmışın dışında kendine özgü bir söyleyiş buldum.
Sanki şiirde ahengi oluşturan iç uyaklar kullanılmış. Söz bitti; Haz bitti… Ha okyanus, ha cam fanus gibi. Tabi ses ve hece tekrarlarını, kelime tekrarlarını da eklersek iyi bir uyum yakalanmış.
*
Sözün olmadığı yerde haz; hazzın alınmadığı, tadılmadığı yerde de söz olmaz. Olsa ne yazar? Tatsız tuzsuz olur. O anlık ve bir daha tekrarı düşünülmeyen bir söz ve haz!..
Geceler neden figan?
Gün neden kelepçe?
Söz birmişse, haz kalmamışsa?
Bu da anlık bir ahval mi?
Geçici mi, değişken mi?
*
Kördüğüm bir hayat.
Kuyulara, çıkılmazlara, erişilmezlere atılmış duygular ve söylenmiş nice güzel sözler…
Belki de verilmiş nice kararlı yeminler…
Tutulmayan ellerin, dokunulmayan tenlerin hazzı, sözü, yemini mi olur, diye mi düşünülmeli acaba?
İnanılan ne olsa gerek ki?
Dinine imanına mı?
İman ederek mi?
*
Karasız, sahilsiz bir deniz.
Ne içinde tutunacak, ayak basılacak bir ada, bir kayalık; ne de çıkılabilecek bir sahil, bir kıyı…
Belirsiz sevdalar, umutsuzluklar, çaresizlikler deryasında sahipsiz, dümensiz kalmak gibi…
Kendi gök kubbemizde kendi fanusumuzu oluşturmuşuz gibi bir hayat…
Adı, ömür…
Dolu mu, boş mu?
Belirsiz, nasıl geçeceği bilinmeyen bir ömür…
*
Mahkûm edilen ömürden çok aşk olursa, o aşkı yaşama fırsatı ve imkânı yoksa ve sahi mi değil mi noktasında fanusun dışına çıkarılamayacak duygular mahkûmsa…
Nerden bilsin aşk, kendinin sahici mi, sahte mi olduğunu?
*
Yok be ömrüm…
Hayat geçici, sahte, hayalden ibaretse…
Yok be ömrüm…
Aşkın sahicisi de yok…
Tebrik ve takdirlerimle Feriha deniz Hanım.
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Dostça ve sağlıcakla kalın.
Hikmet ÇİFTÇİ
04 Mart 2012
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (19)