Yaratıldık çamurdan yani, Hakk hamurundan
Kaç ‘yüz’binlik asırdan *istediği ne varsa! *
Us’a sığmaz tasarım, usta marifetiyle
serpiştirmişti bir bir açıldı bin koridor
gökyüzünde ‘boşluğa’ dizdi tek tek taşları
akıllara durgunluk, hiçbiri de düşmedi!
hep eksenince döndü, dizip dizginlediği
bu yarım aklımızca boşlukta sandığımız her taş!
döndükçe zikr’eyledi
Ey dedi… en sessiz taş
beni döndüren güce biliniz şükrüm sonsuz
tıpkı kâinat gibi
tek eksik bırakmadan kusursuz oluşturdu
yetiyordu tek emri, ruhla ten buluşturdu
varettiği her cana nimetler üleştirdi
“Ol” dedi her şey oldu ve ilk emir o ân’dı
ilk insanı yarattı Âdem Rabb’ini andı
Ruhlara ten dikildi ve hem iliğe kemik
Sıfatı Hakk'tan geldi…
sen insansın / dediler…
Yaradılış çamurdu, ‘suyla can buldu toprak’
hüzme sızdı güneşten, buhar olup çözüldü
ve semâ’ya süzüldü, toprağı yerde kaldı
hiçbir göz göremeden kurudu bedende ten
gökyüzünde gezindi;
sen, bulutsun dediler…
sonsuz maviliklerde ak ve hafif gezindi
yeryüzüne bakındı yâr gözünde okundu, aşkla yananı gördü
sağanakla birlikte aşık saçına düştü
saçlarından süzüldü gözlerine ilişti
“An” geldi gözden aktı;
sen, yağmursun dediler…
rüzgârların hışmıyla toz dumana karıştı
o tozun tufanından toprağa zerre düştü
çatladı toprak ana ‘tıpkı sabrımız kadar’
her zerre toprakana kucağına sığındı
bulutlar arş içinde aşk kokulu toprağa kavuşmaya çarpıştı
sonra biri ağladı kavuştu aşığına toprakana rahmine damlayı kabuletti
buluttan gelen damla, o zerrereye can verdi
zerre sürgünü verdi sürgünse filizini
gün geldi güneş gördü semâya gülümsedi
tüm renklerini açtı; sen, çiçeksin dediler
“Ol” dedi yaratıldı yüzbin çeşit mahlûkat
hepsi farklı görünüm, hepsi başka bedende
biz insanken! onlara, sen hayvansın dediler…
renk verdirdi çiçeğe yetmişbin çeşit yeşil
ve her rengin her tonu
‘kon’ diye emreyledi, çiçeğin her rengine
tozuna, zerresine aşık olan arıya
zerreyle izdivaçla arı çiçeğe kondu
ondan aldığı merhem peteklerinde dondu
petek özünü sundu;
bal arının dediler
arı balın aşkıyla insana ikram için gece gündüz çalıştı
oysa insan nedense ne gece ne de gündüz ar için çalışmadı!
erkek hiç düşünmeden namusunu ar’ını, kendini arı sandı
kadınlarıysa petek içindeki zehrini bal sanarak aldandı
kadınsa o erkekten duymak için tatlı söz her sözüne aldandı!
sahi ya, haya nerde, hangi petekte gizli?
hiç kimse düşünmedi
üstelik omuzunda tahtadan bir sal ile kaç gidene tanıktı!
her biri tanıdıktı hem eliyle tuttuğu hem gözüyle gördüğü
oysa; yaratılmışın en özeliydi insan
zekası duygusuyla binbir ikram içinde
duyguyu akılıyla kavuşturup en kolay emri hiçe sayarak sevmeyi denemedi
zor olanı başardı; insan, ‘insan’ öldürdü!
insan ırzına geçti, ekmeği aşı çaldı yüzüstü bırakarak düşeni tekmeledi!
elbet böyle gitmez ân… Sur üflenince sır'dan
sıraya dizilerek geçeceğiz sırattan
bakmak için aynaya utanmazsak surattan
sahi, biz insan mıydık? …….
Berkan KoloğluKayıt Tarihi : 11.12.2009 23:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!