Şafak söküyor kızıl, kızıl gökyüzü
Vakit ölümün sessizliğine bürünmüş
Pusuda.
Gasp edecek yeni doğan günümüzü
İntikam duygusu ile gözü dönmüş.
Saat beş.
Karanlık girerken sessizce inine
Çiy düşer saçlarıma sinsi, sinsi
Parasız beleş.
Çağırıyor beni bir ses kendine
Koşuyorum ona hevesli, hevesli
Yalınayak.
Aralıyorum gözlerimden güneşi
Çabucak geçmiş gün, vakit öğle
Öğün vakti.
Çıkınım yokluğun öz be öz kardeşi
Hayat oyunumdan düştü kale.
Çiy düşen saçlarım döküldü tek, tek
Işığa yakalandı kadersiz piyonlarım
Hayat kırmızı.
Beklerken iskelede titreyerek
Vapur kaçtı suçu yok ki kaptanın.
Çırpındıkça çırpın.
Gözümün feri yok tanımaz kimseyi
Bir ata verdik iki fil ile eldeki
Son kaleyi.
Elimde bir sopa acaba bu neci?
Atlar ahırda kalmış üstü kilitli
Dayan vezir.
Dertler hamle üstüne hamle yapar
Filler çaprazda,
Şaha kalkmış iki at kişneşir.
Rakibim Azrail
İki kale bir vezir bana göz kırpar
Sıkıştım köşeye imdat kere imdat
Eyvah.
Hamle yapmaya kaldı mı takat?
Oyun bitmiş
Azrail dedi ki
Kıvranma fani Şah ve Mat.
Kayıt Tarihi : 6.9.2009 16:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!