sabahın üçü
dördünde çok daha yıldız kayacak.
beşinde
yeddieminde dileklerim
devrolacak...
çünkü muhtemelen
kuyruğunda çıngırağı
zamandan süzülen günün.
bir akşam
bir yıldızı yörüngesinden
çıkarmaya çalışacak bir dilek
küçük sesli ağıt pırnalları
yontacak azar azar
ne için ki
neye palazlanacak
kabarsa çay...
bir yanım gitti gidiyor
zile değmek üzere tokmak.
eprimiş işte basmaktan
arnavut kaldırımların ayası
jelatin zemin
parlak hem
kaygan
iskelet dişleri gibi kalakalmış
eksik gedik
acıları peltek ıslık
sökünmede
taşların arasından...
yok mu adımlarımda sek sek oynayan.
ben gökle bir.
kızgın bana beni göğsünde uyutacak
oy ne desem boş.
her döngüde ocağa düşüyor
ilk ağlamanın üzerinde geçen onca çığlık
gittikçe yorgun
ilk hevesi kalmamış solumanın canda
canda tuhaf bi rehavet
gittikçe daha çok birikiyorum
kırık çömlek diplerinde
gittikçe parıltılı yamaçlarımı
kaplıyor toprak
eskidikçe paha biçilmiyor
yoksunluğuma.
şah
kesik damarı zorlayan kan yolu
mat
hem donuk renkli puslu mavi
hem
artık elim varmıyor buğusuna göğün
her şey insan olana...
Ülker ErcihanKayıt Tarihi : 19.3.2011 08:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)