Usul erkan bilmez nadan elinden
Usul ağlar erkan ağlar yol ağlar
Bülbülün figanı gonca gülünden
Bülbül ağlar diken ağlar gül ağlar
Kamil olanların bellidir yeri
Vardım kırklar yaylasına
Gel berü hey can dediler
Yüz sürdüm ayaklarına
Gir işte meydan dediler
Kırklar bir yerde durdular
Vücudum şehrine girdim o şehri pur ziya gördüm
Velayet ilmine erdim aceb nur-i Huda gördüm
Şeriat şartını bildim tarikat yoluna geldim
Hakikat bahrine daldım Ali-yel Murtaza gödüm
Vücûdum şehrin seyr edüb gezerim
Didar ile mahabbete aşk olsun
Hemen bir nesnede kaldı nazarım
Didar ile mahabbete aşk olsun
Aşkın cûş eyledi geçti serimden
Yakın bil ebced-i burhan Ali'dir
Beyan-ı tevhid ü Kur'an Ali'dir
Muhemmed Mi´raca vardığı gece
Kapıda gördüğü arslan Ali'dir
Yaradan ne güzel buyruk buyurmuş
Gelin hey erenler edin niyazı
Muhammed buyruğu bize duyurmuş
Gelin hey erenler edin niyazı
Niyaz etmek imiş her işin başı
Yemen ellerinden beri gelirken
Turnalar Ali'yi görmediniz mi
Yer gök inileyip zarı kılırken
Turnalar Ali'yi görmediniz mi
Şahım Hayber kalasını yıkarken
Yer yoğ iken gök yoğ iken ta ezelden var idim
Gevherin yek danesinden ileru pergar idim
(Yer ve göğün varolmasından önce ben vardım
Tek cevher tanesinden çıkmış dönen bir pergel idim.)
Yine mihmân gördüm gönlüm şâd oldu
Mihmânlar siz bize safâ geldiniz
Kar kış yağar iken bahar yaz oldu
Mihmânlar siz bize safâ geldiniz
Misâfir aşk kapusunun dilidir
Yol yüğrüktür her sofuyla tutulmaz
Müşteri olmazsa gevher satılmaz
Ekmek yedirmekle hakka yetilmez
Hakk'a yarar doğru kul olmayınca
Niceler gelirde tasvire bakar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!