Evet, biz bilmekten çok inanan insanlardık.
Hayâtın değeri ve önemi ancak o inanç çerçevesindeydi.
Bir bakıma, onsuz hiçbir değeri yoktu ve bundan dolayı içimizde kaynayan delikanlılığın bütün zorlamalarını reddeder gibiydik.
Gençtik. Kanımız kaynıyordu. Çivi gibi aslanlardık. Taşı sıksa, suyunu çıkaracaklarımız az değildi.
Erkeksek, erkek gibiydik, bu doğru; ama, çağını yaşamayan, yaşayamayan erkeklerdendik.
Gençliğimizi, gençlik heveslerimizi, hayâtı doyasıya içme arzûmuzu, bir başka bahâra mı, başka bir âleme mi bırakmıştık? Hayır. Dinlemeye, anlamaya fırsatımız olmadı. Dahası sevmeye ne elimiz ne dilimiz varabildi.
Yaşamaya fırsatı olmayan bir kayıp nesil olduğumuzu fark ettiğimizde, olan olmuştu.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta