Yazılar - Sağlık Mı Dediniz?

Son yıllarda bir diyet modasıdır alıp başını gidiyor. Bir şey popüler olmaya başlamışsa eşyanın tabiatı gereği onun çevresinde de hemen bir endüstri oluşur. Beslenme uzmanları bir tarafta, zayıflatma uzmanları diğer tarafta al takke ver külâh milleti sözüm ona aydınlatır ve bu hengâmeden hem kendilerine hem de konunun diğer bileşenlerine pay çıkarmanın yolunu bulmaları konusunda çaba sarf eder dururlar.

Kimileri beslenme reçeteleri verir, kimileri zayıflama reçeteleri. Bazıları da Alternatif Tıbbın faydalarından dem vurarak ilgilenenleri aktarlara ve benzeri alternatiflere yönlendirirler. Aslında işin bu yanı iyi de oluyor. Piyasa hareketleniyor, alış veriş yapılıyor, bu işlerle ilgilenen esnaflarımıza iş çıkıyor. Ama öte yandan bu beslenme ve zayıflama reçeteleri ve bunlara bağlı olarak piyasaya sürülen bazı ilaç ve yan ürünlerinin faydalı olup olmadığı tartışması da alıp başını gidiyor.

Bir insanın sağlığını koruması çok mu zordur acaba? Eski zamanlara oranla sağlıklı yaşamak giderek zorlaşıyor olmasına rağmen bu konuda hâlâ umutlu olmak için pek çok sebep var. Yeter ki bu sebepler öne çıkartılıp uygulama imkânına kavuşturulabilsin.

Evet, sanayileşme ve bunun getirmiş olduğu çevresel kirlenme insan sağlığını giderek daha çok tehdit eder bir hale gelmiştir ama öte yandan insanın bu gibi sorunların üstesinden gelebilmesi için de elinde hâlâ pek çok imkân mevcuttur. Yeter ki biraz duyarlı olabilsin.

Ama bunu yapabilmesi için kişinin çok basit bir soruya samimiyetle cevap vermesi gerekir. “Sağlığımı nasıl koruyabilirim?” Soru bu. Cevabı da çok kolay… Bu basit soruya cevap verebilirseniz eğer bu cevabın gereğini yapma sorumluluğunu ve görevini de rahatlıkla üstlenebilirsiniz demektir. Bu kadar basit...

Meselâ ilk önce eğer içiyorsanız sigarayı ve içkiyi kesinlikle bırakacaksınız. Ne kadar iyi beslenirseniz beslenin, ne kadar spor yaparsanız yapın ve kendinizi çevresel kirlenmeden ve hormonlu gıdalardan ne kadar korursanız koruyun değil mi ki sigara ve içki içiyorsunuz kendinize göstermiş olduğunuz bu özenin son tahlilde size çok da faydası olmayacağı açıktır.

Ve meselâ yine çevresel kirlenmeye de katkıda bulunmayacaksınız. Yerlere tükürmeyecek, elinizi silmiş olduğunuz kâğıt mendili ulu orta sağa sola atmayacaksınız ve bunları yapanları uyaracaksınız.

Evinizden çıkan çöpün içindeki geri dönüşümü mümkün olanlarını ayrı ayrı poşetlerde toplayarak ekonomiye yeniden kazandırılmasını sağlayacaksınız. Ki çevreyi kirletenlere karşı söz söyleme hakkını elde edip daha büyük çevresel sorunlarla ilgilenebilesiniz.

Çok basit şeyler bunlar değil mi? Peki, o zaman kaçımız duyarlı davranıp bu küçük ve basit şeylere dikkat ediyoruz? Yoksa bu küçük ve basit şeylerle uğraşmayı vakit kaybı olarak mı görüyoruz? Öyle ya daha büyük sorunlar varken bu küçük işlerle uğraşmanın ne âlemi var, değil mi?

İnsanın gözü hep büyük resmi görme eğilimi içindedir ve bu büyük resmin kendisine anlattıklarından yola çıkarak hareketlerine yön verir. Oysaki o resmi daha iyi anlayabilmek için ayrıntılarından yola çıkmak gerekir.

Ayrıntılar, evet…

Kaçımız gözümüzdeki çöpü görüyor ve başkasının gözündeki merteğe bakmadan önce bu çöpü çıkartmak için harekete geçiyoruz acaba?

Kaçımız “Evlerimizdeki temizlik maddelerinin hangilerini kullanmasak da olur,” diye bir araştırma yaptık ve bunun gereğini yerine getirirdik? Yoksa bu kimyasallara yenilerini ekleyerek kaçımız kirliliğe ne kadar katkıda bulunduk, bulunuyoruz?

Kaçımız hayatımıza giderek daha çok giren G.D.O.’lu ve bir takım işlemlerden geçirilerek doğallığı ortadan kaldırılmış yiyecek ve içecekleri almamaya özen gösteriyoruz?

Bu sorulara benzer daha birçok soru sormak mümkün elbette ama soruları çoğaltmanın pek de bir anlamı yok. Anlamlı olan söz yerine eylemdir

Kişinin çevresine karşı duyalı olması iyi bir şeydir. İnsana sorumluluklarını hatırlatır ama bundan da iyisi onun öncelikle yakın çevresine ve hatta kendi sağlığına karşı duyarlığıdır. Çünkü bütüne ulaşmak için parçaları bir araya getirmek gerekir. Ve Tabi sağlıklı olmak için sadece doğru beslenmek yetmez. Sağlığa etki yapan diğer etmenleri de gözden kaçırmamak gerekir.