..Sağanaklar kala Şiiri - Sevim Vardar

Sevim Vardar
31

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

..Sağanaklar kala

Sevgili
ben senin dilinden damlayan zehiri
yüreğinden oyduğum mızrapla vurdum
ve seni çok sonraydı ben
yudum yudum
çığlık çığlık okudum
Sevgili
bir deli Bozlak oldunda sonra sen
bir deli sıra yaş
sızdınya gözlerime
işte ben o suların yeşilinde kayboldum
sen şimdi bilme
bilme ki
ondandır terine hasretliğim
ondandır dolandığım kaderine
ondandır karalar giymiş
tutuklu sözlerin suskunluğu
Sevgili
bilme
bilmeki şimdi
rahmi olmayan bir anadan gelecek çocuk kadar
imkansız sancılarım
on ayrı yerinden delinen parmaklarımın
on damla kanından gelecek şifasına gebeliğim kadar aykırı
Sevgili
bilme
bilmeki şimdi
yaşam çok uzun bir an dı
an dilsiz bir güvercin omzumda
ve bu gün güneşe doğru tuttuğum yola
içimdeki sevgi dolu korkularla
bildiğim tüm kutsal taşları serperek
zaman
ölüme
ve sana sağanaklar kala
yürümeye baş koyduysam
bağışla
Muhammed aşkına
bağışla.

Sevim Vardar
Kayıt Tarihi : 15.9.2007 02:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Pınar Atay
    Pınar Atay

    Öncelikle sevgili Mine hanıma teşekkür ederim,böylesine özgün şiirleri bizimle paylaştığı için....

    Kutlarım sevgili Sevim Vardar ,çok güzeldi beğeniyle okudum....

    Diğer şiirleriniz de çok güzel...

    Selamlar sevgiler...

    Cevap Yaz
  • Mine Gültepe
    Mine Gültepe

    Sevgili
    ben senin dilinden damlayan zehiri
    yüreğinden oyduğum mızrapla vurdum
    ve seni çok sonraydı ben
    yudum yudum
    çığlık çığlık okudum

    ___Şiire giriş sevgiliye sunulan sesleniş geçmiş zaman diline vurgularla gerçekleştiriliyor. Bu üslupla şairimiz, şiirin başlığına da sadık kaldığını göstermiştir.
    Doğanın en bereketli dönemini çağrıştıran 'yağmur' olgusu sağanağa dönüştüğünde verimlilikle beraber kayıpları da getirir. Sağanaklar, kayıp noktasındaki rolünü
    yine zamanın içinden olan ama belirsizlikte kendini korumayı başarmış 'beklenmedik' an'lardan alır.

    Giriş dizelerinde kalemin açık yürekliliği hakimdir. Öyle görünüyor ki bu aşk'ın muhattabı karşısında şairimiz büyük bedeller ödemiştir ki sevgide
    'bedel' unsuru mutluluğun yanında yer alması gerekirken, birçoğu gibi şairimiz de bu bedeli fedakarlıkta yaşamıştır. Bu da bizlere derin ve aynı zamanda 'kendinden öte sevme' yetisine sahip bir aşk'ın varlığını gösteriyor. Dolayısıyla yüzümüz böyle bir şiire dönükken şimdiden getirebileceği hüznü görmek çok zor olmasa gerek...


    Sevgili
    bir deli Bozlak oldunda sonra sen
    bir deli sıra yaş
    sızdınya gözlerime
    işte ben o suların yeşilinde kayboldum
    sen şimdi bilme
    bilme ki
    ondandır terine hasretliğim
    ondandır dolandığım kaderine
    ondandır karalar giymiş
    tutuklu sözlerin suskunluğu

    ___Şiir görünürde tek bölümde okuyucusuna sunulmuştur. Ve onu 'anlamsal'da adımlamanın, öncelikle şiiri anlamada sonrasında ise bütünü doğru kavramamızda etkili
    olacağını düşünüyorum. Bölümlediğimiz bu kısmın ilk dizesindeki 'bozlak' ifadesine baktığımızda karşılığının Türk Halk Edebiyatında bir uzun hava türü olduğunu belirtmek gerekiyor. Bozlak'ta ses olgusu tiz duraktan başlar ve sözel bölmeye başlamadan önce, tek çalgı tarafından yol gösterme adı verilen bir usulsüz acış yapılır.

    Şairimiz, muhattabını 'bozlak'la tariflerken, o'ndaki bunca tiz sese ve usulsüz açılışa rağmen, aşk'ta onu tercihlediğini oldukça yalın imge ve betimlemeler eşliğinde
    sunmayı da ihmal etmiyor. Bölümde dikkatimizi çeken bir diğer unsur da bunca derin sevgiye rağmen kalemin suskunluğa adım attığıdır ki bunu istemsiz olarak
    yaptığını 'kader' olgusunu vurgulayarak paylaşır.


    Sevgili
    bilme
    bilmeki şimdi
    rahmi olmayan bir anadan gelecek çocuk kadar
    imkansız sancılarım
    on ayrı yerinden delinen parmaklarımın
    on damla kanından gelecek şifasına gebeliğim kadar aykırı

    ___Diyaloğun her sesleniş aşamasında durak yapıyoruz. Ve bu durak öncekilerden çok daha içsel sancıların dile geldiği başka bir keder taşıyor.
    Kalem öyle onulmaz bir döneme girmiştir ki artık bundan sonrası onun için kısırdöngüden ibarettir. Sancılar, ancak doğum gerçekleştikten sonra
    biter ki doğanın yasası gereği de bu böyledir. Ama bu sancı artık içinden çıkılması çok zor bir duruma dönüşmüştür. Kişi adeta bir 'hortum fırtınası' içinde
    dönüp durmaktadır. Etrafında ne ona ulaşabilecek ne de onun ulaşabileceği insanlar vardır. Üstelik yaşam ve ölüm onun tekelinde de değildir.
    Yeni çocuklar doğurabilme yetisi azalmıştır ayrıca içsel sancılarının annesiz çocuklara benzemesi, yaşadığı kederi tariflemede en etkili olanıdır.

    Kalem, şiirde dil ve üslupta halen tüm yalınlığını korumaya devam ediyor. İmge ve betimlemeler, şiire küçük süs parçacıkları olarak yerleştirilmiş görünüyor
    ama şiiri okumaya başladığımız an'dan itibaren onların süs olmaktan uzak tutulduğunu da gözlemleyebiliyoruz. Buradan da kişisel olarak aldığım
    öğreti; şiirde anlamı anlatmanın birkaç imge ve betimlemeyle de başarılabileceğidir.


    Sevgili
    bilme
    bilmeki şimdi
    yaşam çok uzun bir an dı
    an dilsiz bir güvercin omzumda
    ve bu gün güneşe doğru tuttuğum yola
    içimdeki sevgi dolu korkularla
    bildiğim tüm kutsal taşları serperek
    zaman
    ölüme
    ve sana sağanaklar kala
    yürümeye baş koyduysam
    bağışla
    Muhammed aşkına
    bağışla.

    ___Finale uzanan dizelerin bu denli ürkeklik taşıyor olması şaşırtıcı gelmiyor bana... Çünkü başımızı henüz derin bir kederden kaldırmış bulunuyoruz. Şiir, geçmişe
    ve tabi ki yaşanmışlığa atıflar yapılarak muhattabının karşısında oldukça samimi bir duruş sergilemiştir. Öyle ki bu samimiyet tablosunda; kalemin omuzlarındaki 'dilsiz güvercin' im'lemesiyle aktardığı sessiz umutlarından tutun da bu sevginin sürekliliği için sığındığı maneviyata kadar her bir ögenin paylaşılmış olması, sevgiye verilen değeri çok net duyumsatıyor.

    Peki neden bu noktaya gelinmiştir? Taraflardan biri ihanet mi yaşamış ya da yaşatmıştır? Veya 'sevmek' duygusunun ağırlığında kişiler henüz birşeylerin rayına oturmadığına mı tanık olmuşlardır? Yoksa tüm sorgulamaların gereksizliğinde sadece koşullar ve konumlar gereği mi bu sevgiye çizgi çekilmiştir?

    Nedenler elbette çok olabilir (ki aşk'ın tüm nedensizliğine rağmen ayrılıkların hep neden'li oluşu da ilginç bir çelişkidir aslında) ama bizler nedenlere değil sonuca bakmakla
    mükellefiz.

    Çünkü üzerinde durduğumuz zemin 'şiir'dir. Ve kalem, büyük özveriler kattığı bu aşk'tan ve şiirden uzaklaşmadan son dizelerde, bizlere önemli bir duruş sergiler ki bana göre bunun üzerinde durmamız çok daha anlamlı olacaktır. O, zamana ve ölüme hatta aşk'a sağanaklar kala yürümeyi kendine erdem edinmiştir. Kaldı ki bir aşk da böyle başlamaz mı zaten? Yürümek, yaşamı devinim noktasına taşıyan en önemli eylemdir. Kalem de bunu yapacak olmanın öncesinde yine 'sevgili'ye hakettiği değeri verir ve o'ndan bağışlanmayı diler. Ve tamamiyle samimiyette başlayan şiir paylaşımını, duygu ve düş gücüyle birleştirir. Devamında asla ödün vermediği 'samimiyet'in o sade yanına finalde 'bağışla' sözcüğünü seslendirerek erdem ipini göğüsler...


    Şiirin özgün sesine derin sevgi ve saygılarımla,

    Cevap Yaz
  • Âşık Çağlari Muammer Çalar
    Âşık Çağlari Muammer Çalar

    Yüreğinize sağlık çok güzeldi
    Saygılar usta kaleminize.

    Cevap Yaz
  • Tevfik Fikret Erdal
    Tevfik Fikret Erdal

    şiirlerdeki temel sorunumuz sanıyorum daha soyut bir dil kullanmak geregini tam yerine getirememek...yoksa yazdıgınız her şey şiir...

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay

    'bu gün güneşe doğru tuttuğum yola '

    ters yolda olanlara ikaz gibiydi dize..keşke,bu kadar çekici olmasaydı karanlık!..

    sevgi ve dostlukla...


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (19)

Sevim Vardar