Safsata Şiiri - Yorumlar

Oğuzhan Savaş
2

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ağır ağır dökülüyor sonbahar yapraklarda. Sıkılıyor can kafeste fakat nafile.Hangi mezedesin söyle bu gafile.Karanlıktan kaçan mı bu kaçıncı kafile. Seyyahların dudakları bıraktığı tozlu bir kafiye.Bir üfledin ki bana ne toz kaldı ne de gam.Güller bulandı yine bir baharda rengi kan.Neredesin cevapları bildiğim sorulardasın aslında.Keşke cahil kalsaydım yanında.Aşk biraz da karamel tadında.Gerçekler sabah ayazı misali coğrafyamda.Perdeler kapandı ardından panoramamda.Öğretilmemişti sevda böyle değildi okuduğum romanlarda.Ne göründüğü gibi ki arkasında saklanan yalanlarla.Milyonlarca ten varken şu anda bende senim senden kalanlarla.Virane sokaklarda yürümedim ayaklarıma da dolanmadı yalnızlık.Sadece koşmak istedim harabelerde ayaklarıma takılanlara aldırmadan.Günü uyandırmalıyım gece kaldırmadan.Mazi geçiyor geleceğin önüne.Geçmiş kaçıyor benden senin yönüne.Saatler gösteriyor tütüne ateş var.Parmaklar sarıyor, yarin saramadığını.Yarın geldi yarim gitti.Ala kargalar sabahı müjdeler.Selamlar ola işte o vakit isterim müjdemi.Müsterih olun efendim hayallerin zaten çoğu pejmürde ve fuzuli.Üşürdüm penceredeki temmuzda.İsteseydin taşırdım seni tam omzumda.Sarılmak mı kardan bir adam olan ben güneşe.Ayrılmak mı eksik olmaz bu soytarıdaki neşe.Gurur söylesene en çok nerelerde bulunur? Ayaklar altında yetişen bir eğreltiyse ondan çok ne bulunur? Gülüyorum sadece komedyaya dönen hayatıma.Sevdiğimi bile alamazken hayatıma.Veda et velayet edemediklerime.Hangi güne yakışır ki başında varsa bir elbet? Ebced hesaplarım getiremezken seni geriye bana bir iyilik yap kendini affet.Sen ki afitabım yağmur gözlüm,fırtına saçlım,deprem dudaklım işte böyle bir afet.Sağ çıkmayı başardı enkazdan yamalı bir şair.Yürümeye mecali yokken 1 yıl uzaklıktaydı en yakın şehir.Düşündü düşerken düştüğü dünyaya.Dua etti geleceğe ve senden yana.Yandı vuslatın en kor harında.Sandı ki en saf aşk senin yanında.Yanıldı yanınca saha çok yanıldı yarin adını anınca.O da almadı adını yanına yanınca yanıldı yanıldı o da adını anmayınca.Ahşap kokuyor betonarme binalarda.Tebessüm eksilmişti gergin simalarda.Tarifi bilseydim olurdum arif.Arif olmamı istemedi bir tarifle maarif.Zarif bir kuğu misali gözlerdeki buğu.Tutmadı gönüllerde aşkın simyası.Yakışmazdı sana bu nedenle defterlerden sil yası.Hafif bir meltemi geliverir matemin.İhtimalleri ve beni hesaplayamadı bir türlü matematiğin.Öğretmen olursam şayet çocuklara sevdayı öğretmem.Gece dolu bir Ahmet Kaya şarkısını onlara söyletmem.Başa sarıp duran bir melodi mi yoksa başımı saran sevgilinin fikri mi? Gül demek isterdim sana buna müteakiben lakin satırlarım o kadar ince değil.En son şeydir sana besleyeceğim kin.Toprakla yanan insanın en son şeklidir kil.İkimizde kilken marifettir olmamak çamur.Beklerim dedim geleceğin günü,bekliyorum hala bir türlü gelemediğin günü.Peki ya dünde kaldıysan nasıl getiririm geçen günü.Yazılan nüshaların hiçbirini okuyamayacaksın. Çok zor değildi sadece adını oku anlayacaksın.Yanaşır hüzün koyuna umut yelkenlisi.Alışır koynuna ağyar ab-ı hayat tekkesi.Mürit olmak istesem de izni olmadı mürşidin.Bir benzeri olmak istedim hep Cemşid ü Hurşidin.Susuyorum sakiler dağıtırken çığlıkları.Dinliyorum bir kanunun Kürdilihicazkar makamından çaldıklarını.İnliyorum ney gibi biliyorum sırrımı başkasından çaldıklarını.Yoksun ya bütün teşbihler hatalı.Bulunurlarsa şimdiden hazır boyunlarından geçecek halatı.Bu son dörtlükteki som altın. Bu son düzlükteki son atım.Maalesef şansımıza yine geldi kafiyeden tunç.Yazmayacağım artık bu olsa da suç.Ey yalnızlık kafiye şerbeti iç satırlarda onu gördüğün her anı kus.Avunuyorum ne de olsa sevdayı her gece karanlıklar senatosunda savunuyorum.Bir şey istemez ancak bir mecnunun küllerini savuruyorum.Firar ederken gece hanemden.Ödün vermedi yıldızlarım zatı şahanemden.Onlarda gitti senin gibi.Acaba çok mu vefa gösteriyorum derdime deva olmayandan.Bir menekşe olmak istiyorum koparıldığı an solmayandan.Sol yanımdan öyle bir geçtin ki duramıyorum acımdan.Kıramıyorum kalpleri vuruyor bam telim sazımdan.Niceleri gibi olup bakmayaydın bu çamura.Oysa sen benim için pakmayaydın hamura.Farkındayım basit kelime oyunları da getiremedi seni ömre.Düşmek de bilmedin yaprağa oysa demiştim ki sana cemre.Hitabetim kalırken yanında aciz,bu raddeden sonra kitabetime herşey caiz.Her lahzada zuhur ederken silüetin aşk demek buymuş acının farklı bir ritüeli.Kuşluk vaktinde bülbüller girer girer gülle münakaşaya.Yakışır mı ki bunlardan başka mübalağa sana.Zihniyetim,dirayetim ve Adriyatik Denizindeki büyük kadırgalı gemim hepsinin başında sen varsın.Korkuyorum artık yoksa içimde de sana benzer bir sen varsa.Yürüyorum eski ağaçlar ve yıkılan hayallerin altında kalan insanların arasından.Bakıyorum bilinç altımın altındaki yeraltının terasından.Yetişiyorsun yine gönül tarlasının serasından.Bir tiz yükseliyor Yalnızlık Gölü operasından.Halimi anlayamaz hiçbir hakiki alim.Hayal ve hakikate dair edebiyat yapar talim.Tüm takiplerimin sonucu olsa da harabat.Aşkım ve muhitim sanki Lale Devrindeki Sadabat.İhaneti tatsaydım bir ihtimal yeminini bozardı sadakat.Korkuyorum ya bu bozkırda tek başıma ulursam.Aramam sona erecek o ulu Asena'yı bulursam.Ya başıma gelen en güzel şeyse o.Yarim ki gönül ülkesinin şemsi o.Pervane olmak sorun değil ya dönerse aynı teraneler.Üşürüm o vakit kapa dudaklarını cereyan eder.Yazılacak çok canan varken istemedi başka cananı bu can.Bu mısralar sana yazılanların sadece bir bucağı.Arkanı dön,tebessümünü al ve adımla öl.Yas tutmam unutmayacaklarım için bak sadece bulutlar konakladı gözlerimde.Ağlamıyorum sadece yağmur kokusu var sözlerimde.Bakmıyorum sana sadece gözlerin var gözlerimde.Günlerden bir gün ne dersin bizi rivayet eder geniş zaman kipi.Yaşlanırız ikimizinde çözülür bağı dahi değil ipi.Düşeriz birbirimizi tutamadan akıllara.Boşver hepsi bir hayal olsun.Gökyüzü yine yağmuru aldı.Tunç bileklerde ihanet koklandı.Utanç,güneşin gülümsemesine inat her sevgili kaderin yayıyla oklandı.Ve pencerede zamanın erimesi.Yalnızlık sanki şatafatlı bir sarayda Rum nedimesi.Bu reaya oysa ki ne saray bilirdi ne de harem.Onun için sevgilinin adını bile anmak mahrem.Bilmezdi ki ne aruz ne rubai ne ahrep ne de ahrem.Gümüş denizlerde aramak seni benim için bir cümbüş.Nara atar sabaha karşı martılar.Sevda için anlatılan süslü abartılar.Yalanmış gördüm gözlerinle şimdiden bir kervan gözlerime vardılar.Yorulan bu sefer parmaklar değil,yürekti.Sevda sanki son kurşunu kalan martini edasıyla bir tüfekti.Ve olgunluk mezara atılan son kürekti.İlham perilerini saldım peşine bu kalemle süren avı.Siz değerli zat yanımda bir ömür boyu sürekli kalın.Yutkunamaz boğazda kalır mürekkepten müsveddeler.Dört duvar bir pencere arasında yalnızlıkla müşahedeler.Mücadele kaybetti kazanan yar ile imzalanan ağır mütarekeler.Müstakil bir şiirin müstakbel mühim meselesidir sevda.Sürükler ayaklarımdan daldığım bu hayalden derya.Feryat ederken sana sahile vurulan benliğim.Seni sevmiyorum yazdıklarıma bakıyorum da bu ben miyim? Cinasların canı sıkkın ama olsun söylesene dudaklarının yanındaki ben miyim? Sürülen sana karşı gelen devrimci bir bürokrat.Şimdi seslenirim nerelerdesin ey Hipokrat? Gerçekler acıtacak can bulsa bende bırakmazdı peşimi.Yalanlar her gün oynamaktan bıkmadı eşimi.Sanat yapacak halim bile yokken tezatlar düşmüş yollara.Yorgunluk yakışır seni saramayan kollara.Dar kaldırımlarda yürür ütopik yarınlar.Eğer seni görse doyardı aşka aç karınlar.Hazine mi senden başka varsa bırakın alsın Karun'lar.Seni yürülülükten bir an önce çıkarmalı kanunlar.Sevda dediklerine çoktan atamışlar tenden kayyumlar.Basın özgürlüğümü elimden alan adının sansürü.Aşk bir yaşam formu fakat sen hala bunu san sürü.Çobanı ben olsam da hala çalamam dertli kavalı.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta