Ne kadar da özlemişim tarlalardaki başakların saplarını çiğnemeyi,
Bir hafif acı duymak için,bu yoğun acıların içinde bir saflık bulmak için,
Ciğerlerimin açılacağını umarak koşmak istiyorum temiz ve dürüst köy akşamlarına.
Oy benim bir zamanlar,eteğinde çocuklara hediye ceviz saklayan,
bozulacağını dahi hesap edemeden şehirden gelen şekerleri cevizlerle yer değiştiren saf ninem...
Bozuldu senin evlatlar her tatlı yendiğinde tatlı konuşulmaz bozuldu tatlılar,
Nerde o sarı burmalar,
Ben pek sevmezdim nankörce,
Ne bilem şehirde buğdayın aslından ayrıldığını dışarıda beyaz içimde karalar bağladığını.
Şimdi ben özenti şairler gibi yada büyük şehirlere gelin gitmek için yanıp tutuşan saf köylü kızları gibi değil,
Yada kitaplardan öğrendiğim bir iki yabancı kelime ile hava basmadan şairane bir şeyler düzmek değil,
şu düzmek kelimesini kullanan canlar gibi değil,
Sana öyle bir şey söylemeliyimki suskunluğum ateş olup kelimelerle yakmalı canını
Şimdi sen bana,benim kendime söyleyemediğim şeyi söyleki,
Ben öfkeyle kazıp,özlemle gömeyim kendimi senin yüreğine,sen ister yan ister yanma.
Kayıt Tarihi : 12.4.2013 16:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!