Ah sen! Saraydaki asil!
Bab-ı Ali’nin kalbine düşen kızıl ateş
Saltanatı özleyişim sen
Ve tövbe edişim cumhuriyete
Aşk dediğin mutlak monarşi…
Sen, savaş meydanlarındaki safir kılıç
Başı gövdesine hep yakışan aşk sen!
Mataramdaki son yudum kan
Yek damlan ölümsüz hayat sen!
Aşk dediğin mutlak diriliş…
Sen! Ortaçağın derebeyi
İki dilim esmer ekmeğe tamah ettiğim sen
Skolastik aşkımın kahramanı, sorgulamayan
Ve teslimiyetçi ben
Aşk dediğin mutlak feodalite…
Ben dediğin duyun-u umumiyeden arta kalan birkaç ayarı düşük gümüş akçe
Aşkına borcum ödemekle biter mi hiç?
Sen hilal yüzlü!
Hakikati uzunca zamandır benliğime düşen sen!
Hunlar’dan bu yana dek
Ve durmaksızın
Sen! Binlerce yıllık türk-aşk geleneğinin yaratıcısı
Veliahtısın yüreğimde son ve ebedi saltanatın
Aşk dediğin mutlak bir al sancak yüzünde dalgalanan…
Sen ansızın yüreğime konan anka kuşu!
Özleminde kül tuttuğum sen!
Sen! Muson yağmuru
Uzunca zamandır beklediğim süpürmek için hasretini
Aşk dediğin mutlak bir kavuşma beklemeye tahammülü olmayan
Aşk dediğin mutlak bir sen adını benim koyduğum:
Cankanım…
Sen! Son vermeye kıyamadığım şiirim!
Gönlümün pay-i-tahtı sen!
Aşk ve sen anlatmakla biter mi hiç?
Kayıt Tarihi : 7.4.2006 00:54:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




TÜM YORUMLAR (1)