Şu mereti de bir türlü bırakamadım gitti.
Sanki duman olup uçmuş,
Parmak uçlarımda ömrüm...
Yok buralarda yağmur kokusu,
Hazan vurgunu gibi sinmiş içime,
Hayalin canlanıverdi karşımda birden,
Sarhoş birkaç ağaç ve bir de sallanan ben.
Sonbahar akşamıydı esti sert bir tufan,
Bakakaldım ilk defa görmüş gibi hayran
Güzelliğini silememiş zaman senden,
Eskisi gibi titremeler sardı birden,
Sigaramın ucunda İstanbul yanıyor.
Kapattım gözlerimi,
İçime çekiyorum seni.
Vapurlar, galata, haliç…
Umrumda değil.
İçimde sayısız fırtınalar
Sevgiye, aşka dair ne varsa kopuyor.
Susturamıyorum
Ellerimi, gözlerimi, dudaklarımı...
Hatıralardan birkaç resim çalıyorum.
Parmaklarım sende geziniyor,
Celladım gibi bakma halime,
Yarim, kor alevlerde gör beni.
Irmaklar gibi akma derine,
Yarim, aşkın sırrına ser beni.
Şu dilim, dilim dilim dilinsin.
Gecelerim sabahsız,
Öyle kilit vurmuşum ki karanlığa
Düşündüğün gibi aydınlık değilim ben.
Bu kör karanlıklar benim,
Yıldızlar...
Çıkmaz sokaklar...
Rüstem HÜSEYİNGULUYEV’e
Gözlerimde,
Ertelenmiş yaşlar var Rüstem Baba.
Seni bir sonbaharda verdik toprağa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!