Şafak söküyordu bir başa...
Oysa başka bir taşın üstünde bir adam vardı…
Yumuk gözleri… Elindeki sigarayla avuçlarının içinden içinden dumanı üflüyordu…
Sadece kendi duyuyordu ah seslerini, vay anasına dediği cümle sahipsiz dolaşıyordu… Yalnızlığını bir yalnıza yapıştırmak istedi… Sadece bakınıyordu yağmur damlarının deniz yüzeyine bıraktığı yakamozlara…
Gittikçe büyüyen dairelerde kayboluyordu umut düşünceleri…
Ben yalnız o yalnız hayat tek başına çare arayanlarla dolu dedi…
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.