Kalabalık bir şehrin sokaklarında,
yalnızlığım
Bir nefes kadar yakın Ve aynı nefesi solurken…
O insanlar ki, aralarında ben yokum
Düşüncelerimde, düşlerimde olduğum yerdeyim
Issız,
Neşeli günlerdi çocukluğum, gidenlerin ardından.
Her giden, bir parçaydı güleç yüzümden.
Şimdilerde ise düşen bin parça…
Çoğunun gidişine aldırmadı küçücük yüreğim.
Yüreğim küçüktü ve herkese yer yoktu.
Ben bir ceviz ağacıyım bir fukara kulübesinin hemen üstünde duran
Aldırmadan sel ağzında duruşuma düşen her damlayla biraz daha güçlenirken
Dikilir taşkın suların yollarına bırakmam geçsin serseri kurşunları
Ve vicdanı olurum bağrıma düşen her damlanın bir gün azrailim olacağını bile bile
Ben bir yabaniyim adına dilek tutulan…
Kaç bahar geçti bilmem, hasretinde memleketimin.
Koşturmalarında çırpınırken hayatın, kaç bahar son buldu.
Kaç kez yaprak açtı memleketimin kavakları bensiz,
Kaç kez nağmelerinde huzur buldu hemşerilerim.
Kaç kez yaprakları soldu bensiz, döküldü yerlere.
Döküldü de esen rüzgarla çaldı hasret namelerini.
Kalamadım
Kalamadım sizinle ey dağlar
Gidemedim’de uzaklara
Hep sizden en uzaktayım diye
Denize sevdalı bir ömür.
İnandığım şeyler uğruna savaşırken ölmeliyim
Koparmadan bir dal bir yaprak
alamadan bir avuç toprak
Emeksiz ekmek yiyip vatanı özel özel satanlar
Bırakmazlar ekilsin bir buğday bir başak
Alamasa da gemiler babalarımız
Güneşten günden,
Güneşin gündüzden uzak sokaklarda,
Sokak lambalarının gündüzünde yürürüm.
Yürürüm kalbimde yokluğunun hançeriyle.
Acır içim, kanar yaram. Yürürüm, aldırmam.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!