Söyleseydim, bir anlatabilseydim kendimi,
Ve kendimden daha da bendeki seni,
Çağlardı şu ırmaklar daha bir coşkuyla,
Güneş belkide bugün en parlak gülümsemesiyle gelirdi.
Dokunamadığımız şu bulutlar var ya,
Bir zamanlar hani her çocuğun düşlerinde olan,
Gönlümün camlarına hasretin vuruyor,
Damla damla,
Soğuk bir kış akşamında.
Adını yazıyorum o camlara gözyaşlarımın buğusuyla.
Seni iliştiriyorum,
Aşk gittiğinde bile,
Hala benimleydi.
Başka kolda avuturken kendini,
Gönlün gönlümdeydi.
Ben ağlıyordum,
Yüreğimin kıyılarına vuruyor adın,
Islatıyor tüm benliğimi varlığın.
Dalga dalga,
Sen geliyorsun uzaklardan,
Geçerek bin bir tuzaklardan.
Sustum...
Kalem yazmaz dil konuşmaz ki anlatsam seni.
Şimdi lal olmuş dilim,
Sözcükler aşka direnmekte,
Avaz avaz çığlıklarını gizlemekte.
Göğsümün tam da sol üst köşesinde,
Var kaburgamı daraltan ince bir sızı,
Söyle geçer mi ki anne?
............................................................
Senden emmiştim oysa ben sadece sütünü,
Nedir sahi bu efkar, bu yazı,
Ve kadın yazdı...
Ellerinin hamuruyla tuttu kalemi.
İlk önce 'umut' dedi,
Neden mi?
Çünkü o umudun ta kendisiydi,
Sabrı, beklemeyi..
Yalnızlığın gölgesindeki bir kadınım.
Gecenin bir yarısında,
Oturmuşum köhne bir banka.
Karışmış nefesim karanlıklara,
Kaybolmuş sesim çıkmazlarda,
Yıldızları seyreylemekteyim,
Ben çetin savaşlardan çıkmış,
Umut yelkenlisi gibiyim.
Yorgun, argın dönsem de karasularına,
Senin yanında gözbebeklerimden okunuyor,
Mutluluğum.
Çünkü...
İçimdeki acıydı,
Ruhumdaki sancıydı,
Aklımdaki bir yabancıydı...
Dudağımdaki izden daha da derin,
Yüreğimdeki yara.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!