Martılar geçiyor
Kelimelerin liman kalabalığı
İçindesin dışına vuran güneşin
İklimlerin bomboş
Ruhunda ki kavgada daha şafak sökmemiş
baharda yaprak seslerine karıştı sesin
kim gelirse gelsin sen en güzel yerimdesin
herkes düş peşinde sen benimlesin
sevdanı kalbime geceyi sana yazdım
başkasını sev dediler dünü yer dediler
Gel be kadın
Gözlerinde saatlerce kaybolayım
Bin yıllık sardunyanın hasretiyle sarayım
Nefes olup içine dolayım
Belinden sıkı sıkı sarılayım
Öpmekten yorulayım
Parça parça gidiyosun benden.
Gülüşünü hatırlarken, bakışlarını unutuyorum meselâ..
Kokunu hatırlarken, sıcaklığını.
Heyecanını hatırlarken bana gelişlerini.
Verdiğin huzuru hatırlarken, seni unutuyorum..
Gördün mü?
Her şeyden önce neydik biliyor musun?
İki yabancı,
Birbirinin adını, sesini duymamış.
Hiç birbirini görmemiş iki yabancı..
Sonra cemreler düştü birer birer,
Bakışlarımızla,
takılmış düşümün peşine yürüyorum
neleri alıp götürmedi benden ayrılık
kilometrelerle umut tonlarla keder
taradıgım saçlar sıktıgım eller
bir düşümle ayrılmadık
nasıl bir kuş havalansa yuvasından
içeriye sıcaklıgı vurur ya güneşin
mutluluga dogsak işte böyle sil baştan
esen ılık rüzgara takılsak
tükenmez sevdaya yol açsak yelkenlerle
Hasretle baş başa yaşar yüreğim,
Umutlar dağıtır gönül meleğim,
Bir kalem kaş için onca dileğim,
Sevdayı döşünde yaşayan bilir.
Sözüm dinle, küpe olsun,
Yağmayan yağmurun altında
Ahşap mermer merdivene oturmuş
Doğmamış sevgilimin
Ölümüne ağlıyorum
Hergün dökülen göz yaşlarımla
garip bir ağırlık bedenimde
tarifsiz bir sızı yüreğimde
bir tuhafım bu akşam seni
özledim ne akan yaşlar avutuyor
ne bu yaşlarla yanan gözlerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!