Ağırlık çöküyor nedensizce bu aralar üzerime...
Bedenim uyuşuyor, gözlerim bulanıyor, söz geçiremiyorum kendime, daha doğrusu bedenime...
Korkutan sancılar saplanıyor kalbime, onlar saplandıkça, ben 'Tanrı'm ne oluyor bana! ' diye sayıklıyorum bunlardan kurtulmak dileği ile...
Çünkü bunların artıp bir krize, bana çok acı verecek ve belki de daha ötesi...
Korkuyorum bu yüzden...
Başka şeyler düşünmeye çalışıp bu sıkıntıdan kurtulayım diyorum; ama senin gözlerinden başka gözlerimi dikebileceğim bir yer yok, düşünmeye çalışıyorum ve bu ânlarda sen, sensizliği körüklüyorsun, başedemiyorum, kalbim daha da hızlanıyor, saplanan acılar hançere bürünüyor, giriyor, kanatıyor, çekiliyor ve bir daha giriyor, kanatıyor da kanatıyor ve çekiliyor, bir daha ve bir daha...
Kalbim delik deşik, yatağımı kırmızıya bürüyen kan bu sefer gözlerimden, özlemimden değil kalbimden akıyor, kan, kokuyor, 'Kan kokar mı? ' deme, kokuyor işte, yalan mı söylüyorum! ...
Ah be yârim...
Başıma ne geldiyse doğruluğum yüzünden geldi; ama sen inatla farkında değilsin. Farkında mısın yoksa? Ben nereden bileyim, ben hissedebiliyorum sadece, bilmiyorum; ama bilmek isterdim, yelkovan akrebi geçtiğinde ve sen bensiz adını her ne koyduysan, 'adını bilmediğim' yatağına uzandığında neler mırıldanıyorsun, aklından neler geçiyor bilmek isterdim. Biliyorum, bilseydim sana yeniden aşık olurdum ki bu o kadar da önemli değil, zaten her geçen ân yeniden aşık oluyorum sana. Ahhh ahhh sen bir bilseydin beni ve hâlimi, ahhh ahhh...
Neden böyleyiz yâr? Neden biz? Neden ben, neden ben böyleyim? Neden bana bunları yaşattın, neden! ? Neden terkettin 'terketmeyeceğini'! ...
Nerede sözlerin! Bak burada sözlerim! İyi bak! Bu satırları okuyan gözlerimde, kalemimde, kalbimde, bilmediğin her yerde ve bildiklerinde...
Yorganımın deseninde senin siluetini gördüğümü söylesem? Güler misin ve kâinatın ömrünü bir asır uzatır mısın?
'Ağlar mısın? ' Bu soruyu sormak o kadar zor ki benim için, neden zor olmasın yâr, senin yaşların, benim hayatım...
Sana kavuşunca bile ağlamanı istemem. Gülüyorsun; çünkü biliyorsun, biliyorsun...
Çok olmadı yazmaya başlayalı; ama vakit çok hızlı geçiyormuş gibi geliyor bana ve 'susun! ' diyorum gözyaşlarıma, 'dinleyin beni':
Onsuz bana, yatağım şahit, gecenin bir yarısı sizlerle seslenerek çok kez uykularını bölmüşümdür...
Onsuz bana, duvarlar şahit, durup dururken 'Neden! ' diye ve çokça 'Pınar' diye haykırarak onun sıcaklık veren soğukluğuna ortak etmişimdir ellerimi...
Onsuz bana, kalemlerim şahit, onun yanında onu, yani mutluluğu yazmamı dört gözle bekleyen kalemlerim...
Onsuz bana, gözlerim şahit, hep onu aradığımı, ondan başka bir şey görmediğimi çok iyi biliyorlar ve bana hep şu sözleri fısıldıyorlar:
'Ondan başkasını görmeyeceğiz! '
Onsuz bana, sözlerim şahit, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, pes etmeden onu sayıkladığıma, ansızın ismini seslendiğime, dualarımda 'Pınar' diye yalvardığıma...
Onsuz bana, siz şahitsiniz gözyaşlarım...
Ben hazırım, siz de hazırsınız, onun için gerekirse tozlu raflara kalkmaya ya da semâda kaybolmaya...
Ve Tanrı'm, sen şahitsin:
Ondan başkası için gidip gelirse kalemim beyaz sayfalı sularda, kör olsun ellerim!
Ondan başkası için anlam bulursa sözlerim, parça parça olsun dudaklarım, yere düşsün ve kör ellerimle sonsuza dek parçalarını arayım; ama bulamayım!
Ondan başkasına bakarsa gözlerim, kendi yaşlarında boğulsunlar ve senin cehenneminde cayır cayır yansınlar ve sen, tüm kâinatı affetsen de onları affetme Tanrı'm!
Bir dileğim var Tanrı'm;
Sen onu koru Tanrı'm,
Ona acı verecek Azrailin;
Bir daha şahitsin:
Adını alırım Tanrı'm!
02.06
24.10.2005
Orçun~
Urungu ŞadKayıt Tarihi : 2.5.2006 20:20:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Urungu Şad](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/05/02/sadece-onsuzlugu-yasakla-tanri-m.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!