Sade bir aşk barındırıyor insanoğlu hücr ...

su birikmiş avucumda
aşkın her anı köle ruhuma
kuşların tüyleri içime batan düş
tenime değdiği an hiç yapılmamış bir makyaj

öpemez ardından hiç bir ayrılık rakısı dudaklarımı
bulutlarım sana ıslanmış yıllar sonra "eroin" çekmişim
yalvarırım artık "tiryakinim" yüzünü çevir adıma
karanfiller kurumuş savurduğum saçlarına
bükülmüşüm hatta sıçramışım okyanus göğsünden akan terine ..

suyuna aşığım nefesinin bir başka durağına
tapmalıyım belki çıkardığın o aşkın özetine

dudağında dinlenen gece ..

harfler senin damarlarından geçer
dinlerim
caddelerin ellerime suvandığı dakikalar
seninim

soluğum naif gemilere ve
ihaneti olan gri ruhlu meleğe

etrafımdaki izlerin utangaç kentinde yaşamışım
kendi beyin hücrelerini durduran
eksik kelimeli bir ölüyüm şimdilerde

kurşuna dizilmiş cinayetim
yasak çekiyor sana karşı -
boğulan bir trajediyim

bir sahne ki bu
gözlerinin önünde
mısralarımda yanan saniyeler ..

yazıklar olsun
koşup sıyrılamıyorum yaralarından
rüzgar saçmalamış tenime kış türküsü
sel sel
dallar ateş almış
gözlerim gömülmüş meyvelerimde akan ter
zorlanıyorum zindan zincir sesleri isyan
bu saaten sonra duvar üçgen
yakılan ateş sıçrayan yağmur bedene
dudaklar etin beyinsiz halinde
her düşen kıvılcım körelenmiş
yaşamım dövme eşliğinde ..

parmaklarım ondan kopuk
ve kafir isteğime ..