Sadakatin Derin Sırrı Şiiri - Yorumlar

Mehmet Macit
337

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

(Hikâye)


Gökyüzü olduğundan daha mavi, güneş her zamankinden sıcaktı. Buraya geleli tahminen bir ay olmuştu. Haftada bir yiyecek getiren köylümüzden başka, çevremde sadece hayvanları görür, yalnızlığımı onlarla paylaşırdım. Bu hayata uzun yıllardır alışmış, çobanlığı meslek edinmiştim. Korku, asla aklıma gelmez, gece gündür dağları dolaşıp dururdum. Kaderim bana bu yaşamı bahşetmiş, Tanrı’ya, verdiği sağlık için şükrederek kırk beşli yaşlara gelmiştim. Burası Karadeniz dağlarının güneye bakan yüksek yaylalarından biriydi. Doruk hemen yakınımda, üzerinde hala kar vardı. Çevremde ki engebeli düzlükler üzerinde, çeşit çeşit bitkiler çiçeklerini açmış, çukur yerlerde kalarak erimeyen karların beyazlığı, eğimli yerlerde toplanan kar sularının çağlayarak akışı, görülmeye değer bir güzellikti.
Haziran ayına girmeden, çevre köylerin öküz ve tosunları, demem o ki, büyük baş hayvanlarının erkekleri buraya getirilir, ağustos ayının ortalarına kadar, yani harman zamanına kadar, otu bol ve çeşitli olan bu yaylada kalır, çok da iyi beslenirlerdi. Buranın bir adı da öküz yatağıydı. Gündüz bulunduğum yerden uzaklaşan hayvanlar, akşama doğru yattıkları yere gelir topluca yatarlardı.
Kendim ise, taştan yapılı üzeri ağaç dalları ve toprakla örtülü korunakta kalıyordum. İki tane köpeğim vardı. Bunlar oldukça iri, genç ve kuvvetli hayvanlardı. Ne olur ne olmaz diye yanımda Osmanlı’dan kalma beşli bir mavzer ile, iyisinden bir de kama taşırdım.
Saat on sırları olmalıydı, hafif hafif bir yel eserken, ilerideki küçük bir tepenin arkasında, rüzgârda oynaşan tüyler, oturduğum yerden dikkatimi çekti. Ayağa kalkarak usul usul yaklaşmaya başladım. Bu tüyler bizim hayvanların tüyüne benzemiyor gibiydi, hem farklı hem de daha uzundu. Kendi kendime, her halde dedim bir kurt buralara gelmiş, karnını doyuracak bir hayvan arıyor. Aklımda bu düşünceler varken, elime okkalı bir taş aldım, iyice yaklaşarak kurt sandığım hayvana atmak üzere taşı hızla fırlatırken, hayvanın kurt olmadığını anlamıştım, ama iş işten geçmiş, taş elimden çıkmıştı. Karşımda dev cüsseli kocaman bir boz ayı vardı. Hışımla bana dönerek ve kükreyerek atıldı. Bir an donup kalsam da aklıma gelen tek şeyi yaptım ve hızla kaçmaya başladım. Arkamdan gelen homurtu seslerinden ayının peşimde olduğunu anlıyor korku dolu vaziyette kulübeme varmaya çalışıyordum, fakat başaramayacaktım. Bir anda aklıma köpeklerime seslenmek geldi;

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta